KARAPINAR

II. TARİHİ İlkçağda Karapınar

Karapınar ilçesi, Prehistorik çağlardan itibaren önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Konya Ovası ile Karacadağ arasında yer alan ilçe toprakları tarihöncesinden itibaren ulaşım yolları üzerinde olması sebebiyle jeopolitik bir özelliğe sahiptir. Bu alan Lykaonia ile Kapadokya bölgeleri arasında yer almaktaydı.

Arkeolojik olarak Geç Yontma Taş (Epipaleolitik) Çağda (MÖ 10000) yıllarında Konya-Karapınar arasında Dervişinhan mevkiinde insanların yaptığı yontma taş aletler tespit edilmiştir. Bu aletlerin kıyı kordonu boyunca kumların içindeki buluntu şekillerinden Konya havzasında göl seviyesinin 1.010 m’den 1.006 m’ye çekilme döneminde bırakıldığı sanılmaktadır.

Bu yerleşmeleri Hotamış Gölü’nün kuzeyindeki Pınarbaşı Epipaleolitiği, Karatay-Hayıroğlu Boncuklu Çanak Çömleksiz Neolitiği (Yenitaş Çağı) ile Çumra Çatalhöyük Neolitiği izlemektedir.

Karacadağ’da yer alan Akören’de Ereğli Müzesi’nin yaptığı arkeolojik kazılarda Neolitik Döneme gidebilecek çok sayıda obsidyen yongalar tespit edilmiştir. İçlerinde Çatalhöyük obsidyen ok uçlarına benzerleri görülen bu aletler bölgede Neolitik Çağın varlığını ortaya koymaktadır.

Karapınar çevresi Neolitik Çağda Orta Anadolu’nun güneyindeki Konya’nın Boncuklu ve Çatalhöyük; Karaman’ın Canhasan Neolitik yerleşmeleri, Hasan Dağı çevresinde kümelenmiş Aşıklı, Musular ve Güvercinkaya gibi yerleşimler arasında irtibat sağlayan bir bölgedir.

Karapınar çevresinde yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında ilçe merkezinin 18 km doğusunda Aksaray yolu üzerinde yer alan Kızılhöyük, 15 km batısında İslik kasabasında yer alan İslik Höyüğü ve Hotamış kasabasının 4 km güneydoğusundaki Keşveli Höyüğü’nde Kalkolitik Çağa tarihlenen keramik parçaları tespit edilmiştir.

MÖ 3000-MÖ 2000 yılları arasındaki tarihöncesinin son safhası olan İlk Tunç Çağında Karapınar çevresindeki birçok höyükte yerleşim izleri görülmektedir. Bunlar Karapınar merkezdeki Ali Tepesi, Karapınar’ın doğusundaki Tilkili, Kızıl ve Kazan höyükleriyle batısındaki İslik ve Keşveli höyüklerinde İlk Tunç Çağa tarihlenen keramik parçaları tespit edilmiştir. Ayrıca Karapınar Erozyon Önleme Bölgesi’nde 2010 yılında tespit edilen dolmen mezar anıtı da bu döneme ait olmalıdır.

Anadolu’da tarihöncesi yazısız dönemlerden MÖ 1950’de yazılı bir dönem olan tarihî çağlara geçilmiştir. Bu geçişte Anadolu’ya maden ticareti için gelen Asurlu tüccarların kullandığı çivi yazılı kilden yapma tabletlerin rolü büyük olmuştur. Karapınar çevresinde bu döneme ait yerleşmeler bulunmaktadır. Karapınar’ın doğusundaki Kazan, Tilkili ve Kızıl; batısındaki Keşveli ve Sırnık höyüklerinde yapılan yüzey araştırmalarında bu döneme tarihlenebilecek keramik parçaları tespit edilmiştir.

Karapınar ve çevresi Koloni Çağının son evrelerinde, MÖ 1725 yıllarında, Çorum, Yozgat ve Kayseri çevresinde kurulan Kuşşara Krallığı’nın egemenliğinde olmalıdır. Bu krallığın yıkılmasından sonra, yaklaşık elli yıllık bir boşluk sürecinin arkasından kendini bu krallığa bağlayan Hititler tarih sahnesine çıkmışlardır.

Hititler öncelikle Orta Anadolu’nun Hupišna=Ereğli, Tuwanuwa=Bor-Kemerhisar, Nenaşşa=Aksaray, Landa=Karaman, Paruşhanta=Karahüyük, ya da Acemhöyük, Zallara=Cihanbeyli(?) ve Luşna=Hatunsaray gibi kentleri ele geçirerek bölgede egemenliklerini güçlendirmişlerdir.

Hitit belgelerinde geçen Uda kenti, daha sonra Roma Döneminde adından Hyde olarak söz edilen günümüzdeki Karapınar-Gölören olmalıdır. Karapınar merkezdeki Ali Tepesi ve bölgedeki birtakım höyüklerde Hitit Dönemine ait çanak çömlek parçaları tespit edilmiştir. Hitit ile Arzawa, Hitit hanedan antlaşmalarında IV. Tuthalia ile Kurunta ve daha sonra bölgedeki krallıklar ile Asur arasında adından söz edilen stratejik bir nokta idi.

