ERBAKAN, NECMETTİN

Başbakan, Konya milletvekili. (29.09.1926-07.02.2011)

Sinop’ta doğdu. Babası Adana’nın Kozan ve Saimbeyli bölgesinde yaşamış olan Kozanoğullarından Mehmet Sabri Bey, annesi de Sinop’un tanınmış ailelerinden birine mensup Kamer Hanım’dır. Ağır ceza reisi olan babasının birçok yerde görev yapması dolayısıyla çocukluğu muhtelif şehirlerde geçen Necmettin Erbakan, Kayseri Cumhuriyet İlkokulunda başladığı ilköğrenimini, babasının Trabzon’a tayin olması sebebiyle burada okul birincisi olarak tamamladı (1937). Ortaöğrenimine aynı yıl İstanbul Erkek Lisesinde başladı. Okuldaki çalışkanlığı dolayısıyla arkadaşları tarafından kendisine “Derya Necmettin” diye hitap edilen Erbakan, okulda “Sıfırcı Avni” olarak bilinen fizik hocasından ilk defa on alan öğrenci olmuştur. Orta ve lise kısmındaki bütün sınıflarını iftiharla geçtiği okulunu 1943 yılında birincilikle bitirdi. O tarihlerde lise birincileri üniversitelere imtihansız alınmasına rağmen o imtihansız kaydolmayı reddederek girdiği imtihanda büyük başarı göstererek İstanbul Teknik Üniversitesinin ikinci sınıfından yükseköğrenimine başladı. İlkokula da altı yaşında başladığı için kendisinden iki yaş büyük olanlarla aynı sınıfta öğrenim gördü. Bu arkadaşlarından biri de Süleyman Demirel’dir.

1948 yılı yaz döneminde İTÜ Makina Mühendisliği Fakültesinden üstün başarıyla mezun olan Erbakan, aynı yılın 1 Temmuzunda Makina Fakültesi Motorlar Kürsüsü’nde asistan olarak göreve başladı. 1948-1951 yılları arasındaki bu üç yıllık asistanlık döneminde o zaman doktora tezine tekabül eden yeterlilik tezini hazırladı. Sınıflarda ders vermek doçent ve profesörlerin yetkisinde olmasına rağmen kendisi asistan olduğu hâlde ders vermesine izin verildi. Yeterlilik tezindeki başarısından dolayı üniversite tarafından 1951 yılında Aachen Teknik Üniversitesinde ilmî araştırmalar yapmak, bilgi ve görgüsünü artırmak üzere Almanya’ya gönderildi. Burada Alman ordusu için araştırma yapan DVL araştırma merkezindeki araştırma ile ünlü ve V1 ve V2’lerin gelişmesini sağlayan Profesör Schmidt ile birlikte çok başarılı çalışmalar yaptı.

Aachen Teknik Üniversitesinde çalıştığı bir buçuk yıl içerisinde, bir tanesi doktora tezi olmak üzere üç tez hazırlayan Erbakan, Alman üniversitelerinde geçerli olan “doktor-mühendis: Dr.-Ing” unvanını aldı. Alman Ekonomi Bakanlığı için motorların daha az yakıt yakmaları konusunda araştırmalar yaparak rapor veren ve bu arada da doçentlik tezini hazırlayan Erbakan’ın, dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu matematiksel olarak izah eden bu tezi, Alman ilim çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Tezin mecmualarda neşredilmesi üzerine o tarihte Almanya’nın en büyük motor fabrikası olan ve dünyada ilk motorun üretildiği Deutz motor fabrikalarının umum müdürü Prof. Dr. Dr. Flatz tarafından Leopard tanklarının motorları ile ilgili araştırmalar yapmak üzere bu fabrikaya davet edildi.

Alman Ekonomi Bakanlığının Ruhr sahasındaki fabrikalar üzerinde araştırma yapmak için görevlendirilen heyette kendisinin de yer almasının istenmesi üzerine on beş gün Ruhr sahasındaki bütün ağır sanayi fabrikalarını gezip inceleme fırsatı buldu. 1953 yılında doçentlik imtihanını vermek üzere İstanbul’a döndü. İmtihan sonucunda yirmi yedi yaşında Türkiye’nin en genç doçenti olma başarısını gösteren Necmettin Erbakan, araştırmalar yapmak üzere tekrar Almanya’nın Deutz fabrikalarına gitti. Burada altı ay süreyle motor araştırmaları başmühendisi olarak, Alman ordusu için yapılan araştırma çalışmalarına katıldı.

