KADINHANI

Kadınhanı Halk Kültürü

Konya merkeze yakınlığıyla bilinen Kadınhanı, Selçuklu medeniyetinin izlerini bugünlere taşır. İlçede Türk kültürünün bütün özellikleri, yerele özgü âdet, gelenek ve görenekleriyle canlı bir şekilde yaşamaktadır. Kadınhanı’nda özellikle geleneklerine bağlılık noktasında bir hassasiyet göze çarpar.

İlçede; doğumdan askerliğe, evlenme âdetlerinden ölüme kadar insan hayatını kuşatan önemli evreler üzerine çok çeşitli uygulamalar gelişmiş ve yaşatılarak bugünlere gelmiştir. Mesela, bir çocuk doğduğu vakit adının verilmesi hususunda hâlâ özenle dikkat edilen unsurlardan biri, dedenin ya da ninenin adının verilmesi hususudur. Askere gönderme zamanında geçmişten günümüze gelen gelenekler çerçevesinde askere gidecek genç, akrabaları tarafından yemeğe davet edilir. Şimdilerde bu âdet, gencin evinde müzikli eğlenceyle birleşmiş durumdadır.

Kadınhanı’nda evlendirilecek gençler için geleneksel yöntemlerin başında gelen görücü usulüyle evlilik hâlâ ön planda tutulmakla birlikte diğer evlilik çeşitlileri de yok değildir. Yakın zamanlara kadar kısmen devam eden, evlenen gençlerin babasının evinde birlikte oturması (yaşaması), hiç olmazsa bir müddet, düşünülen hususlardan biridir. Bazı evlerde hâlâ kayınbabasının, ya da büyük kayınlarının yanında konuşmayan, yemek yemeyen gelinleri de görmek mümkündür.

Kadınhanı kültürünün bir başka özelliği de düğünlerde görülen kültürel uygulamalardır. İlçede düğünün büyük bir bölümü ve hatta ilçe halkının tabiriyle ağır tarafı oğlan evinde cereyan eder. Elbette kız evi de kendine göre tanıdıklarını, akrabalarını düğünlerine çağırır; ancak oğlan evi, düğün için, etraflıca bir davetiye listesine göre düğün hazırlıklarına girişir. İlçede düğünler düğün salonu gibi kapalı mekânlarda, kız evi ile oğlan evinin bir arada bulunduğu ve birkaç saate sığdırılan zaman dilimlerinde gerçekleşmez. Düğünler genellikle çarşamba, perşembe ya da bazı düğünlerde cuma gününden başlar, pazar günü saat 10.00 ya da 11.00 civarında gelinin oğlan evine konvoyla getirilmesiyle son bulur. Ayıca “bey ekmeği” denilen pazar akşamları “bey katma”dan önce yakınların birlikte yemek yediği ve damadı dua ile gerdeğe kattıkları bir yemek de icra edilir. Düğünün başlangıç gününden cumartesi gününe kadar oğlan evi daha önceden davetiye bıraktığı misafirlerini, ayrıca: “Akşam çorbaya buyurun.” şeklinde her gün yemeğe davet eder. Cumartesi, düğünün en kalabalık olduğu gündür.

Kadınhanı’nda düğün yemeklerine de özel önem verilir. Yemekler usta aşçılar tarafından yapıldığı gibi, bütün düğünlerde de yemekler tek tip ve aynı sıra ile servis edilir. Kadınhanı düğünlerinde, ikram edilen yemekler geliş sırasına göre: Toyga çorbası, üzeri etli pirinç pilavı, su böreği, ekmek kadayıfı, bamya çorbası ve bulgur pilavıdır.

Kadınhanı kültürünün en önemli özelliklerinden biri de cenaze ve taziye merasimleridir. İlçe merkezinin nüfus açısından küçük olması, dışarıdan fazla göç almaması ve dolayısıyla ilçe halkının hemen birçoğunun birbirini tanıması, ölüm olayları karşısında ayrı bir hassasiyeti doğurmuştur. Kadınhanı’nda bir cenaze olduğu zaman yakından ya da uzaktan tanıyan ve işi olmayan herkesin cenazenin toprağa verilmesi merasimine katıldığı görülür. Cenaze evine acıları taze iken komşular ve yakınlar tarafından yemekler getirilir. Cenaze sahipleri acılarının hafiflemesiyle birlikte etrafa helva ve ekmek dağıtırlar.

Kadınhanı ve ilçe sakinlerinin üzerinde yine hassasiyetle durdukları bir başka kültürel özellik ise Türkçenin ilçede aldığı ağız özelliğidir. /k/ sesinin /g/ sesine dönüşmesi birçok kelimede görülen bir özelliktir. Mesela Konya yerine Gonya, komşu yerine gomşu denilmesi gibi. İlçe ağzının bir başka özelliği ise fiillerin şimdiki zaman hâlinin ağızlarda aldığı farklılıktır. Geliyoruz, okuyoruz gibi kullanımlar ilçe ağzında geliyiriz/geliyriz/gelîriz, okuyruz/okuyruz/okûruz şeklini alır; hatta ilçe halkı bu durumun farkında olarak Konya’da ya da ilçe dışında dildeki bu ağız özelliğini şöyle özetler: Geliyiriz (gelîriz), gidiyiriz (gidîriz), sizi evde bulamıyrık. Elbette birçok yörede olduğu gibi ilçe ağzında mahallî kelime ve deyimler de vardır. Mesela, aşene (mutfak), cukcuk (sürahi), ilbiz (örümcek), punare (baca); devre takılmış kürek sapı gibi durmak (bir işe hakkıyla kendini vermemek, iğreti durmak), küçük deñlik etmek (küçük görmek), öğretme akıllı olmak (her söylenene çabuk kanmak), tir gütmek (başkalarına açık vermemek), il ar gütmek (başkalarını hesaba katarak yanlış yapmamak).

SİNAN GÖNEN

BİBLİYOGRAFYA

  • Gönen, 2001.