CELALİYE VAKIFLARI

Mevlevi vakıfları.

Osmanlı Döneminde Mevleviliğe mevkufen kurulan vakıflara ve yapılan temliklere ayrıcalık tanınarak tamamı “Celâliyye Vakıfları” adı altında toplanmıştır. Müstesna olarak vasıflandırılan bu vakıflar; hükümetin ve evkaf idarelerinin müdahalesi olmadan, doğrudan doğruya hususi mütevellileri tarafından serbestçe idare edilmiştir.

Eflâki, daha Mevlâna’nın sağlığında bazı devlet büyüklerinin Konya Dergâhı’na ve buradaki dervişlere vakıflar tahsis ettiklerini anlatır. Nitekim bugünkü Mevlâna Dergâhı’nın bulunduğu yer, Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat (1220-1237) tarafından Mevlâna’nın ailesine vakfedilmiştir. Mevlâna’nın vefatından hemen sonra kabrinin üstüne 673/1274 yılında yaptırılan türbeye de Muineddin Süleyman Pervane ve eşi Gürcü Hatun ile Alemeddin Kayser vakıflar tahsis etmiştir. Sultan Veled zamanında Selçuklu ve Moğol devlet adamlarıyla iyi ilişkiler kurulmuş, onlar tarafından dergâha mal ve para vakfedilmiştir. Mevlevilik özellikle Osmanlı padişahları ve devlet adamlarından büyük yardımlar görmüştür. Evkaf-ı Celaliye diye bilinen Mevlâna Dergâhı, vakıflar mesken, imalathane, ticarethane, zirai işletme ve çeşitli rüsumdan dolayı Osmanlı Döneminde diğer tarikatlarınkine göre daha fazla gelire sahip olmuştur.

Devlet maddi anlamda desteklediği Mevleviliği denetim altında tutmak için çelebi efendi tevliyetinde olan vakıfları, kısa aralıklarla değişen yerel yöneticilere yani kadı veya naiplere değil de İstanbul’daki darüssaade ağasının nezaretine bırakmıştır. Bu, XVIII. yüzyılda başlayan vakıfları merkezileştirme çabaları açısından dikkate değerdir. Fakat Evkaf-ı Celaliye’ye devlet şer’an el atamazdı, dolayısıyla darüssaade ağasının nezareti de vakfa müdahale olarak değil vakfın menfaatlerini korumaya yönelik bir uygulama idi.

Mevleviliği XVII. yüzyıldan itibaren bir devlet kurumu yapan vergi muafiyeti, merkezi yönetim tarafından yapılan düzenli nakdî yardımlar ve ihtiyaca göre kapsamı genişletilen vakıf tahsisleridir. II. Bayezit (1482-1512), Mevlevi vakıflarına vergi muafiyeti getirmiştir. Vergi muafiyetinin en önemli kalemini vakıf arazisi olarak tayin edilmiş iskân alanlarından toplanan avarız-ı divaniye ve tekâlif-i örfiyyenin çelebilik makamına bırakılması oluşturmuştur. Sonuncu kez 27 Zilhicce 1204/5 Eylül 1790’da III. Selim (1789-1807) zamanında teyit edilen vergi muafiyeti, savaşlarla nizam-ı cedit için para harcandığı bir dönemde devam etmesi mümkün olmamıştır. Artan tekâlifin alınabilmesi için, devlet muafiyetine rağmen verginin altıda birini evkaftan istemiş; bunun üzerine çelebi ile Konya halkı arasında meydana gelen çekişme o kadar büyümüştür ki çelebi efendi şehri terk ederek Karahisar-ı Sahip’e yerleşmek zorunda kalmıştır. Bu çekişmelerde şüphesiz, avarızdan muaf olan Türbe Mahallesi’ne birçok kişinin yerleşmesiyle diğer mahallelerde yaşayanların vergi yükünün dayanılmaz boyuta ulaşması etkili olmuştur. Ayrıca Konya’daki Türbe-i Celaliye Mahallesi’nden merkezi yönetimin topladığı adet-i ağnam türbe vakfına verilmiş; bâd u hava ile resm-i arus vergileri de Konya Mevlâna Dergâhı’nın gelirleri arasına katılmıştır. Bunların dışında merkezi yönetim, yılın belli dönemlerinde şem-i revgan, traş bahası ve taamiye adıyla Mevlevi dergâhlarına maddi yardımlar yapmıştır.

