REŞİT MEHMET PAŞA

Sadrazam, Konya valisi. (ö. 1836)

Gürcü veya Çerkez asıllıdır. Doğum tarihi hakkında bir bilgi yoktur. Deli Hakkı Paşa’nın divan kâtibi Hacı Mustafa Efendi’nin kölesi iken Koca Hüsrev Paşa’ya satılarak, onun maiyetinde yetişti. Çok cesur olarak tanınmıştır. Gençliğinde silah kullanmaktaki mahareti ile şöhret buldu. İlk yararlılığı Kaptan-ı Derya Koca Hüseyin Paşa’nın Tekelioğlu İbrahim Bey’i yakalamakla görevlendirildiği sırada görüldü. Daha sonra Çarhacı Ali Paşa’nın emrinde çalıştı ve gösterdiği başarıdan dolayı mir-i miran rütbesi verilerek, sırası ile Karahisarısahip sancağı, Menteşe sancağı mutasarrıflığı ile Tulçı muhafızlığına tayin oldu. Anadolu eyaleti vali vekilliği yaptı. Tepedelenlizade Veli ve oğlu Mehmet Paşa’nın idamı için 1821’de görevlendirildi. Aynı senenin Ağustosunda vezaret rütbesi tevcih edilerek Konya valisi tayin edildi (Beydilli, 2008, 12).

Rum isyanı üzerine, Konya Valiliğine ilave olarak Akşehir ve Aksaray sancakları mutasarrıflığı verilip, Mora’ya gönderildi. Atina’nın muhafazasında gayret gösterdi. Mart 1823’te Tırhala sancağı tevcih edildi. Fakat kısa zaman sonra azledilerek Vidin Valiliğine tayin oldu. 1824 yılında ise Rumeli ve Yanya valisi olarak Rumeli Seraskeri görevine getirildi (Esat Efendi, 2000, 752).

Arnavutluk’ta asayişin sağlanması için çaba sarf etti. Mayıs 1825’te Mesleng’de Mısırlı İbrahim Paşa ile birlikte mücadele etti. Kara tarafından Mesleng’i kuşattı ve alınmasında büyük rol oynadı. Bir müddet Manastır’da ikamet etti, Rumeli eyaleti ıslahatıyla ilgili izin isteği kabul edilince, öncelikle Arnavutluk’ta asayişi sağladı. Rus savaşı sebebiyle Sadrazam İzzet Mehmet Paşa’nın Varna’daki başarısızlığı dolayısıyla azledilmesi üzerine, Rum asilere karşı gösterdiği mücadele dolayısıyla Sadrazamlığa getirilerek Şumnu’ya gelme emri verildi (28 Ocak 1829). Asker tedarikini sağlaması ve icraatlarının aynı şekilde devam etmesi için Sadrazamlığa ilaveten Rumeli Valiliği de kendisinde kaldı (Beydilli, 2008, 12). Reşit Mehmet Paşa hemen harekete geçerek, 45.000 kişilik askeri Şumnu’da hazır etti. Rus Generali Roth ise az sayıdaki topçu birlikleri ile Varna ve Pravadi’ye doğru ilerliyordu. Maksadı Varna’ya gelecek olan malzemenin esas orduya intikalini sağlamaktı. Reşit Paşa üç bin kişilik Rus birliklerine hücum ederek Pravadi’den uzaklaştırdı (25 Mayıs 1829). Ancak Rus başkomutanı Dibiç’in kalabalık kuvvetlerine Külefçe Boğazı’nda yenildi (Haziran 1829). Bu yenilgi Ruslara, Balkanları aşarak Edirne’ye kadar gelmelerinin önünü açtı. 14 Eylül 1829’daki Edirne Barışı’ndan sonra İstanbul’a geldi. On gün kaldıktan sonra tekrar Edirne’ye döndü (12 Haziran 1830). Manastır, Yanya ve Arnavutluk bölgesinin ıslahı için uğraştı. Ohri, Elbasan ve Dukakin sancakları da kendisine verilerek nizamiye taburları yetiştirme isteği sağlandı (Lütfi, III/669). Priştine civarında çıkan Boşnakların ayaklanmasını da bastırarak merkezi idarenin kurulmasını temin etti.

Reşit Mehmet Paşa’nın bu faaliyetlerinin yanında Rumeli’de tevzi defterlerinin denetimi ve ekilebilen arazi yüzölçümü tahriri yaptırması önem arz etmektedir. Yine Manastır’da sandık eminlikleri oluşturdu (1833). Maaşlı vergi tahsildarları tayin etti ve bu suretle ayanları ekonomik olarak önemli kayba uğrattı. Bosna meselesini halleden Reşit Paşa, Ağa Hüseyin Paşa’nın başarısızlığı dolayısıyla, onun üzerindeki sancaklar da kendisine verilerek Mısır ordusuna serdar tayin edildi. Ayrıca Mısır, Cidde, Girit, Halep ve Rakka valilikleri de eklendi. Eylül 1832’de İstanbul’a geldi. Sadrazam olduktan sonra İstanbul’a bu ikinci gelişi idi. Bu defa Hassa Müşiri Ahmet Paşa Küçükçekmece’de karşılayıp Demirkapı’daki kendi konağına ikamet için indirdi. Devlet erkânı da oraya gelerek karşıladı. Padişahın huzuruna çıkınca pırlanta işlemeli kılıç, fes ve misli görülmemiş bir iftihar nişanı ile taltif edildi (Lütfi, IV/716-717). Reşit Mehmet Paşa’nın İstanbul’a gelmesiyle, Mısır kuvvetlerinin İbrahim Paşa komutasında ilerleyişinin önleneceği beklentisi vardı.

