HANLAR

Şehir merkezindeki tarihî konaklama ve ticaret mekânları.

Yerli ve yabancı tüccarların hem konaklama hem de ürünleri için bir nevi depo olarak kullandıkları şehir içi hanları, şehrin önemli ticari mekânlarıdır. Şehir hanları, yollar üzerinde bulunan kervansaraylar gibi sadece konaklama amacı ile kullanılmayıp aynı zamanda gelir getirmek için ticari depo şeklinde de kullanılmaktadır. Özellikle yabancı tüccarlar ticaret amacı ile şehre geldiklerinde bu hanlardan uzun süreli olarak oda tutarak, burada hem barınıyor hem de malları için burayı depo olarak kullanabiliyorlardı. Yerli tüccarlarla yine burada görüşmeler yapıyor, tanıdıkları diğer yabancı tüccarlar marifetiyle ticari ilişkilerini daha geniş alanlara yayabiliyorlardı. Zira bu hanlarda sadece değişik şehirlerden tüccarlar değil, yanı sıra farklı ülkelerden gelen tüccarlar da bulunuyordu.

Şehir içi hanları, çevre köy ve kasabalardan hangi amaçla olursa olsun şehre gelen köylüler için de eşeğiyle, atıyla, arabasıyla birlikte kalabileceği bir mekândı. Köylü atını ahıra çeker, arabasını avluya bırakır, kendi de bir odada veya ahırdan bozma bir mekânda kalırdı. Hacılar için de yine en önemli konaklama mekânı bu hanlardı.

Hanlar çoğunlukla iki katlı olmakla birlikte tek katlı olanları da vardır. Hayvan ve arabaların girebilmesi için büyük bir kapısı olan hanlar, bir iç avluya sahiptir. İki katlı olan hanların alt kat odaları daha çok nalbant, semerci, eğerci vs. dükkânı iken üst kattakiler tüccar ve yolcuların kaldığı odalardır. Hemen her hanın avlusunda bir kuyu veya çeşmesi, bir köşesinde de kenefi vardır.

Tarihî Konya şehri bir baştan bir başa hanlarla donatılmıştı. Bilhassa eski Atpazarı Kapısı’nın (bk. Konya Kalesi*) içi ve dışı başta olmak üzere, eski Saman Pazarı çevresi, İstanbul Caddesi ve Şerafeddin Camii civarı hanların yoğunlaştığı bölgelerdi. Şehrin en işlek yerleri şüphesiz bu hanlardı.

XVII. yüzyılın ortalarında (1648) Konya’yı ziyaret eden Evliya Çelebi, şehirde yirmi altı han bulunduğunu belirtir. XVI-XIX. yüzyıllar arasında tarafımızdan tespit edilebilen han sayısı yirmi dokuzdur. Şüphesiz bu sayıda hanın aynı anda faal olduğunu söylemek mümkün değilse de her dönemde ondan fazla hanın mevcut olduğunu söylemek yanlış olmaz. Varlığı tespit edilebilen hanlar şunlardır: Alaca Han, Arıkzade Hanı/Şerefeddin Hanı, Hacı Hasan Hanı, Hasan Efendi Hanı/Çaylızade Hanı, Kapan Hanı, Kiremitli Han, Kadri Efendi Hanı/Kurşunlu Han, Saraçzade Hanı/Abdülfettah Hanı, Şeyh Ahmed Efendi Hanı/Bazirgan Hanı, Şeyh Ahmet Efendi Hanı/Karbansaray Hanı, Tabhane Hanı/Kurşunlu Han, Valide Hanı/Arslan Ağa Hanı, Çelebi Hanı, Mesnevihan Hanı, Talaslı Han/Mazıcı Hanı, Mehmet Arif Efendi Hanı, Dedemoğlu Hanı, Cebecioğlu Hanı, Nakipzade Hanı, Yeğen Ağa Hanı, Hacı Abdullah Hanı, Hacı Şaban Hanı, Hızır Beşe Hanı, Es-Seyyid Hacı Ali Hanı, Tekfurzade Hanı, Es-Seyyid Beyti Çelebi Hanı, Aşçıbaşı Hanı, Şeyh Hüseyin Efendi Hanı ve Küçük Han.

Konya XX. yüzyılda da çok sayıda hana sahip bir şehirdir. 1923 yılında yapılan bir tespite göre Konya’da yirmi han vardır. Aynı anda bu kadar hanın faal olması şehrin ticari potansiyelini göstermesi bakımından son derece önemlidir. Zira bu tarihlerde artık modernleşmeye paralel olarak hanların yanında otellerin de mevcudiyeti bilinmektedir. Bu hanlar da şunlardır: Mecidiye Hanı, Esat Efendi Hanı, Çopurzade Hanı, Silleli Hacı Osman Hanı, Terkenlioğlu Hanı, Zincirli Han, Bakırcı Nuri Hanı, Bakkalbaşı Hanı, Maarif Hanı, Kâzım Hüsnü Bey Hanı, Türbe Hanı, Hacı Tevfik Efendi Hanı, Abdürrahimzadeler Hanı, Armağanzade Hanı, Hacı Vahapoğlu Hanı, Gevrakizade Hanı, İhtisap Hanı, Eğri Han, Abdülhayyzade Hanı, Recepoğlu Hanı.

