KARA HACI MUSTAFA EFENDİ

Müderris, Hadimi’nin babası. (ö. 1147/1734-35)

Hadim Medresesinin kurucusu ve Ebu Sait Muhammet el-Hadimî’nin babası olan Kara Hacı Mustafa Efendi, Taşkent’e bağlı Karacasadık köyünde doğdu. Lakabı “Anadolu’nun kendisiyle övündüğü kimse” manasına gelen “Fahru’r-Rûm”dur. Nesebi, Mustafa b. Osman b. Abdurrahman b. Hüseyin b. Abdülcemil b. Muhammet b. Hüsameddin b. Bedreddin’dir. Ayrıca nesep olarak Hz. Hüseyin’e dayanması sebebiyle el-Hüseyni lakabı da verilmiştir. Mustafa Efendi’nin dedelerinden Hüsameddin Efendi, ailesiyle birlikte Buhara’dan Anadolu’ya göç ederek Taşkent ilçesine bağlı Avşar kasabası hudutları içindeki Karacasadık’a yerleşmişlerdir.

Mustafa Efendi’nin babası dönemin âlimlerinden olan Osman Efendi’dir. Mustafa Efendi ilk tahsili babasından aldı. Sonra Tokat müftüsü olan Yusuf b. Ahmet b. Muhammet el-Amidî, Tarsus âlimlerinden Muhammet b. Ahmet b. Muhammet, Ereğli ulemasından Ali b. el-Hac Ömer ve Hafız Ebu Abdullah efendilerden okuyarak icazet aldı. Eğitimi sırasında özellikle hadis alanında yoğunlaştı. Eğitimini tamamladıktan sonra memleketine dönerek eğitim-öğretim faaliyetlerine başladı.

Kara Hacı Mustafa Efendi, Buhara muhacirlerinden olan Pirlagonda (Taşkent) müftüsünün kızı Hediye Hanım ile evlendi. Bu evlilikten üçü kız (Fatma, Zeynep, Ümmü Gülsüm), ikisi erkek (Ebu Naim Ahmet ve Ebu Sait Muhammet) beş çocukları oldu. Hediye Hanım ilk çocuğuna hamileliği sırasında uykusunda güzel ağaçlık bir yerde iken göbeğinden bir ağaç çıkıp kısa sürede büyüyerek meyve verdiğini ve altın olan yapraklarının halk tarafından kapışıldığını görür. Hediye Hanım, rüyasını eşi Kara Hacı Mustafa Efendi anlatır. Kara Hacı Mustafa Efendi rüyayı nesillerinden büyük âlimler çıkacağına halkın bunlardan istifade edeceğine yorumlar. Bunu manevi bir işaret sayan Kara Hacı Mustafa Efendi, eşi Hediye Hanım’ın rüyasında gördüğü o güzel yeri aramak maksadı ile eşini de yanına alıp çevreyi keşfe çıktı. Hadim’e geldikleri zaman Hediye Hanım’ın, rüyasında gördüğü yerin burası olduğunu ifade etmesi üzerine aile Karacasadık’tan 1692 yılında Hadim’e taşındı. Hadim’in yerleşime daha uygun olması, Konya yolu üzerinde bulunması ve Hadim çevresinde yaşayan kimselerin Kara Hacı Mustafa Efendi’yi buraya davet etmiş olmaları Kara Hacı Mustafa Efendi’nin Hadim’e yerleşmesinin diğer sebepleri arasındadır. Hadim’e yerleşen Kara Hacı Mustafa Efendi 1708 yılında burada bir medrese kurdu. Hadim’de ilmî faaliyetleri sayesinde kısa sürede ünü artınca Hadim Medresesine Anadolu’nun pek çok yerinden öğrenci gelmeye başladı. Mustafa Efendi başta oğulları Ebu Sait Muhammet ve Ebu Naim Ahmet olmak üzere birçok talebe yetiştirdi. Hadim Medresesinde tefsir, hadis, fıkıh, Arap dili ve edebiyatı, Farsça ve mantık ilimlerini okutan Kara Hacı Mustafa Efendi ile birlikte meşhur olmaya başlayan Hadim, oğulları ve torunları vasıtasıyla şöhreti daha da artarak Anadolu ve Konya’nın en önemli ilim ve irfan merkezi oldu. Osman Rüştü Efendi, 1708 yılında Kara Hacı Mustafa Efendi’nin medresesinde bir kütüphane kurdurdu. Buraya daha sonra Divan-ı Hümayun hacegânından Osman Şuhudi Efendi kendi kitaplarını da vakfederek bu kütüphaneyi zenginleştirdi. Darüssaade ağası Hacı Beşir Ağa, Ebu Sait Hadimî için yeni bir kütüphane yaptırdı. Kütüphaneye zaman içinde birçok yeni kitap geldi. Hadim Kütüphanesi’nde bulunan kitaplar 1935 yılında Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne taşındı.

Kara Hacı Mustafa Efendi Nakşibendî tarikatına mensuptu. O hacca giderken uğradığı Tarsus’ta İmam Rabbani’nin oğlu Muhammet Masum el-Faruki’nin halifelerinden Şeyh Muhammet Murat el-Buhari ile karşılaştı ve ona intisap etti. Ondan Nakşî-Müceddidi tarikatı üzere tasavvufi icazet aldı. Kara Hacı Mustafa Efendi’nin Nakşibendiye tarikatı usul ve adabı hakkında Risâle fî Kıra’at-i Hatm-i Hâcegân-ı Nakşîbendiyye ve Usul (İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Reşit Efendi, Nu. 1017) adında bir eseri mevcuttur.

1147/1734-35’te Hadim’de vefat eden Mustafa Efendi, Hadim Mezarlığı’nda defnedildi.

Mustafa Efendi’den sonra ailesi kadar Hadimî ya da Hadimîzadeler diye anılmışlardır.

AHMET ÇELİK

BİBLİYOGRAFYA

  • Şahin, 2011; Sak, 1997; Uz, 2004b, 177-179; Yayla, 1997; Hadimoğlu, 1983, 86-92; Göktaş, 1983, 13-14; Sarıkaya, 2008, 28-50; Küçükdağ, 1998.