II. Mehmet döneminde 1 Ramazan 881/18 Aralık 1476 tarihli belgeye göre, Sahra nahiyesine tabi Ağaçlı Afşar köyü, Said-ili’ne tabi Loniye köyü, Hatunsaray’a tabi Kavak ve Boyalı köyleri, Said-ili’nde Tekürciyan mezrası, Su-dirhemi’ne tabi Bazare köyü, Konya dâhilinde Aymanas köyü, Ilgın’a tabi Saraycuk köyü, Akşehir’e tabi Zimmiyan karyesi, Aksaray’a tabi Yapılcan köyü ve Taşpınar mezrası, Sahra’ya tabi Mescidlü-salur köyü, Said-ili’ne tabi Kilise-ini köyü, Hatunsaray’a tâbi Kayıhöyüğü ve Aydoğdı köyleri, Su-dirhemi’ne tabi Kiçimuhsine köyü, Konya’ya tabi Filoros köyü, Aksaray’a tabi Bibendin karyesi ve Salur ile Musalar mezraları; Sahip İspihani bağı, Dürhant bağı, Doğan Server ırmağı yakınındaki bağ, At Pazarı’ndaki mescidin önündeki dükkânlar, Türbe önündeki Sultan Siyavuş dolabı, Konya dâhilindeki Hassa bostanı, Meram yanında Çini bağı, Kavak’ta Hant Paşa Köşkü, Gürcü Hatun ve Berit yeri, muhtesip bağı, Fakıh Dede dolabı, Türbe yanında Çaruk dolabı, Gevale (Gevele) dolayında otlak, Said-ili’ne tabi Çavuş köyü Celaliyye Evkafı’ndandır. 895/1490 tarihli olup Mevlâna Müzesi Arşivi’nde 67 numaralı zarfta bulunan Cemaleddin Çelebi oğlu Âbit Çelebi’ye ait vakfiye ile 906/1501 tarihli olup 72 numaralı zarfta bulunan Cemaleddin Çelebi’nin torunu Veled Bey’e ait vakfiye Mevlâna Dergâhı ve Türbe Hamamı’na dairdir. 900/1494 tarihli vakfiyeye göre II. Selim Konya’da Mevlâna Dergâhı yakınında büyük bir imaret yaptırıp Silifke, Mut, Konya Sahrası ve Bayburt’a bağlı otuz bir köy, sekiz mezra ve iki yerin mahsulü olmak üzere kırk bir kalem yeri Mevlâna Dergâhı için vakfetmiştir. 923/1517 tarihinde I. Sultan Selim tarafından Mevlâna Dergâhı’nın yakınına su getirilip büyük bir şadırvan yaptırılmış ve dergâha vakfedilmiştir. 927/1521 tarihli vakfiyeye göre Piri Mehmet Paşa, Konya şehri içinde Siyavuş mevziinde herkesin namaz kılabileceği bir mescit, Mevlevi tarikatından olanların Konya dışından geldikleri zaman kalabilecekleri odaları bulunan bir hankâhla matbah, kiler, fırın, odunluk ve zaviyenin seccade şeyhi için bir ev yaptırıp aynı mevkide bulunan hamamla birlikte zaviyeye vakfetmiştir. Bu zaviyenin Konya, Kayseri, Niğde, Karaman, Isparta, Tırhala, Nazilli, Karahisarısâhib, Uşak, Soma, Aksaray gibi Anadolu’nun değişik yerlerinde vakıfları bulunmaktadır ki; toplamda vakfedilenler dört hamam, çok sayıda dükkân, iki han, altı değirmen, dört pazaryeri, dört köy, beş mezra, iki bahçe, iki dirhem gümüş paradır. Konya’nın Topraklık Mahallesi’ndeki Mahmut Dede Zaviyesi de Mevlâna Dergâhı’na bağlıdır. Evail-i Şaban 947/1-10 Aralık 1540 tarihli vakfiye suretine göre şunlar vakfedilmiştir: Mevlâna Türbesi yanında verimli bir bağda inşa edilmiş olan evlerle birlikte bahçenin tamamı, bahçe yanında bulunan ziraata elverişli diğer arsalar, bahçe içerisindeki evde kapalı sandıkta bulunan kitaplar, bakır kaplar, yedi parçadan oluşan döşek. 12 Rebiyülâhır 1144/3 Ekim 1731 tarihli vakfiyeye göre Konya’da Abdurrahman Efendi oğlu Hacı Mehmet Arif Efendi, Mevlâna Türbesi’nde Kuran-ı Kerim okutulması için Konya’daki At Pazarı’nda bulunan Alaca Han yakınlarındaki bir hanı vakfetmiştir. Bu hanın üst ve alt katlarında 100 oda, bir ahır, tuvalet, içten dört ve dıştan yirmi beş dükkân olmak üzere yirmi dokuz dükkânıyla bir avlusu bulunmaktadır. 