Acıgöl: İlçenin 8 km kadar doğusunda, Karapınar-Ereğli yolunun kuzeyindedir. Dikkatli bakılırsa yoldan görülebilir. Acıgöl bir krater gölü olup, kabaca 1,5 km çapında yuvarlağa yakın bir geometri sunar. Çapının büyüklüğü dikkate alınırsa krater yerine, kaldera da denebilir.
Krater su ile doludur. Yamaçları yer yer oldukça diktir. Yamaç yüksekliği 50 ila 100 m arasında değişmektedir. Gölün derinliğinin 300 metreden fazla olduğu (380? m) bilinmektedir. Tadı acı olan göl suyunun sıcaklığı 26° C kadardır. Göl suyundaki başlıca elementler sodyum, magnezyum, potasyum ve kalsiyumdur. Suya tuzluluk ve acılık veren bunların tuzlarıdır (sülfat, klorür ve karbonat). Göle güney ve doğu kenarlarından ulaşılmaktadır. Gölün suyu çok berraktır. Açık havalarda havadaki ozonun yansımasıyla mavi ve duvarlarındaki siyah volkan kumlarının yansımaları sebebiyle koyu rengi dikkati çekmektedir. Gölde insana huzur veren hafif dalgalar da oluşmaktadır.
Gölün doğu kesiminde çok az yerde çayırlık bulunmaktadır. Burası oturup, dinlenme imkânı sunmaktadır. Gölün hemen doğusunda da bir tatlı su kuyusu bulunmaktadır.
İçinde hiçbir hayvan yaşayamayan Acıgöl’de, bazı sığ kesimlerde yaşayan algler (yosun) güncel kireçtaşı oluşturmaktadır. Bu, dünyada ender görülen bir hadisedir.
Bir kraterin (kalderanın) su ile dolması sonucu oluşan Acıgöl’ün oluşum süreci Karapınar ovasında volkanik patlama ile başlamış, defalarca meydana gelen patlama ile çoğunluğu kum boyutunda, daha az oranda kil ve çakıl boyutunda bazaltik malzeme (tüf) şiddetli bir şekilde fırlatılmıştır. Fırlatılan malzeme kraterin etrafında, tabaka tabaka yığılmış ve 50-100 m yükselti oluşturmuştur. Bu yapı aynı zamanda bir maar yapısıdır. Derinlerden gelen magmanın yüzeye yakın yerlerde su ile teması sonucu, yüksek gaz basıncına bağlı şiddetli patlamalar meydana gelmiştir. Gölün 380 m gibi yüksek bir derinliğe sahip olması ve dik yamaçlar, boşalan magma haznesinin tavanının çökmüş olabileceğini düşündürmektedir.
Oluşum yaşları yaklaşık olarak aynı olan Acıgöl ve Meke kraterleri birkaç yüz bin yıl gibi jeolojik açıdan çok genç yaşlara sahiptirler.