Sadrazam, Rumeli’den topladığı 30.000 kişilik bir orduya yeni kurulan topçu birliklerini ve yüz yirmi kıta topları ekleyerek Anadolu’ya sevk etti. Kendisi 4 Kasım 1832 günü Üsküdar’a geçti. İbrahim Ağa çayırındaki köşkte birkaç gün kaldı. Çeşitli taltifattan sonra devlet ricali ve padişah dahi ziyaret ederek taltif ettikten sonra orduya katılmak için hareket etti (Lütfi, IV/719). Ordu, Akşehir üzerinden 20 Kasım 1832’de 80.000 bin askerle Konya topraklarına ulaştı. İbrahim Paşa da bu sırada Torosları geçerek Konya’ya gelmiş bulunuyordu. Reşit Mehmet Paşa daha önce Mesleng’de İbrahim Paşa ile muhasara yönettiği için Mısır kuvvetlerinin harp kabiliyetine şahit olmuş, kendi kuvvetlerinin de zafiyetini bildiğinden meydan muharebesinden çekiniyor gerilla taktiği ve çevirme harekâtı ile sonuca gitmeyi planlıyordu. Fakat Sadrazamın nüfuzunu kırmak için çaba sarf eden Serasker Koca Hüsrev Paşa’nın hemen saldırıya geçilmesinde etkili olması ve II. Mahmut’un Osmanlı ordusunun uğradığı mağlubiyetlerin bir an evvel temizlenmesini istemesi üzerine 18 Aralık’ta Osmanlı öncü birlikleri Konya’nın batı mahallerine ulaştı. Mısır ordusu sayıca Osmanlı ordusundan daha azdı. Fakat Avrupa usulünde yetiştirilmiş, Fransız generallerinden Süleyman Paşa adı ile tanınan bir komutanın plan ve taktikleri ile yönetilmekte idi. Bu arada bir de beş-altı yüz kadar askerden oluşan Arnavut kuvveti Mısır ordusu tarafından geçti.

21 Aralık 1832 günü meydan savaşı başladı. Akşamdan sonra da süngü süngüye şiddetli çarpışmalar devam etti. Şehrin içlerine kadar girildi. Hava çok soğuk ve mutat olduğu üzere göz gözü görmez derecede sis olmasının da etkisiyle Osmanlı ordusu dağıldı. Reşit Mehmet Paşa aşırı derecedeki cesaretinden birkaç kişi ile şehirdeki Mısır ordu birliklerinin içine daldı. Fakat bir bölük süvari tarafından yaralı olarak esir edildi. Sadaret mührü muharebede yanında olmadığı için İbrahim Paşa’nın eline geçmedi. Çok sayıda asker can verdi. Geriye kalan ordu birliklerini sefalet ve soğuğun şiddetinden korumak için tedbiren hareket ettirildi (Lütfi, IV/720). Reşit Paşa’nın iki ay sonra İstanbul’a dönmesine müsaade edildi. Zaten 18 Şubat 1833 tarihinde de Sadaretten azledilmişti. İstanbul’da Baltalimanı’ndaki yalısında ikamete izin verildi. 1833’te Sivas eyaletine vali tayin edildi. Sivas Valiliğine ilaveten 19 Mart 1834 Diyarbekir ve Rakka valilikleri de verildi. Bölgenin asayişi için uğraştı. Fakat Diyarbekir’de Kasım 1836’da yakalandığı sıtma hastalığından tahminen altmış yaşlarında iken vefat etti.

Reşit Mehmet Paşa, II. Mahmut’un askerî eğitimine sıcak bakmamış eski usul eğitime destek vermiş, padişah da onu merkezden uzak tutmuştur. Bunda Koca Hüsrev Paşa’nın bu eski kölesinden hiç hoşlanmamasının da etkisi olmuştur. Dört yıldan fazla süren sadaretinde sadece elli gün kadar İstanbul’da kalmıştır. Onun İstanbul dışında bulunduğu zamanlarda sadaretin gerçek otoritesi Koca Hüsrev Paşa ve Pertev Efendi tarafından kullanılmış olduğu ileri sürülür (Beydilli, 2008, 14).

BAYRAM ÜREKLİ

BİBLİYOGRAFYA

  • Ahmet Lütfi Efendi, 1999, 669, 716-719, 747, 828, 867, 887; Sicill-i Osmanî, II/391-392; Beydilli, 2008; Ahmet Cevdet Paşa, Tarih, X/148; Mehmet Kâmil Paşa, 1327, III/135-137; Takvim-i Vekâyi, Nu. 49 (11 Ocak 1833), s. 1; Sahaflar Şeyhizade Esat Efendi, 2000, 53, 64, 268, 401, 548; Rosen, 1866, I/80-87, 160-161; Altundağ, 1988, 53-64; Eren, 1965, 116-124, 135-136; Karal, Osmanlı Tarihi, 1983, V/129-131; Gövsa, 1945, 322; Mustafa Nuri Paşa, 1980, IV/271-272.