EREĞLİ

Millî Mücadele Döneminde Ereğli

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra milletçe karşılaştığımız haksızlık ve hücumlar bütün vatan sathında olduğu gibi Ereğli’de de derin yankılar uyandırmıştır. Ereğli’nin yüksek ruhlu aydınları ile vazifeli askerleri önce tasaya düşmüşler, fakat bu hâl uzun sürmemiş, gelecek için güvenleri sarsılmamıştır. İşte bu güven sayesindedir ki, Ereğli’de de Millî Mücadele desteklenmiş ve tarihimize şerefli sayfalar eklenmiştir.

Millî Mücadele’de Ereğli ile ilgili detaylı bilgiler Ali Fuat Cebesoy’un* anılarında yer almaktadır. Bu dönemle ilgili Cebesoy şunları nakletmektedir: “1919 yılı Mart ayı başında İstanbul’dan Konya’ya ve burada bir iki gün kaldıktan sonra XX. Kolordunun karargâhı bulunan Konya Ereğli’sine geldim. Konya’da ordu müfettişi unvanıyla bulunan Mersinli Cemal Paşa ve XII. Kolordu Komutanı Miralay Fahrettin Bey’in (Fahrettin Altay*), Vali Cemal Bey’in* menfi hareketlerine mâni olmadıklarını görmüştüm. Halka hâsıl olan endişeleri bertaraf etmek için adı geçen iki kumandan arkadaşımla görüşmek ve bunlara salim bir istikamet vermek istiyordum. Konya’daki bir iki günlük ikametim çok faydalı olmuştu. Ancak sonraları Mersinli Cemal Paşa’nın buradan ayrılması Vali Cemal taraftarlarının işine yaramış, vatandaşlar arasına nifak sokan bozguncu faaliyet tekrar başlamıştır.”

“Şunu da bir hatıra olmak üzere arz etmek isterim ki; kıymetli VII. Ordumuzu İngilizlerin ahit-şiken teşebbüslerine ve hükümetin emirlerine rağmen kurtarabilmiş, Kilikya’nın tahliyesini bir ay kadar geciktirmiş, mütareke şartlarına muhalif olmasına rağmen karşımızdakilere memleket müdafaasında kullanılabilecek hiçbir şey teslim etmeksizin bunları emin mıntıkalara taşımıştık.”

“Kilikya mıntıkası tarafımızdan tahliye edilmeden evvel yapılmış olan Millî teşkilat ve mukavemet hazırlıklarına Yirminci Kolordunun birçok güzide zabitleri oralarda bırakmak suretiyle bilfiil iştirak ettirilmişti. Bunların sonradan Kilikya’nın kurtuluş savaşlarında birer öncü rolü oynadıklarını ve kahramanca dövüştüklerini duyduğum zaman ne kadar sevinmiştim. Konya Ereğli’si, Pozantı ve Niğde halkı daha 1919 Nisanında Adana’da başlayan İngiliz, Fransız ve Ermenilerin taşkınlıklarından o kadar çok galeyana gelmişlerdi ki, bize müracaatla silah ve cephane isteyerek vatandaşlarının imdadına koşmuşlardı. Hakikaten daha o zaman başlamış olan Ereğli, Pozantı ve Niğdelilerin Millî hareketleri, sonra Adanalıların da katılmasıyla harikalar yaratmıştı. İşte bu galeyanlar bu havalideki Millî teşkilata ve hazırlıklara birer başlangıç olmuştu.”

Cebesoy devamla: “Yirminci Kolordu karargâhının Ankara’ya nakli emrini aldığım zaman ne kadar sevinmiştim. Maiyet zabitlerini çağırarak hazırlıkların süratle yapılmasını ve bir an evvel hareketimizin icap ettiğini söyledim. Resmî makamlarca yirminci kolordunun Ankara’ya nakli sebebi sırf hazarda kolordu merkezi olmasındandı. Eğer İstanbul’da verdiğimiz kararlardan haberdar olsalardı bu nakle katiyen yanaşmazlardı.”

“Mustafa Kemal Paşa’nın ve benim görüşüme göre, Ankara her türlü teşkilata, birliğe ve hareket başlangıcına müsait stratejik bir mevki idi. İstanbul hükümeti ve İngilizlerden evvel burasının tarafımızdan tutulması en büyük emelimizdi. Sonraları tevali eden hadiseler görüşlerimizde aldanmadığımızı göstermiştir.”

“Kolordunun hazırlıklarını haber alan İngilizler, harekete geçmişler ve bizi geciktirmek için tedbir almaya başlamışlardı. Bu muhalefet bir ay kadar sürmüş, nihayet pürüzler birer birer halledilmişti. Fakat bu sefer de ortaya yeni bir mâni çıkarmışlardır. Vagon başına altmış altın lira talep ediyorlardı. Bu parayı nereden bulup verecektik? Eğer versek İngilizleri lüzumsuz yere dâhili işlerimize karıştırmış olmayacak mıydık? Maksatlarını anlamıştım. Bizden şüphe ediyorlardı. Karargâhımda beni, velev bir müddet için olsun, kolordumdan ayırmak ve kıtalarımızı karadan yürütmek suretiyle Ankara’daki yerleşmemiz zamanını uzatmak istiyorlardı. Bu emellerine kısmen muvaffak olmuşlar, valinin güya salahiyetini genişletmişler, şüpheli gördükleri kimseleri şehirden çıkarmışlar, bir kısmını tevkif etmişlerdi. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin bir şubesini de açmışlardı. Cebeci’deki kıtalarını kuvvetli bir müfreze ile takviyenin yolunu bulmuşlardı. Şunu da itiraf etmeliyim ki bu gecikme biraz da bizim işimize yaramıştı. Kilikya ve civarındaki halkın millî harekete hazırlanmasına ve bu arada yeni yeni yardımlar yapmak imkânını bulmuştuk. Kolorduya doğrudan doğruya merbut kıtalarla Kaymakam Mahmut Bey kumandasındaki yirmi dördüncü fırkamız karadan Ereğli-Aksaray-Kırşehir üzerinden Ankara’ya gelmişti.”

