I. COĞRAFYASI
Konya’nın batısında, il merkezine 122 km uzaklıkta bir ilçedir. İlçe merkezi 38º 9'' 7,2' enlem ve 31º 39'' 3,6' boylam koordinatlarındadır. Sultan Dağlarının kuzeydoğu eteklerine kurulan Doğanhisar’ın doğusu Ilgın, batısı Isparta, kuzeyi Ilgın ilçesinin Argıthanı kasabası ve Akşehir, güneyi Hüyük ilçeleriyle çevrilidir. Yüzölçümü 519,5 km² olup, denizden yüksekliği 1220 metredir. Merkez belediye sınırları 93 km²dir.
Doğanhisar’ın güney ve batı bölümleri dağlık, orta bölümü ise düzlüktür. Bu ova, Davras Yaylası’ndan çıkan, ilçe merkezinin ortasından geçen ve Ilgın ilçesinin 3 km kuzeyindeki Çavuşçu Gölü’nü besleyen Ali Çayı ile sulanmaktadır. Derinçay veya Ali Çayı suları, Başköy yakınlarında, Başköy Düdeni’nde toprağın altında kaybolur. Yazlıca köyünün güneyinde yeniden toprak üstüne çıkarak Çetinçay adıyla bu köyün arazilerini sular.
Yağışlar ilkbahar, sonbahar ve kış mevsimlerinde olmak üzere üç ay kadar sürer. Genel olarak karasal iklim süren ilçede yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır.
Nüfusu
Osmanlı Döneminde köy olarak kayıtlı olduğu 1501, 1521 ve 1525 yılları tahrir defterlerine göre, nüfusu sırasıyla 274, 290 ve 321 kişidir. 1584 yılında Osmanlı Devleti idaresinde kaza statüsünü kazanarak kendisine dokuz köy bağlanan Doğanhisar’ın bu tarihteki nüfusu ise 715’tir.
1871-1874 yılları Konya vilayeti salnamelerine göre Doğanhisar’ın merkez nüfusu bu yıllarda 998, köyleriyle beraber toplam nüfusu ise 1709’dur.
1985 yılında Doğanhisar merkezinin nüfusu 8.793, toplam nüfusu ise 30.756’dır. 1990 yılında yapılan nüfus sayımında ise merkez ilçe nüfusu 9.478, toplam nüfus 34.078’dir. 1990 yılında km²ye 65 kişi düşmektedir.
TÜİK 2009 yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre Doğanhisar’ın nüfusu 21.813’dür. Bu nüfusun 6.233’ü ilçe merkezinde, 15.580’i belde ve köylerde yaşamaktadır. TÜİK’in 2015 yılı verilerine göre de Doğanhisar ilçesinin nüfusu 17.069’dur. Bu nüfusun 8.176’sını erkekler, 8.893’ünü de kadınlar oluşturmaktadır.
İlçenin 2017 yılı nüfusu ise 16.118’dir.
II. TARİHİ
İlk Çağda Doğanhisar
Doğanhisar, antik çağda Doğu Phryigia toprakları içindeki Phrygia Paraores (Sultan Dağları)’in kuzey eteklerinde yer alıyordu.
Roma Döneminde Asia eyaletinin güneydoğu sınırları içinde yer alan Doğanhisar çevresi, Hadrianopolis adı verilen yönetim birimi içinde idi. Bu yönetim alanın sınırları kuzeyde Tyraion (Ilgın), batıda Phlomelion (Akşehir), güneybatıda Neapolis (Şarkîkaraağaç) ve doğuda Galatia topraklarıyla çevriliydi. Bu idari bölgenin merkezi kenti Hadrianopolis’in yeri konusunda Koçaş köyü ve Argıthanı gibi farklı görüşler olmuştur. Anderson, 1898 yılında Hadrianopolis yönetim bölgesinin merkezi kenti Hadrianopolis’i Koçaş köyüne yerleştirmişti. Onun görüşüne göre erken dönemlerde Philomelion (Akşehir)’den Tymbrion, Tyriaion ve Laodicea (Lâdik) İkonion’a uzanmaktaydı. Ancak daha sonra bu yol Hadrionapolis üzerinden olmuştur.
