ÇAYIR

Tarihî mera

Bir zamanlar, eski Konya-Aksaray yolunun güneyindeki, Aslanlı Kışla’nın (bugünkü Mevlâna Kültür Merkezi) da doğusundaki geniş bir alan, “Çayır” olarak adlandırılıyordu. Kuyucu Murat Paşa’nın, Halep’e Can Polatoğlu İsyanı’nı bastırmaya giderken üç gün burada kaldığı rivayet edilir. Murat Paşa burada kaldığı süre içerisinde Konya civarında türeyen eşkıya ve zorbaları da yakalatıp Çayır’da kazdırdığı kuyulara gömdürmüştür.

Celaliye Vakfı arazilerinden sayılan bu çayırda, Dergâh’a ait büyükbaş hayvan sürüleri otlarmış. Birinci Dünya Savaşı sırasında buranın bir bölümünde Numune Çiftliği kurulmuş, diğer bölümü ise halkın istifadesine bırakılmıştır.

Çayır; Alakova ve Saraçoğlu otlaklarıyla birlikte Konya’nın önemli meralarındandı. Akşam üzerleri buralardan dönen sığır sürüleri, beraberlerinde sivrisinek orduları olduğu hâlde kaldırdıkları minare boyu toz bulutu ile şehre girerlerdi. Eskiden Alâeddin Tepesi ile Anıt çevresi dışındaki yollar kışın çamurdan, yazın tozdan geçilmezdi. Bu sebeple halk: “Konya’nın tozu, Sille’nin kızı, Koçhisar’ın tuzu” tekerlemesini çıkartmıştır. Halk sivrisineklerden korunmak ve bunları dağıtmak için, akşam ezanı ile birlikte tezek yakarak etrafı dumana verirdi. Şimdiki gibi ilaç olmadığı için insanlar, sivrisineklerden korunmak için cibinliklerde yatmak mecburiyetinde idi. O dönemlerde sivrisinekler yüzünden şehirde sıtma da hayli yaygın idi.

Bölgede yapılan kazılarda Roma Devrine ait hamam ve saray kalıntıları çıkmıştır.

MEHMET ALİ UZ

BİBLİYOGRAFYA

  • Es, MKA, I/231; Uz, 1997, 41-45.