MÖ 1200 yıllarında Doğu Avrupa’dan Anadolu’ya ve buradan Mısır’a kadar uzanan kavimler göçüyle Hitit İmparatorluğu sona ermiş; bu dönemden sonra bölge Geç Hitit Krallıklarından Karaman-Konya arasındaki Karadağ ve Kızıldağ’da merkezi bulunan MÖ X. yüzyılda varlığı düşünülen Hartapuş Krallığı ve daha sonra Niğde Kemerhisar’da MÖ VIII. yüzyılda varlığı bilinen Tuana Krallığı’nın sınırları içinde yer almıştır (bk. İlkçağda Ereğli*, İvriz* ve Halkapınar*).

Tuana Krallığı’nın batısında Frigler yer almaktaydı. Asur yazılı belgelerinden Frigler ile bölgedeki Geç Hitit Krallıklarının Asur’a karşı ortak tavır sergiledikleri bilinmektedir. Karapınar çevresi Tuana Krallığı’na bağlı bir bölge olmakla birlikte Karapınar çevresindeki birtakım höyüklerde bulunan çanak çömlek buluntularından Frig kültür alanı içinde olduğu görülmektedir.

Karapınar Kıcıkışla’da (Yağmapınar) Frig karakterli eserler bulunmuştur. Şimdi Konya Arkeoloji, Ereğli, Anadolu Medeniyetleri gibi müzelerle Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu’na dağılmış olan bu eserlerin içinde Lidya uygarlığını yansıtan türleri de bulunmaktadır. Bu eserler MÖ VIII. yüzyılda Karapınar Frig ve Tuwana Krallığı arasında sınırda yer aldığını göstermektedir. Karapınar Ali Tepesi’nde Demir Çağı kültürlerini yansıtan Batı Frig merkezli Gordion etkili keramik parçaları bulunduğu gibi, Doğu Alişar kökenli keramik türleri de bulunmaktadır. Karapınar, siyasal olduğu gibi, kültürel olarak da doğu ile batı demir çağları merkezleri arasında yer almaktadır.

Frig Devleti’nin Kimmer saldırıları sonunda yıkılmasıyla bölge Kimmerlerin eline geçmiş; Proto-Türk kabul edilen Kimmerler Orta Anadolu’da 200 yıla yakın Kapadokya Bozkır Devleti’ni kurmuşlar ve MÖ 590 yıllarında tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Karapınar bu çağda sözü edilen devletin güneybatı sınırları içinde olmalıdır.

Batı Anadolu’da Kimmerleri ülkesinden çıkaran Lidyalılar daha önce Friglerin egemen oldukları topraklara sahip olmuşlardır. Başkentleri Manisa-Salihli yakınlarındaki Sard kenti olan Lidyalıların, doğudaki sınırları Kızılırmak’a kadar uzanmaktaydı. Karapınar-Kıcıkışla’da bulunan keramiklerden bir kısmının Lidya eserlerine benzerlikleri görülmektedir. Lidya Devleti İran’dan gelen Pers saldırıları ile MÖ 546 yılında tarihe karışmıştır. Bu tarihten itibaren bölge iki yüz yılı aşkın bir süre Pers yönetiminde kalacaktır.

Persler bölgeyi bir eyalet sistemi olan satraplıklarla yönetmiştir. Karapınar, Kapadokya Satraplığı içinde yer almakta; ancak bu bölge idari olarak zaman zaman merkezi Kuzeybatı Anadolu’da olan Daskleion Satraplığı’na dâhil olmaktadır. Bu dönem bölgedeki kentleri ve ulaşımı Pers prensi Genç Kyros’un ordusunda yer alan Yunanlı Ksenephon tasvir etmiştir. Lykaonia’dan (Konya Ovası) Kappadokia’ya yolculuklarında kendilerine pek dost olmayan Lykaonialılar bulunmaktadır. Onun izahatından anlaşılacağı üzere bölgede tam bir Pers egemenliği görülmemektedir. Persler sonrasında bölge MÖ 334’ten MÖ 25 yılına kadar Büyük İskender ve halefleri Selevkoslar, Kapadokya ve Galatya gibi krallıkların yönetiminde kalmıştır.

MÖ 25 yılında Roma, kendisine vassal bir kral olan Galatya Kralı Amyntas’ın Toroslarda öldürülmesi ile bölgeyi bir eyalet hâline getirmiştir. Bölge bu dönemden itibaren Roma egemenliğine geçmiştir. MS VII. yüzyılda Bizans Döneminde ise Heraklios’un kurduğu thema sistemi içinde Anatolikan theması içinde yer almıştır.

Karapınar’ın merkez Ali Tepesi, Kızılışık, Keşveli, Kurtburun Yaylası, Tilkili, İslik höyüklerinde yerleşim tespit edilmiştir. Ayrıca Acıgöl ve Meke Tuzlası gibi jeolojik oluşumların yamaç kesimlerinde Roma-Bizans Dönemine ait tatlı su kuyuları ve yerleşimler belirlenmiştir. Yakın zamanlara kadar tuz üretilen Meke’de, tuz üretiminin Roma Döneminde de yapıldığı tespit edilmiştir.

Karapınar'da bir dolmen (H.Bahar)
Meke Tuzlası'nda Roma yerleşimi (H. Bahar)
Karapınar Ali Tepesi

HASAN BAHAR

BİBLİYOGRAFYA

  • Bahar, 1999; a.mlf., 2001a, II/190; a.mlf., 2001b; a.mlf., 2002a, 258-259; a.mlf.-Koçak, 2004; Belke-Restle, 1984, 174; Bilici, 2001, 119, resim 88; Hawkins, 1992; Gündüz, 1980.