SARAYÖNÜ

Halk Kültürü

Geleneksel Giyim

Sarayönü’nde geleneksel olarak kadın ve erkek kıyafetleri şöyledir:

Kadın Kıyafetleri

Sarayönülü kadınlarının ev içinde ve dışında giyilmek üzere iki kıyafeti vardır. Bunlardan ev içinde giyilen kıyafette başta bir çember, üstünde işlik, alta (don) şalvar, ayağında ince yemeni biçiminde terlik veya örme patik bulunurdu.

Kadının dış kıyafeti ise şu unsurlardan oluşurdu:

İç çamaşırı: Eskiden kadın ve erkek için, iç çamaşırı bükme iplikten, ev tezgâhlarında dokunarak, çamaşır bezi denilen kıvrık pamuklu bezden yapılırdı. Buna “kıvratma” da denilirdi. İç gömleklerin yakaları yoktur. Erkek ve kadının kol uzunluğu bileklerine kadar uzanmaz; etekler ise diz kapakları üzerine varırdı. Göğüs kısmı açık olurdu. İç çamaşırı kol ağızları ve boğaz kenarları kadınlarda oyalarla süslenirdi. İç don belden topuk üzerine kadar uzundu, paçaları çok dardı. Bel kısmı uçkur ile bağlanır, geniş olarak dikilirdi. Dış elbiseler ise, kadın başına koyu kırmızı bir fes giyerdi. Bu fesin kirlenmemesi için, fesin içine “kellepoş” denilen kısa kenarlı takke giyilirdi. Fesin etrafına ipekten ince bir şifon sarılır. Bunun üzerine ayrıca bir yazma dolanırdı. Şifonun faydası, başa iğne takıldığı zaman, iğne ağırlığının dengesini sağlar, fesin üzerine iki ucu sağ ve sol omuzda bulunan renkli çember örtülürdü.

Entari: Kadınlar eskiden işlik ve şalvar giydiklerinden entariye pek ilgi göstermezlerdi. Entariyi daha ziyade gelinlerle yaşlı kadınlar giyerlerdi.

İşlik: İşlik, vücuda yapışırcasına sıkıca dikilen bir dış giyecektir. Yakadan göğüs boşluğu üzerine uzanır, buraya kadar düğmeli ve kapalıdır. Kolları bileklere kadar uzun olup, burada kol genişliği bir düğme ile daraltılarak giderilirdi. İşlikler kumaşlarına göre ala, kadife, pazen, basma, kutmişetari, şelaki, astar, kaput, hümayun, yandım alamadım ve alpak olarak adlandırılırdı. Renkleri ise, mevsimine göre seçilirdi. Bahar ve yazda yeşil, koyu yeşil, beyaz, açık sarı, narçiçeği rengi ile açık mavi; sonbahar ve kışta ise füme ve lacivert gibi koyu renkliler tercih edilirdi.

Şalvar: Sekiz-dokuz metre kumaştan yapılan şalvar, oldukça bol olarak belden topuklara kadar uzanır; paçaları oldukça dar olurdu. Şalvarın, kadının vücut hatlarını belli etmemesi onun tercih sebebi idi.

Hırka: Hırkanın içi astar, üstü şelaki ve diğer kumaşlardan yapılır; içerisine pamuk döşenerek aynı yorgan biçimi dikilirdi. Etekleri kalçaya kadar uzun olduğundan bir çeşit cekete benzerdi.

Salta: Yünlü kumaştan dikilen, kollu ve ön kısmı açık, etekleri kısa, yarım ceketi andıran bir yelektir. Saltalar çok süslü yapılır, sırma ve kaytanlarla çeşitle bezemeler yapılırdı. Yanı sıra saltalara madeni parlak pullar da dikilirdi.

Kebe: Bir çeşit salta olup kolları ve göğüs kısımları işlemeli idi.

Ayakkabı: Deve derisinden yapılmış, parlak arka kısmı açık pabuç, yanları lastikli uzun konçlu, bir çeşit topuklu kunduradır. Ayrıca mestle de giyilirdi.

