DOKUZUN HANI

Türkiye Selçuklu Dönemi eseri.

Konya-Akşehir güzergâhında yer alan kervansaray, bugünkü Konya-Afyon karayolunun 24. km’sinde Şadiye köyünde bulunmaktadır. Seyyahlarca adından en çok bahsedilen kervansaraylardan biridir. Yapı 1990’lı yılların başlarında Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyelerince gerçekleştirilen kazı ve temizlik çalışmaları sonucunda Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilmiş, restorasyon sırasında yapılan bazı hatalara rağmen eser yıkılmaktan kurtarılmıştır. Yine aynı şekilde çalışmalara başlamadan önce birkaç duvar kalıntısından başka bir izi olmayan avlu ile ilgili birimler de ortaya çıkarılmış, bu izlerden hareketle duvarlar yaklaşık 1 m yükseltilerek, avlunun orijinal durumu bir dereceye kadar ortaya konulabilmiştir.

Dokuzun Hanı, kapalı ve açık kısmı bir arada bulunduran ve avlu ile kapalı kısmı eş genişlikte olan gruba girer. Bu uygulama, Konya-Beyşehir güzergâhı üzerinde bulunan Altınapa ve Kuruçeşme hanlarında da görülür. Dokuzun Hanı’nda yapılan kazılar sırasında, eserin Osmanlı Döneminde tamir gördüğü anlaşılmıştır. Kervansaray, XIX. yüzyılın sonlarında karakol olarak kullanılmış; C. Huart 1891 yılı Mayıs ayındaki gezisi sırasında burada konaklamıştır. Seyyah yapı ile ilgili olarak özetle şöyle demektedir: “Dokuz-Hane Derbendi dokuz evden meydana geldiği için bu ismi almış. Fakat ortada dokuz ev falan yoktu. Belki de yıkılıp gitmişlerdi. Derbent düz ovanın içinde çukur bir yerdeydi. Dokuz-ev yerine Orta Çağ kervansarayı göze çarpıyordu, jandarmalar atları ve eşyaları ile bunun içine karmakarışık yerleşmişlerdi. Yolun karşı tarafında bir çeşme ve küçük bir çayırlık yer alıyordu. Hanın kapısı üzerine gelenek olduğu şekilde yerleştirilen kitabe bu eserin I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında meydana getirildiğini belirtiyordu”.

Kuzey-güney yönünde kurulan yapının avlusuna güneydeki dar cepheden girilir. Yapılan kazılar sonucunda avlunun doğu ve batı kanatlarının revaklı bir düzenlemeye sahip olduğu, girişin bulunduğu güney kanatta ise mekânların varlığı tespit edilmiştir.

Kapalı kısma cepheden öne doğru taşırılan ve süslemesiz olan basit bir taç kapıdan girilir. Basık kemerli giriş açıklığının üzerinde hanın altı satırlık inşa kitabesi bulunur. Kitabede yapının M 1210 senesinde Emir Hacı İbrahim tarafından Mimar Osman’a yaptırıldığı belirtilir. Mezkûr kitabenin Türkçesi şöyledir:

“Allah’a tevekkül ediyorum. Bu ribatın yapılışı 607 Muharreminde (Haziran/Temmuz 1210) büyük sultan, müminler emirinin (halifenin) yardımcısı, din ve dünya hizmetlerine koşturan, fetih sahibi, II. Kılıçarslan oğlu Keyhüsrev’in hükümdarlığı günlerindedir. Sahibi Tanrı’nın rahmetine muhtaç, fakir, zayıf kulu, iğdişler emiri Ebubekir oğlu Hacı İbrahim’dir. Ribatı Abdurrahman oğlu Osman yapmıştır.”

Kapalı kısmın plan şeması basit bir anlayışla düzenlenmiş, mekân ortadaki daha geniş ve yüksek olmak üzere giriş yönünde beşik tonozlu üç sahına bölünmüştür. Sahınlar birbirinden dört ayağın birbirine ve beden duvarına sivri kemerlerle bağlanan destek sistemi ile ayrılmıştır. Orta sahındaki seki orijinal izlere göre restorasyon sırasında yapılmıştır. Orijinalde dıştan toprak ile kaplı olduğu anlaşılan üst örtüsü de yine restorasyon sırasında betonarme olarak yenilenmiştir.

Yapıda kullanılan malzeme ve işçilik hem içte hem de dışta oldukça kabadır. Taşların çoğu erimiş, duvarların biçimi bozulmuştur. Büyük emekler sonucu restore edilen yapıya bir an önce fonksiyon kazandırılarak yapının yaşatılması gerekir. Güneyinde bir köprü ile batısında bir çeşme bulunan hanın, lokanta olarak kullanılmasına yönelik, etrafına mekânlar yapılmış olmakla birlikte günümüzde kullanılmamaktadır.

Dokuzun Hanı

ALİ BAŞ

BİBLİYOGRAFYA

  • Soyman-Sungur, 1944; Erdmann, 1961; Konyalı, Konya Tarihi, 1964, 1028-1032; Huart, 1978; Karpuz, 1995, 377-395; Karpuz, 1996, 141-149; Baş, 1998, 60-69.