Arşiv Belgelerine Göre Bazı Konya Hanları

Aşçıbaşı Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Hakkında fazla bilgi bulunmayan han Mıhçılar Çarşısı’ndadır. 9 Nisan 1743 tarihinde Mıhçılar Çarşısı’nda satışı yapılan bir mıhçı dükkânının konumu belirlenirken bir tarafında Aşçıbaşı Hanı’nın bulunduğu belirtilmektedir (KŞS, 56/147-3).

Cebecioğlu Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. 18 Aralık 1730 tarihli bir belgede adı geçen han, At Pazarı yakınında, Pürçüklü Mahallesi’ndedir. Nakibüleşraf olup, 22 Haziran 1728 tarihinde Konya Kadılığına, 28 Ocak 1736 tarihinde de Konya Müftülüğüne atanan Elhac İbrahim Efendi’nin vakfına ait ve bir kısım odalarının yanı sıra ahırı, samanlığı olan avlu içerisinde küçük bir handır (KŞS, 51/13-1; 52/14-1; 53/8-3; Küçükdağ, 1989, 23).

Hacı Hasan Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Hoca Hasan Camii Vakfı’nın tevliyeti ve mütevelli zimmeti ile ilgili 9 Ocak 1708 tarihli bir belgede, hanın, Hacı Hasan Camii yanında, camiyi yaptıran Hacı Hasan evladından Mehmet tarafından 1679-80 yılında yirmi üç odalı olarak yaptırıldığı ve anılan camiin vakfına dâhil edildiği belirtilmektedir (KŞS, 43/178).

Dedemoğlu Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Es-Seyyit Şeyh Mehmet Efendi ibn el-merhum es-Seyyit eş-Şeyh Muslihiddin Efendi’nin 14 Nisan 1724 tarihli vakfiyesine göre han, Atpazarı Kapısı’nın haricinde ve Valide Hanı’nın kıble tarafındadır. Yine aynı vakfiyeden bu tarihte on oda ve bir büyük havludan oluşan hanın henüz tamamlanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Vâkıf, bu hanı ve aynı yerde bulunan iki dükkân ile bir boyahaneyi kendi mahallesi olan Dedemoğlu Mahallesi Mescidi ile Dedemoğlu köyündeki çeşmeye gelir sağlamak için yaptırmıştır (KŞS, 49/216-1; 50/18-2).

Hacı Abdullah Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Hakkında fazla bilgi yoktur. 25 Ocak 1724 tarihli bir belgede satışı yapılan bakkal dükkânının konumunu belirlemek amacıyla zikredilen han, Debbağhane Mahallesi’ndedir (KŞS, 49/141-2).

Hacı Şaban Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Hakkında fazla bilgi yoktur. Sadece 22 Temmuz 1726 tarihli bir belgede adı geçmektedir. Hacı Şaban Hanı’nda vilayet kerestesi konan mağaza için bir senelik kira bedeli olarak 1 kuruş ödenmiştir. Şerafeddin Camii’nin kuzeyinde, Hacı Şaban Medresesi civarında olmalıdır (KŞS, 50/8-2; Küçükdağ, 1989, 23).

Hızır Beşe Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Yeri ve müştemilatı hakkında fazla bilgi yoktur. 14 Eylül 1713 tarihli belgede adı geçen hana Vezir Yusuf Paşa’nın develeri bir buçuk ay süreyle konulmuş ve karşılığında on buçuk kuruş kira ödenmiştir. Vezir Yusuf Paşa develerini bu hana koyduğuna göre büyükçe bir han olmalıdır (KŞS, 46/1).

Es-Seyyit Hacı Ali Hanı

XVIII. yüzyıl hanlarındandır. Yeri ve müştemilatı hakkında bilgi yoktur. 1716 Senesi menzil-i imdadisi ve Karaman eyaleti valisinin masraflarını içeren 8 Haziran 1716 tarihli bir belgede adı geçmektedir. Karaman eyaleti valisi es-Seyyit Ahmet Paşa’nın beygir ve katırları yirmi dört gün handa korunmuş ve karşılığında hancı Seyit Hacı Ali’nin masrafı ve han kirası olarak yirmi kuruş ödenmiştir. Vali es-Seyyit Ahmet Paşa’nın beygir ve katırları bu hana konulup, uzun süre bakıldığına göre han büyük olmalıdır (KŞS, 47/31-1).

ALAATTİN AKÖZ

BİBLİYOGRAFYA

  • KŞS 2; 8; 10; 11; 13; 14; 16; 17; 20; 23; 24; 25; 26; 27; 31; 35; 37; 39; 43; 45; 46; 47; 49; 50; 51; 52; 53; 54; 56; 62; 68; Ferit vd., 1339; Cerasi, 2001; Evliya Çelebi, Seyahatname, 1314, III; Kişmir, 2004.