1953 Kasımında İstanbul Teknik Üniversitesine dönen Erbakan, Mayıs 1954-Ekim 1955 yılları arasında askerlik görevini ifa etti. İstanbul Kâğıthane’deki altı aylık yedek subay öğreniminden sonra Halıcıoğlu’ndaki İstihkâm Bakım Bölüğünde altı ay asteğmen, altı ay da teğmen olarak makinelerin bakım ve tamiratları kısmında görev yaptı.

Bu görev esnasında her yıl Amerika’dan istenen teçhizatın listesini hazırladı. Hazırladığı listenin Amerikan yardım heyetinin dikkatini çekmesi üzerine bir Amerikalı albay bu listeyi hazırlayan kişiyle görüşmek istediğini okul komutanı Şeref Özdilek’e bildirdi. Okul komutanı tarafından Erbakan’ın yanına getirilen albay ona: “Siz bugüne kadar Amerika’dan yardım olarak gizleme ağı, kürek sapı, kazma vs. gibi şeyleri isterken bu sene bakım bölüğü için iş makinelerinin tamiratı esnasında gerekli çeşitli parçaların imalatı için tezgâhlar istemişsiniz. Siz nasıl olur da bu tezgâhları talep edersiniz” deyince, Amerikan ordusu kuruluş talimatnamesini açan Erbakan’ın: “Bizim yaptığımız görevi yapan Amerika’daki aynı birliklerde bu tezgâhlar var, bizde niçin olmasın” karşılığı karşısında Amerikalı albay söyleyecek söz bulamamış ve bir müddet sonra da tezgâhlar gelmiştir.

Askerlik görevinden sonra tekrar üniversitedeki görevine dönen Necmettin Erbakan, İstanbul Teknik Üniversitesi Motorlar Laboratuarı’nda ilk yerli motoru yaptı. Bilahare 1956 yılında Türkiye’de ilk yerli motoru seri hâlde imal edecek olan, 200 ortaklı Gümüş Motor AŞ’yi kurdu ve bugün Pancar Motor adı altında çalışan fabrikanın temelini 1 Temmuz 1956’da attı. Gümüş Motor Fabrikası’nda seri imalat 1 Mart 1960 tarihinde başlamıştır.

Dönemin başbakanı merhum Adnan Menderes, 1960 yılı başlarında fabrikayı gezerken: “Türkiye’de ben çiftçiyim, bu motorları kendim kullandım. Bunun ne kadar büyük bir adım olduğunu çok iyi biliyorum. Türkiye’de bunların yapılabileceğini görmek beni son derece memnun etmiştir. Keşke ben bu fabrikayı 1960’larda değil de 1950’de görseydim. O takdirde Sümerbank’ın birçok fabrikasını özel sektöre satar, oradan aldığım para ile Türkiye’de ağır sanayi fabrikaları kurardım” diyerek duygularını dile getirmiştir. Menderes ayrıca fabrikanın ihtiyacı olan 1.300.000 dolarlık dövizi de bir günde tahsis ettirmiştir.

Gümüş Motor Fabrikası, diğer adı ile Pancar Motor Fabrikası 1960 yılından beri Türkiye’nin tarlalarını sulayan, inşaat makinelerini, küçük traktörlerini, deniz botlarını, kayıklarını tahrik eden motor ihtiyacını karşılamakta, ayrıca kardeş ülkelere Suriye, Irak, Pakistan ve Sudan’a motor ihraç etmektedir.

1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresinde Gümüş Motor’un yaptığı imalatları sunan Erbakan: “Yeni hedef, otomobillerin Türkiye’de yapılmasıdır” fikrini ortaya atmış, o zaman yönetimde olan askerler tarafından revaç bulan bu fikir üzerine Eskişehir Demiryolları CER Atölyesinde “Devrim Otomobili” adıyla ilk yerli otomobil imal edilmiştir. Askeri yönetim Gümüş Motor Fabrikasını gezmiş, büyük ilgi ve heyecan duymuşlar, bunun üzerine Erbakan, 200’e yakın general ve üst rütbeli subaya Millî Savunma Bakanlığı konferans salonunda bir sanayi konferansı vermiştir.