1209/1794’te III. Selim’in annesi Mihrişah Valide Sultan’ın kethüdası Yusuf Ağa tarafından Selimiye Camii’ne bitişik olarak bina ettirilen 750 kitaplık kütüphane de dergâha vakfedilmiştir. 15 Şevval 1212/21 Mart 1798 tarihli vakfiyede, Konya’da Sultan Selim Camii’nin bitişiğinde, bir medresenin bina edilip vakfedildiği ifade edilmektedir. On oda ve bir dershaneden ibarettir. 13 Muharrem 1273/13 Eylül 1856 tarihli Seyyit Abdulkadir Efendi Vakfiyesi’ne göre; Seyyit Abdulkadir Efendi, Midilli şehrine bağlı Kum köyü tımarında bulunan Eski Kula adındaki mahalde, içinde yetmiş iki adet zeytin ağacı bulunan bir kıta zeytinliği bütün müştemilatıyla birlikte Mevlâna Dergâhı’na vakfetmiştir. 11 Şaban 1279/20 Ocak 1863 tarihli vakfiyede Konya’da Hasan oğlu Ömer Ağa’nın 2.000 kuruş nakdi varlığını vakfettiği belirtilmektedir. 25 Zilkade 1320/5 Şubat 1903 tarihli bir ilama göre Aksaray ve Akşehir’de, Başara ve Kayıhöyüğü köylerinde mezralar, üç han, bir ev, elli sekiz dükkân, bir kahvehane, dokuz mağaza ve bir bahçe Celaliye Evkafı’ndandır. Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmalar Merkezi Arşivi’nin 137 numaralı envanterinde kayıtlı olan mecmuaya göre Sakız adasında, merhum Mustafa Dede Bey’in Mevlâna Dergâhı’na vakfettiği Çayağzı namındaki mahalde havuz, dolap, kule ve ağaçlardan müteşekkil tarla ve bahçe bulunmaktadır, her sene icar bedeli olarak dergâha elli kuruş verilmektedir. Çeşitli tarihlerde verilmiş beratlara istinaden Konya’da dergâhta sakin olanlar için her sene Karaman cizyesi malından 13.344 kuruş taamiye; Murat Paşa evkafından her ay sabun bahası olarak otuz kuruş; Evkaf-ı Hümayun’a bağlı Manisa’daki İshak Çelebi Vakfı’ndan yine taamiye bedeli olarak yıllık 10.000 kuruş; berata istinaden Larende damga ve ihtisap mukataası malından her sene “destâr-behâ” namıyla 1.500 kuruş; Konya’daki Mirabiyye mukataasından taamiye bedeli olarak her sene 1.247 kuruş; Sultan Selim Vakfı’ndan balmumu bahası olarak her sene 300 kuruş; ferman mucibince Karahisar’daki Tamızra mukataasından her sene 1.500 kuruş; Suğla mukataasından taamiye olarak her sene 187,5 kuruş; Niş cizyesinden yıllık 1.000 kuruş; her sene Konya cizyesinden “şem-i revgân” ve “tırâş-behâ” olarak 28.908 akçe, taamiye olarak 416,5 kuruş; senede bir defa eylül ayı içinde bir cumartesi sabahı Meram Durud bahçesine gidilip ayin yapılması için 5.000 kuruş Celaliye Evkafı’na mevkuftur. Ayrıca Muharrem 1243/Ağustos 1827’de Mehmet Sait Hemdem Çelebi kendi malından olan çarşıdaki bir han, dört dükkân, bir kahvehaneyi, eski Konya naibi Mehmet Emin Efendi de 300 kuruşu vakfetmiştir. Bursa’ya bağlı Dikencik Çiftliği’nde 600 dönümlük arazi, Lâpseki’nin Könekler Su karyesi, Antalya’daki Sultan Korkut ve Çomaklı Dede mezraları, Karaman kasabasında Nizameddin nam-ı diğer Hacı Bekler Vakfı’ndan olan Buğday Hanı, Konya’nın Sahra nahiyesinde bulunan ve Çumra karyesiyle hemhudut Çukur-köy, Aksaray kazasında bulunan Palmak, Bekdin, Fatıma-uşağı ve Çolak-nabi köylerinin aşarının yarısı Celaliye Evkafı’na aitti.