Süs ve takılar: Fesin üzerine veya göğsüne elmas iğne takılırdı. Ayrıca boğaz kısmına inci mahmudiye, hamidiye, beşibiryerde altınlarla altın kordonlu cep saati takılırdı. Parmaklara kıymetli taşlı yüzükler, kulakları elmas küpeler süslerdi. Fakat bu takılar her kadında bulunmazdı. Kollardaki çeşitli bilezikler kadının en önemli ziynetini ve süsünü meydana getiriyordu.

Erkek Kıyafetleri

Sarayönü’nün erkek kıyafetleri, birbirinden farklılık arz eder. Her erkeğin görevine göre kıyafeti de vardır. Kıyafetlerinden o kişinin ne iş yaptığı kolayca anlaşılırdı.

Ulema kıyafeti: Başta kırmızı veya devetüyü rengi bir fes, üzerine açıldığı zaman bir adam boyu uzunlukta beyaz tülbent sarık bulunurdu. Fesin altında aynı kadın kellepoşu gibi terlik denilen takke giyilirdi. Ulema önceleri üç peşli, astarlı entari giyerse de sonradan bu usul terk edilmiştir. Entari üzerinde de şal kuşak kuşanılırdı.

Abdestlik: Çuha, sof veya kıldan yapılmış bir çeşit pardösü olup, cep yerleri olmakla beraber cep keseleri yoktu.

Cübbe: Kaşmir kumaştan yapılırdı. Aynı abdestlik biçiminde olup, ceplerin hem yeri, hem kesecikleri vardı.

Lata: Yakası kalkıkça, iç göğüslerde cepleri vardı. Ağır kumaştan yapılan lata cübbeye benzerdi.

Biniş: Kol ağızları çok geniş bir çeşit cüppedir.

Ayakkabılar ise kalloş kundura ve mestten ibaretti.

Esnaf kıyafeti: Esnafın başında genellikle kırmızı fes, üzerinde yazma sarık, sırtında koyu renklerin hâkim olduğu salta, meydanî işlik, ilmiye sınıfına benzeyen şalvar, ayakta beyaz yün çorap ve yemeni, belde silahlıkla şal kuşak bulunurdu.

Efe (hovarda) kıyafeti: Başta açık kırmızı, uzun sivri fes, arkada uzun koca püskül, üzerinde kırmızı ince çemberli sarık işlik dar ve uzun kollu, yakası kapalı, karın boşluğuna kadar etek çapraz düğmeli ve ilikli, vücuda sıkı oturmuş bir çeşit gömlek bulunurdu. Bu gömlek pamuklu bezden yapılır, dokunuş çizgilerine göre isim alırdı. İnce meydan, beşparmak, meydanî gibi işliğin üzerine kol uçları bileklerden dört parmak yukarıda dar vaziyette, içi astarlı ön kısımları kavuşmayan salta giyilirdi.

Cepken: Etek, kol, yaka ağızları kaytanla süslü, bir çeşit saltaya benzeyen giysi idi. Cepkenin yaka ve etek kısımları işlemeli olurdu.

Kuşak ve silahlık: Kuşaklar, Gürün, Trablus, Acem, Kesmiş ve Tosya şallarından yapılır; arasına yumuşak deriden yapılmış, bir çeşit cep görevini gören kat kat bulunan silahlık kuşanılırdı.

Şalvar: İlmiyle sınıfından farklı olan şalvarlar, diz kapaklarından aşağıya kadar uzanırdı. Bu sebeple adına şalvar yerine “dizlik” denilirdi. Ayaklarında kundura ve yün örgü çorap bulunurdu.

Cumhuriyet Devrinde erkek kıyafetlerinde büyük çapta bir değişiklik olmakla beraber, kadınların giyiminde fazla bir değişiklik olmamıştır. Özellikle köy ve kasabalarda yaşayan kadınların en önemli giysisi şalvar, işlik, yelek ve poşudan oluşmaktadır. Ayaklara kışın mest ve lastik, yazın ise çorap ve lastik ayakkabı giyilmektedir.

ALİ IŞIK

BİBLİYOGRAFYA

  • http://www.sarayonu.gov.tr/default_B0.aspx?content=215, 09.03.2014/11.00