Konya’da ordu müfettişi bulunan Mersinli Cemal Paşa’nın İstanbul’a gidip gelmemesi, orada bulunan Kolordu Kumandanı Selahattin Bey’in çekingen tavır ve hareketleri ve en nihayet habersiz İstanbul’a çekilip gitmesi, Konya ve havalisini Vali Cemal Bey’in hükmü altında bırakmıştı. Sivas Kongresi’nden sonra kurulan Temsil Heyeti kararı ile Albay Refet Bey’in Konya’ya gönderilmek üzere yola çıkarılması üzerine Vali Cemal Bey hapishanede ne kadar kanlı katil, tutuklu varsa hepsini çıkarıp silahlandırmış ve kendine bir kuvvet yapmak istemiştir. Konya halkı bu alçakça harekete karşı ayaklanınca Cemal Bey 26 Eylül’de İstanbul’a kaçmış; halk, belediye dairesinde toplanarak Hoca Vehbi Efendi’yi vali vekâletine tayin etmiş, Konya’yı Temsil Heyeti’ne bağlamıştır. Ereğli de bu olayla Temsil Heyeti’ne bağlanmış olmuştur. 28 Eylül 1919’da Bolu, Adapazarı, İzmit gibi Ereğli havalisinde de Kuva-yı Milliye teşkiline çalışılmış ve bu mevzuda büyük hassasiyet gösterilmiş, bu civarlardaki Kuva-yı Milliye başlarının, hükümetin karşı durması hâlinde İstanbul’a cephe almaya hazır bulunduklarını açıklamışlardır.

İşte bu olayların cereyan ettiği devrede Ereğli, sembolik olarak Fransızlar tarafından işgal edilerek burada Fransız nüfuzu kurulmak istendi. Bu esnada Niğde’de bulunan Kırk Birinci Tümen’in 126. Alay Kumandanı Yarbay Rüştü, tabur kumandanlarından Binbaşı Rıfat Beyler Ereğli’ye gelmişlerdir. Bunlar Kuva-yı Milliye ile temas halinde idiler. Bir Fransız yüzbaşının gün doğarken müstemleke askerleri ile istasyondaki müfettişlik binasını işgal ettiği duyuldu. Kuva-yı Milliye Reisi Hoca Kâzım Efendi’nin yazıhanesinde Yarbay Rüştü, Binbaşı Rıfat ile Fuat Bey hep beraber otururlarken bu işgal keyfiyetini Ereğli Postahanesine gelen, üzerinde “Ereğli Guvernörlüğüne” yazılı bir zarfın ele geçmesi ile öğrendiler. Toplantıya Büyük Arif Ağa (Karabudak) ile Mal Müdür Vekili Derviş Efendi (İzbudak) davet edildi. Yapılan toplantı sonunda Kuva-yı Milliyenin bir an önce harekete geçmesi ve Fransızların Ereğli’den kovulması yönünde karar alındı.

Arif Ağa, Derviş Efendi, Suphi Efendi, Arapoğlu Mustafa Çavuş, Süleyman Sırrı Efendi, Nernekli Hasan Usta adlarındaki altı zattan ibaret mangayı, Binbaşı Rıfat Bey, Kâzım ve Sait Efendiler de takip ediyordu. İstasyona varıldı. Oraya gelen Jandarma Takım Komutanı Cemal Bey iyi Fransızca bildiğinden tercümanlık vazifesi yapmış, Kuva-yı Milliyenin aldığı kararlar Fransız Yüzbaşısına tebliğ edilmiş; kararlı oldukları ve yarım saat içinde istasyonu terk etmemeleri hâlinde ateş açılacağını bildirmişlerdir.

Fransız yüzbaşı, Cemal Bey’e hitaben söylediği sözlerden sonra istasyon etrafına soba borularından yapılan ve top izlenimi verilen yapılarla Fransız yüzbaşıya göz dağı verilmiş ve hitaben: “Ereğli’yi hemen terk ediniz aksi taktirde görmüş olduğunuz toplar ile üzerinize ateş açılacaktır.” denilmiştir.

Yüzbaşı, zenci askerleriyle beraber Ereğli’yi terk etmek üzere bindiği trende Cemil Bey’e hitaben: “Bir hafta sonra alayımla buradayım. Bu adamları şahsen sizden isteyeceğim. Bu herifleri nasıl yola getireceğimizi göreceksiniz. Bunlar daha Fransız’ın ne demek olduğunu öğrenememişler” demişse de aslı çıkmamıştır. Ancak iki gün sonra Konya Valiliğinden kaymakamlığa gelen telgrafla bu yüzbaşıyı kovanların isimlerinin acele bildirilmesi istenmiştir. İsimler bildirilmesine rağmen takibata vakit bulunamadan Vali Artin Cemal Konya’dan kaçarak Damat Ferit’e iltihak etmiştir.

BESİM SÜLEYMAN BAŞ, HASAN NAR, GÜLŞAH KILIÇ

BİBLİYOGRAFYA

  • Senan, 1961, 31, 34; Set-Özbek-Arısoy, 1983, 24; Cebesoy, 2000, 63-64, 65-66; Nar-Kılıç-Baş, 2009, 40-44.