1965 yılında profesör olan Erbakan, Şubat 1966’da Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığına getirildi. Daha sonra genel sekreter, 1968 Mayısında Odalar Birliği İdare Heyeti üyesi, Mayıs 1969’da da Odalar Birliği Başkanı oldu. O zamanki hükümet her türlü kanuni hükümleri hiçe sayarak Erbakan’ı polis zoruyla görevinden uzaklaştırdı.

1967 yılında evlenen Erbakan, sanayiye gerekli ilginin gösterilmemesi üzerine siyasete atılmaya karar vererek milletvekili adaylığı için Adalet Partisine başvurdu. Buradan veto edilen Erbakan, 1969 seçimlerinde Konya’dan bağımsız olarak adaylığını koydu ve seçilerek Meclis’e girdi.

24 Ocak 1970 yılında Millî Görüş’ün ilk partisi olarak kurduğu Millî Nizam Partisi, 1971 Nisanında ihtilal yönetiminin de baskısıyla antidemokratik bir biçimde kapatıldı. Daha sonra 11 Ekim 1972’de kurulan Millî Selamet Partisi, Erbakan liderliğinde girdiği 1973 seçimlerinde kırk sekiz milletvekilliği ve üç senatörlük kazanarak Meclis’e girdi.

1974 yılı başında kurulan MSP-CHP koalisyonunun bozdurulmasından sonra kurulan dörtlü koalisyonda da yer alan MSP’nin genel başkanı, yine Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığı görevlerini üstlendi.

5 Haziran 1977 seçimlerinden sonra kurulan üçlü koalisyonda da bu görevini devam ettiren Erbakan liderliğindeki MSP, böylece toplam dört yıl süreyle hükümet ortağı oldu.

1974-1978 yılları arasında kurulan üç hükümet döneminde de Başbakan Yardımcısı ve Bakanlıklar Arası Ekonomik Kurul Başkanlığı görevini yürüten Erbakan, bu dönem esnasında Kıbrıs Zaferi’nin kazanılmasında büyük rol oynamış, tarihî Ağır Sanayi Hamlesi’nin yürütülmesi ve başarılmasına öncülük yapmış, Türkiye’nin İslam Konferansına tam üye olmasını sağlamış ve yeni nesillerin millî ve manevi değerlere bağlı olarak yetişmesi hususunda büyük önem taşıyan imam-hatip okullarının açılmasında ve yayılmasında önemli hizmetler başarmıştır. Bu dönem boyunca rant ekonomisi yerine reel ekonomiyi uygulamış, millî kaynaklarımıza dayanılarak Anadolu’nun bütünü ile kalkınması ve sanayileşmesi yönünde başarılı hamleler yapmıştır.

Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını ve güçlenmesini kendileri için uygun görmeyen bazı dış mihrakların etkisiyle, koalisyon ortağı Adalet Partisinden on bir kişinin muhalefet partisine katılması ve bakan yapılmaları olayıyla TBMM’de iktidarın çoğunluğu kalmayınca bir muhalefet partisi lideri olarak parlamento çalışmalarında büyük etkinlik göstermiştir.

1978 yılı başından 12 Eylül 1980’e kadar muhalefette kalan MSP’nin genel başkanlığını yürüten Necmettin Erbakan, 12 Eylül İhtilali’nin getirdiği antidemokratik uygulama ve yasaklarla Eylül 1987 yılına kadar politikadan uzak tutuldu.

Eylül 1987’deki referandumla yeniden siyasi haklarını elde eden Erbakan, 19 Temmuz 1983 tarihinde kurulan Refah Partisinin, 11 Ekim 1987 tarihinde yapılan kongresinde oy birliği ile genel başkanlığa, 20 Ekim 1991 seçimlerinde de Konya’dan yeniden milletvekili seçildi.

1995 genel seçimlerinde Refah Partisinin Türkiye’nin en büyük partisi olması üzerine 28 Haziran’da hükümeti kurma görevini alarak 7 Temmuz’da güvenoyuyla Türkiye’nin elli dördüncü Başbakanı oldu.

