Osmanlı Döneminde hemen her külliyede mekteplerin varlığına rastlanmaktadır. Özellikle padişah yapısı külliyelerde mektepler, daha çok cami ile imaret bölümü arasında yer alır, çocuklar yemeklerini aşevinden parasız yerlerdi. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne göre Karapınar’da Sultan Selim tarafından yaptırılan külliye içerisinde de bir mektep bulunmaktadır.
Karapınar Sultan Selim Külliyesi Mektebi: Anadolu’da incelemeler yapan İngiliz William J. Hamilton, bu gezisini anlattığı “Küçük Asya’da Araştırmalar” adlı eserinde, 1836/37 yılında uğradığı Karapınar’dan da söz ederken mezkûr külliyede üzeri kurşunlu ve harap bir medrese olduğunu yazmıştır. Ancak onun medrese sandığı bina aslında külliyenin mektebidir. Külliyenin mektebi, caminin kuzeybatısında, mutfak, yemek salonu, ambar binalarının bitişiğinde bulunuyordu.
Evliya Çelebi de eserinde Karapınar’ı anlatırken üç sıbyan mektebinden bahsetmektedir (1058/1648). Ancak incelenen belgelerde diğer iki mektebe rastlanmamıştır.
Kutuviran Köyü Mektebi: Hurufat defterleri kayıtları incelendiğinde 1171/1757 tarihlerinde adı geçen köye muallim-i sıbyan ataması yapıldığı görülmektedir. Köyde Hacı Selim’in bina eylediği mescide yarım akçe ile imam ve muallim-i sıbyan olan Abdurrahman ölünce boş kalan yerine naip Mevlâna Seyyit Mehmet Efendi’nin arzı ile Yahya Halife atanmıştır (VAD. Nu. 1062, vr. 76a).
Yükseköğretim (Medreseler)
Osmanlı Döneminde Karapınar’da iki medresenin varlığı tespit edilmiştir.
Hacı İbrahim Bey Medrese Dairesi: Medresenin varlığı 1789 tarihli bir beratta geçen “Eski-il kazasında Sultaniye (Karapınar) kasabasında Hacı İbrahim Bey binası medrese dairesinde mescitte minber inşa edilmiş ve hatipliğine günlüğü yarım akçe ile naip Mehmet’in arzıyla Seyyit Ali getirilmiştir” (VAD. Nu. 1060, vr. 63) ifadesinden anlaşılmaktadır.
Bektutiye Medresesi: Medresenin varlığına hurufat defterlerinde rastlanmaktadır. Mezkûr kayıtlarda Bektutiye Medresesi Vakfı’na rastlanmaktadır. Böyle bir vakfın varlığı medresenin varlığını meşru kılmaktadır. Kayıtlarda Karapınar, Ereğli ve Karaman arasında bulunan Hortı Derbendi’nde bulunduğu görülmektedir. 1756 ve 1764 yıllarında vakfın geliriyle buraya bir hatip atanmıştır (VAD. Nu. 1070, vr. 61b; VAD. Nu. 1062, vr. 76a).