GÖMEÇ HATUN TÜRBESİ

Türkiye Selçuklu Dönemi eseri.

Musalla Mezarlığı’nın güneyinde, doğu ve batı kapılarını bağlayan yolun hemen kenarında bulunan yapı, eyvan tipi türbelerdendir. Cenazelik de denilen bir alt kat ile gövdenin yükseldiği üst kattan oluşmaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan türbenin doğu, güney ve batıdan duvarla çevrili olan üst kattaki eyvanı, büyük bir kemerle kuzeye açılmaktadır. Buraya çıkış aynı taraftan iki yönlü altışar basamaklı bir merdivenle sağlanırken, hemen altındaki küçük bir kapı ile de cenazelik katına inilmektedir.

Türbenin duvarları dıştan taş ve tuğla örgülü olup uzunlukları kuzeye bakan ön cephede 10 m, güneyde 8,00 m, doğu ve batıda 9,20 m’dir. Eyvanın cephesi duvardan iki yana taşırılarak dikdörtgen kesitli (0,90x1,00 m) bir kule-payanda hâline getirilmiş, doğu ve batı duvarları da ortalara gelecek şekilde üçgen planlı birer istinat ayağı (payanda) ile desteklenmiştir. Türbenin duvarları üstten dendanlarla nihayetlenmiştir. Belli aralıklarla üç tarafı dolaşan bu tezyinî unsurlar yapıya uzaktan bir kale görünümü sağladığı için mezar anıtı 12,25 metreyi bulan yüksekliği ile “Kız Kulesi” adıyla da anılmıştır.

Cenazelik, doğu-batı doğrultusunda 5,85 m, kuzey-güney istikametinde 6,85 m ölçüsüyle kareye yakın dikdörtgen bir mekândır. Cenazeliğin yüksekliği de 3,85 m’dir. Doğu ve batı duvarlarına ikişer, kıble duvarına bir adet olmak üzere açılan beş mazgal pencere, içerisinin aydınlanma ve havalandırmasını sağlamaktadır. 0,20x0,50 m ebadındaki dikdörtgen formlu bu pencereler dışa doğru daralıp küçülürken, aynı zamanda 1,55-1,60 metreye ulaşan duvar kalınlıklarında yukarıya doğru meylederek âdeta bir tünel görüntüsü oluştururlar. Cenazelikte sanduka bulunmamaktadır. 1940’lı yıllarda mahzen olarak bahsedilen bu bölümün tonoz örtüsünün yıkılmış olduğu belirtilmektedir.

Üst katı teşkil eden eyvanın zemini yerden 1,45 m yüksektedir. 5,45 m genişlik ve 8,25 m derinlikteki eyvan, dışarıya hafifçe şişkin büyük bir sivri kemerle açılmakta, iki yandan içe doğru çıkıntı yapan ayakları aynı şekilde taşan birer sekiye oturmaktadır. Bu büyük kemerin açılma tazyikini karşılamak ve aynı zamanda türbenin cephe etkisini arttırmak için ana duvar kütlesinden birer metre yanlara taşan kanatlar yapılmış, bunların kalın masif görüntüleri üçgen kesitli profilli tuğla çıkıntılarla hafifletilmiştir.

Eyvanın ön cephesinin yan kanatları altta kesme taşla kaplanmış, üst tarafı tamamen tuğla ile örülerek köşelere de birer sütunce yerleştirilmiştir. Bunların üstünden başlayan dikey tuğla örgülü bir süs frizi, eyvan içini yatay bir kuşak hâlinde çepeçevre kat eder. Bugün görülmese de bu ön cephenin farklı genişlikte bordürlere ayrıldığı ve bunların tamamen mozaik çinilerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bugün eyvan açıklığının iç köşesinde yükselen 1,80 m boyundaki silindirik gövdeli ve zar başlıklı sütuncelerin başlıklarıyla, başlık tablalarındaki çini kalıntılar bu düşünceyi teyit etmekte, eyvan kemerinin altında kalan geometrik desenli çiniler de bu durumu desteklemektedir. Aynı şekilde yine eyvanın sivri kemerini dıştan kuşatan tuğla frizin hemen altındaki çini kırıntılarıyla kemeri dıştan çerçeveleyen meyilli bordürün üst tarafındaki bitkisel bezeme türbe cephesinin emsalsiz bir çini dekorasyona sahip olduğuna işaret etmektedir. Tamamen geometrik süslemenin hâkim olduğu kompozisyonda, motifler yanlardan firuze ve mor renkli iki ince konturla sınırlanmış, aradaki geniş alan kilim deseni motifiyle tezyin edilmiştir.

Zemini yakın zamanın taşlarıyla kaplanmış olan eyvanın üstü sivri beşik tonozla örtülüdür. Güney duvarında dikdörtgen bir niş bulunmaktadır. Mihverden biraz sola kaymış olan 0,40 m derinlik, 1,40 m genişlik ve 2,50 m yükseklikteki bu mihrap nişi, sade ve basit olup hiç süslemeye yer verilmemiştir. Yapıyla organik bir bütünlük göstermediği ve bütünüyle uyum içinde olan türbenin ahengini bozduğu için bu mihrap nişinin sonradan açıldığı, eyvanın duvarlarının da altta plaka çinilerle kaplı olduğu kanaati hâsıl olmuştur.

Mimari özellikleriyle büyük oranda günümüze gelebilmiş olan Gömeç Hatun Türbesi ne yazık ki çini tezyinatının büyük bir kısmını kaybetmiştir. Türbe 15 Mayıs 1951 tarihinde Konya Eski Eserler ve Mülhakatını Sevenler Derneği tarafından onarılarak bugünkü duruma gelmesi sağlanmış, günümüzde de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından elden geçirilmiştir.

Kitabesi olmadığından banisi ve ustası bilinmese de eski kaynaklarda yapının mahiyeti hakkında bazı ipuçları ve bilgiler bulunmaktadır. Bunlardan birisi Fatih devrine ait 881/1476 tarihli Karaman İli İlyazıcı Defteri’dir. Bu defterde “Vakf-ı Gur-hâne-i Gömeç Hatun…” şeklinde bir kaydın bulunması, bu yapının Gömeç Hatun’a ait bir türbe olduğunu ortaya koymakta; bu kayıttan dolayı yapı, “Gömeç Hatun Gur-hanesi (Türbesi)” olarak da isimlendirilmektedir. Bazı kaynaklarda “Gömeç Ana Türbesi” diye de bahsedilen binanın birinci katında Gömeç Hatun’un sandukasının yer aldığı, muhtemelen bunun çini kaplı olduğu, alt katında ise üç dört kabrin bulunduğu belirtilmektedir.

Bu özellikleriyle Gömeç Hatun Türbesi’nin, XIII. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildiği söylenebilir; çini malzemenin üslubu da bu tahmini destekler mahiyettedir.

Gömeç Hatun Türbesi

YAŞAR ERDEMİR

BİBLİYOGRAFYA

  • Sözen, 1968, 187; Arık, 1967, 88; Önkal, 1996, 338-342; Konyalı, Konya Tarihi, 1964, 600; Soyman-Tongur, 1944, 105; Atçeken, 1998, 295; Uğur, 1937, 566-570; Uzluk, 1958, 20.