Başbakan Erbakan, 28 Haziran 1996’dan 2 Temmuz 1997’ye kadar bir yıllık bir süre esnasında başarılı atılımlar sağlamıştır. Faiz ve borç sarmalları içerisinde perişan hâle gelmiş olan Türk ekonomisini altı ay gibi kısa bir süre içerisinde, dış ve iç borç almadan, zam yapmadan tamamen millî kaynak paketlerini harekete geçirmek suretiyle düzeltmiş, Türkiye’yi ekonomik krizlerden kurtarmış, millî kaynaklardan devlete 30 milyar doların üzerinde kaynak sağlamış; tatlı reçetelerle köylü, işçi, memur, esnaf, emekli, dul ve yetimlere kısa zamanda görülmemiş oranda refah artışı gerçekleştirmiştir. Bu hamlesiyle ekonomiyi güçlendiren Erbakan, 1997 yılı bütçesini denk bütçe olarak yapmaya muvaffak olmuş ve bu bütçeyi ocak ve şubat aylarında denk bütçe olarak yürütmüştür.

Halkın desteğini alan bu çok önemli başarıların yanında, uluslararası alanda da gelişmekte olan sekiz ülkenin iş birliğine öncülük yaparak büyük bir gayretle bir yıl gibi kısa bir sürede D-8 (Development-8) oluşumunu meydana getirmesi önemli bir dünya hadisesidir.

Halktan alınan vergiler ve millî imkânların, haksız bir rant ekonomisi ile ufak bir zümreye aktarılması, böylece milyonların ezilmesi, fakirleşmesi ve millî ekonominin tahrip olması politikasına son veren Erbakan’ın bu icraatı, rant ekonomisiyle beslenen bir avuç rantiye zümresinin hoşuna gitmemiş, bu zümre Ocak 1997’den itibaren elindeki bir kısım medya ve sermaye gücü ile 54. Hükümetin başarılı hamlelerini etkilemek için bütün milletçe bilinen yollara başvurmuştur.

Çeşitli etkilerle koalisyon ortağı Doğruyol Partisinin milletvekillerinin hükümetten desteklerini çektirilmesi faaliyetleri karşısında bir yılın sonunda bir değerlendirme yapılmış, 550 kişilik parlamentonun RP+DYP+BBP’den oluşan 278 kişilik milletvekilinin imzası ile meclis çoğunluğu olarak en kısa sürede seçime gidilip, daha güçlü olarak gelinmek için hazırlıkları yapılmış olan “Yeniden Büyük Türkiye” projeleri hamlesinin istikrar ve huzur içerisinde sağlanmasına karar verilmiştir. Koalisyon protokolü gereği seçime gidinceye kadar Başbakanlık görevini yürütecek olan Erbakan, bu görevini, dünyada benzeri olmayan bir örnek davranışla DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e devretmek istemiştir. Cumhurbaşkanının daha önce siyasi hayatı boyunca mücadelesini verdiği demokratik kuralları bir yana bırakarak, yanlış bir uygulama ile talihsiz bir görevlendirme yapması, Temmuz 1997’den itibaren Türkiye’yi dört yıl boyunca halkın maddi ve manevi acılar çektiği bir dönemin içine yöneltmiştir. 28 Şubat 1997’de suni laiklik ve Atatürkçülük tartışmaları sonucunda gelişen post modern bir darbe sonucu Erbakan istifa etmek zorunda bırakıldı.

21 Mayıs 1997’de Anayasa Mahkemesi tarafından RP kapatıldı. Kurucusu olduğu Millî Görüş hareketinin 2001 yılında bölünmesinden sonra Erbakan’ın da desteklediği kanat, Recai Kutan başkanlığındaki Saadet Partisini kurdu. Daha sonra partinin genel başkanlığını yürüttüyse de siyasi yasağı sebebiyle görevi bıraktı; cezası kalkınca da sağlık problemleri sebebiyle bir müddet göreve dönemedi. Nihayet 17 Ekim 2010’da tekrar Saadet Partisi’nin genel başkanlığına geldi.

Evli ve üç çocuk babası olan Necmettin Erbakan, 7 Şubat 2011 tarihinde vefat etti ve yüz binlerce seveni tarafından İstanbul’da Merkez Efendi Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.

Necmettin Erbakan

MUSTAFA ARSLAN

BİBLİYOGRAFYA

  • TBMM Albümü, 1994, 106; 1996, 132; http://www.basbakanlik.gov.tr/Forms/pPm.aspx, 02.05.2011, 16.00; http://www.necmettinerbakan.org/ozgecmis.asp, 02.05.2011, 16.08.