Urus’ta (eski adıyla Adaras) bulunan bir kitabeden hareketle Hadrianopolis’in burada olduğu kabul edilmiş olmasına karşın bazen Ksenephon’un sözünü ettiği Tymbrion kentinin Argıthanı olduğu öne sürülmüş ve de burasının daha sonraki yıllarda Hadrianopolis olabileceği de düşünülmüştür. Bu görüşlerin yanında Karmeios; Arkıt, Çebişli ve Ali Çayı olarak adlandırılan derelerin birleşmesinden meydana gelerek Çavuşçu Göl’e dökülmektedir. Hadrianopolis’te basılan imparatorluk dönemi Roma sikkelerinde Karmeios nehir tanrısı sıkça resmedilmiştir. Buradan Hadrianopolis’in Ali Çayı, Çebişli ya da Argıt dereleri kenarında olması gerekmektedir. Bu yüzden bu çaylar yakınındaki Doğanhisar ya da Argıthanı yerleşmelerinden birinin Hadrianopolis olma ihtimali üzerinde durulmalıdır. Tymbrion’un da Philomelion (Akşehir) Tyraonion hattında en kısa yol olması bakımından Argıthanı’nda olması muhtemeldir. Eğer Hadrianopolis’in ulaşım yollarında önem kazandığı dönemlerde Tymbrion’un önemi ikinci planda kalmış olabilir.
Hadrianopolis’in yeri tartışılır olsa da bu bölgenin, şimdiki Doğanhisar ilçesi sınırları ile örtüşen bir durumu vardı. Burası Roma’nın MÖ 129 yılında oluşturduğu Asia eyaleti sınırları içinde idi. İlçenin doğudaki bir kısım toprakları ise önceleri merkezi Ankara’da olan Galatia Krallığı ve daha sonra ise Augustus tarafından MÖ 25 yılında bir eyalet hâline getirilmesi ile eyalet toprakları içinde yer almıştır.
MÖ 6 yılında Roma İmparatoru Augustus, Pisidia Antiokheia ile Lystra’da koloniler oluşturmuştu. Bu koloniler arasındaki yolu Sultan Dağlarının güneyinden Via Sebastia adı ile bir yol bağlantısı ile birbirine bağladı. Daha sonra bu güzergâh üzerinde kurduğu Tberius (MS 14-37) Papa Polis (Yunuslar) ile Augustus’un kolonilerini bağladı. Bunlara ek olarak Cladius (MS 41-54) Claudeikonion (Konya), Claudio-Derbe (Karaman-Kerti Höyük), Caludiopolis (Mut), Claudeilaodikeia ve Claudioseleuceia (Silifke) kolonilerini kurdu. Bu kolonilerin merkezinde yer alan Pisidia Antiocheia (Yalvaç) ile Claudeikonion arasındaki bağlantılarda Sultan Dağlarının önemli bir omurga oluşturduğu görülür. Bu sebeple bu dağın kuzeyinde ve güneyinde olan kentlerin I. yüzyılın ikinci yarısından itibaren güçlendikleri görülür. Kuşkusuz Doğanhisar çevresinde yer alan Hadrianopolis, Yalvaç-Lâdik-Konya; Çiğil Vadisi yoluyla Pappapolis (Yunuslar)-Listra (Hatunsaray) arasındaki bağlantılarda önemli bir konuma sahiptir.
Romalıların kolonileştirme projesi ile bölgenin kuzeyindeki Ilgın Ovası’ndan geçen başlıca yolun güneye kaydığı düşünülebilir. Ancak geniş ovalar, levazımatı tam olan büyük orduların tercih ettikleri güzergâhtır. Dağ etekleri ise küçük birliklerin ve de kısa mesafeli yerleşimlerin bağlantılarını sağlarlar. Kolonilerin kurulması ile güneydeki su kaynaklarının zengin olduğu meyve ve sebze gibi besin kaynaklarının zengin olduğu alanlar tercih edilmeye başlamıştır.
Romalıların bir diğer önem verdiği konu da dağlık kesimdeki maden yatakları idi. Son yıllarda Toroslarda yaptığımız yüzey araştırmalarında Roma Dönemi yerleşmelerinin büyük bir çoğunluğunda madencilik faaliyeti yapıldığını gösteren posalar tespit edilmiştir. 2010 yılında yapmış olduğumuz yüzey araştırmalarında Doğanhisar-Höyük arasındaki dağlık kesimin antik maden yatakları yönünden zengin olduğu da 2010 yılındaki yüzey araştırmalarında dikkatimizi çekmiştir. Ulaşım yollarının bir amacı da maden yataklarına ulaşmak ve bu zenginlikleri Roma’ya taşımaktı. Diğer taraftan bölgedeki yollar doğu-batı ticaret yolunun bir parçası idi. Orta Anadolu’daki Tuz Gölü’nden Güneybatı Anadolu’ya uzanan tuz yolları bölgeden geçmekteydi. Yine aynı güzergâhı takip eden İpek Yolu’nun bir parçası olan Şap Yolu, Ilgın Ovası-Doğanhisar istikametinden Antalya’ya yönelmekteydi.