Mevlâna Dergâhı’nın 1925’te tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına dair çıkan kanun gereğince faaliyetine son verilmiş; 1 Mayıs 1926’da Konya ve Asar-ı Atika Müzesi olarak düzenlenmiş, 2 Mart 1927’de ise ziyarete açılmıştır. Vakıfları ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır.

AYŞE DEĞERLİ

BİBLİYOGRAFYA

  • BOA, BEO, D.: 1266, gm.: 94911 t.: 1316 L 4; D.: 2909 gm.: 218102 t.: 1324 B 24; D.: 2781, gm.: 208568, t.: 1324 M 19; C. EV., gm.: 16185, t.: 9 Ca 1205; gm.: 2574; DH. MKT., D.: 2175 gm.: 84 t.: 1316 L 25; D.: 2432, gm.: 37 t.: 1318 Ş 04; D.: 1067, gm.: 14, t.: 1324 S 15; D.: 2728 gm.: 102 t.: 1327 M 12; DH. MUİ. D.: 15-1, gm.: 24 t.: 1327 N 11; HAT, D.: 1450, gm.: 43, t.: 1200 Z 29; MF. MKT. , D.: 774 gm.: 44 t.: 1322 M 27; MV., D.: 96, gm.: 89, t.: 1316 Ş 29; ŞD. , D.: 163, gm.: 21 t.: 1322 C 24; D.: 468, gm.: 54, t.: 1333 B 29; D.: 474, gm.: 48, t.: 1333 Z 28; D.: 1774, gm.: 15 t.: 1337 N 10; Kamil Kepeçi Defteri, No: 2538, vr.: 24b-25a; KŞS, 67/166, 167, 169; VGMA, 148 (9/1) Nu.lı esas defteri, S.: 370, 1498, 1583, 2095; 152 (9/2) Nu.lı defter, S.: 751; Atik Anadolu Umum Evvel adlı 474 Nu.lı defter, s. 242, S.: 30; aynı defter s. 301, S.: 37; 734 Nu.lı defter, s. 85, S.: 95; 2139 Nu.lı defter, s. 11; 2176 Nu.lı defter, s. 284, 285, 286, 293; 583 Nu.lı defter, s. 196; Uzluk, 1958, 9, 10; Değerli, 2006, 26-52; Uzluk, 1946, 58, 155; Konyalı, Konya Tarihi, 1964, 630-632, 641-644; Gölpınarlı, 1983, 244-266; Öztürk, 1983, 92-104; Küçükdağ, 2005, 73-203; Barkan, 1942b, 279-353; Faroqhi, 1975, 197-226; Göyünç, 1991a, 371-391; a.mlf., 1991b, 95-101; Neumann, 1996, 167-179.