Seydişehir Kalesi
Bugün herhangi bir kalıntısına rastlayamadığımız kale yapısının mevcudiyetinden Seyyit Harun Veli Makalatı’nda bahsedilmektedir. Buna göre, kalenin sınırlarını bizzat Seyyit Harun’un kendisinin belirlediği ve cemaatin ileri gelenlerinden her birine bir kapı yaptırmasını istediğini öğrenmekteyiz. Makalat’ta zikredilen bu ifadenin yanında, Seyyit Harun Külliyesi’nin inşa edildiği alanın bir höyük olması sebebiyle Türk dönemi öncesine ait kale yapısının varlığını zorunlu kılmaktadır. Zira şehrin imar edildiği alanın antik Vervelid kalıntıları üzerinde bulunması, bu tür bir savunma yapısının mevcudiyetini ortaya koymaktadır.
Seyyit Harun Makalatı’nda dört kale kapısının ismi geçmektedir. Bunlar:
1- Ulu Kapı (Kıble Kapısı): İkinci isminden de anlaşılacağı üzere kıble yönünde, yani kalenin güney bölümünde yer aldığı zikredilmektedir.
2- Hızır Kapısı (Bazar Kapısı) ve 3- Evliya Kapısı (Kici Kapı): Yerleri tespit edilememiştir.
4- Taş Kapı: Makalat’ta geçen bu kapının kale kapısı olup olmadığı kesinlikle ifade edilmemiştir. Öte yandan, günümüzdeki mevcut mahalle isimleri kaynağını bu kapıların isimlerinden almışlardır.
Makalat’ta kalenin inşasıyla ilgili geniş bilgi verilmektedir. Mesela kalenin inşası sırasında bütün ahalinin işgücü ile katkıda bulunduğu ifade edilmektedir. İnşa sürecinin yoğunluğunu gösteren tempoyu, burada çalışan işçilerin harç taşımaktan dolayı bel ve vücut arızalarına düştükleri ifadesi göstermektedir. Yine Makalat’ta, Eşrefoğlu Mehmet Bey’in, Seyyit Harun Veli’ye ziyareti gerçekleşmeden evvel komutası altındaki askerlerin her birisinin bir taş parçasını kale inşaatına koymalarını emretmesinin, kalenin yapımındaki katkılarını göstermesi yanında, kalenin yapım tarihi açısından da fikir verdiği ortadadır.
1971 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü uzmanları tarafından yapılan çalışmalarda, bazı duvar kalıntılarının mevcudiyetinden bahsedilmektedir.
Kalenin inşa tarihini 1303-1320 yılları arasında aramak gerekmektedir. Çünkü Eşrefoğlu Mehmet Bey’in tahta çıkış tarihi (1303) ile Seyyit Harun Veli’nin ölüm tarihi (1320) bilindiğine göre, olaylar bu tarih dilimi içinde cereyan etmiş olmalıdır. Dolayısıyla, cami için teklif edilen 1310 tarihini kale yapısı için de teklif etmek mümkündür.
Kale yapısıyla ilgili en sarih bilgiler, bu mekânda gerçekleştirilecek sondaj çalışmaları neticesinde -muhtemelen- açıklığa kavuşabilecektir. Ancak, mevcut iskân politikasının tabii sonucu olarak, böyle bir teşebbüsün güçlüğü ortadadır. Bu problem sadece Seydişehir için değil, bütün Orta Çağ kentleri için aşılması zor bir durumdur. Belki de bu kazı sonucu günümüze intikal edemeyen antik surların kalıntıları da ortaya çıkarılmış olacaktır.