Bu yol güzergâhlarının bölgede Tarih öncesinden itibaren var olduğunu gösteren höyük yerleşmeleri bulunmaktadır. 1994 yılından itibaren bölgede gerçekleştirdiğimiz arkeolojik yüzey araştırmalarında Kalkolitik (MÖ 5500-3000) Çağdan itibaren yerleşmeler tespit edilmiştir.
1995 yılında tespit ettiğimiz Doğanhisar çevresindeki başlıca yerleşmeler şunlardır:
Kızışık Höyük: Doğanhisar’ın 2 km kuzeyinde yer alır. 100x100x15 metre yüzeyden tespit ettiğimiz çanak çömlek kültürleri; Kalkolitik Çağ (MÖ 5500-3000), İlk Tunç Çağı (MÖ 3000-2000), MÖ II. bin, Demir Çağı (MÖ 1200-600) ve Klasik Çağ (MÖ V. yy).
Çebişli Höyük II: Doğanhisar’ın 8 km kuzeyindedir. 1994 yılında aynı mevkiin 5 km kuzeyinde Çebişli adında bir başka höyük tespit edildiğinden bu höyüğe Çebişli II denmiştir. Höyüğün boyutları 30x75x25 metredir. Burada da Kalkolitik, MÖ II. bin ve Demir Çağı çanak çömleği tespit edilmiştir.
Karahöyük: Doğanhisar’ın 4 km kuzeyinde Çebişli Deresi ile Ali Çayı arasında yer almaktadır. 300x200x20 metre boyutlarındadır. Diğer höyüklerde olduğu gibi Kalkolitik, İlk Tunç Çağı, MÖ II. bin ve Demir Çağı (?) çanak çömlek parçaları tespit edilmiştir.
Ayrıca Doğanhisar Kale mevkii incelenmiş, burada ve Doğanhisar içinde Roma Dönemine ait çanak çömlek, mimari ve mezar stellerine ait tespitler yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda kitabelerle ilgili olarak da Doğanhisar Ulu Camii duvar ve avlusundaki Roma Dönemine ait epigrafik malzeme Prof. Dr. Thomas Drew Bear ile incelenmiştir. Bunlar yayım aşamasındadır.
2005 yılında yüzey araştırmalarımızda ise Çebişli II Höyüğü yeniden ziyaret edilmiş; Geç Kalkolitik Çağ, İlk Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Helenistik ve Roma Dönemi çanak çömlek parçaları tespit edilmiştir.
Yine 2005 yılında yapılan çalışmalar sırasında Başköy kasabasındaki höyük incelenmiştir. Burada da İlk Tunç Çağı, Helenistik ve Roma yerleşimine ait çanak çömlek tespit edilmiştir.
2005 yılında Doğanhisar’ın 2,2 km kuzeybatısında Deve Kayası mevkii incelenmiş; burada doğal gözetleme kulesi, Roma Dönemine ait toprak gömü mezarlar, çanak çömlek kalıntıları tespit edilmiştir. Bölgeden antik bir yol ağının geçtiği tespit edilmiştir.
Yukarıdaki buluntulardan Doğanhisar çevresinde tarih öncesinden itibaren Hititler, Frigler, Klasik (Pers yönetimi), Helenistik (Büyük İskender ve sonrası krallıklar), Roma dönemlerinde yerleşim gördüğü anlaşılmaktadır.
Hititler Döneminde bölgedeki halk Luvilerdi. Ancak daha sonra MÖ I. bin yıl başlarından itibaren Frig kökenli halklar gelmeye başlamış ve MS V. yüzyıla kadar bölgede Frig kültürü ve dili etkisini göstermiştir. Bu sebeple bölge Roma ve Bizans Döneminde Frigya olarak anılmaya devam etmiştir. Grekçe alfabeli yazıtlara da Neo-Frigce denilmiştir. Bu türden yazıtların sınırı doğuda Sarayönü-Altınekin hattıdır.
Romalıları izleyen Bizans Döneminde de bu etkiler bir süre devam etmiştir. Bizans Döneminde MS VII. yüzyıldan itibaren bölge Anatolia theması içinde yer almıştır.


