HOCACİHAN MAHALLESİ

Tarihî bir mahalle.

Hocacihan, ismini koruyarak günümüze kadar gelebilmiş tarihî mahallelerden biridir. Adını, Hz. Mevlâna ve Sadreddin Konevi’nin muasırı olan Hace-i Cihan (Hoca Cihan)’dan almıştır. Zamanla büyüyüp genişleyen Hocacihan, günümüzde Selçuklu ilçesine bağlı Hocacihan Saray, Hocacihan Hanaybaşı, Hocacihan Hacılar, Hocacihan 100. Yıl olmak üzere dört mahalleye bölünmüş; dolayısıyla yöre bir semt hâlini almıştır. Hocacihan semti hâlen Sarayköy, Erenköy, Esenler, Akşemsettin, Mollagürani, Yeni Selçuk ve Süleyman Şah mahalleleriyle çevrilidir.

Hocacihanlılar mahallenin, Hace-i Cihan tarafından iskân edilerek on yedi hane, yetmiş kişi olarak kurulduğuna inanmaktadırlar. Hoca Cihan vefat edince, yaz aylarında gelip kaldığı buradaki bahçesine defnedilmiştir. Onun bahçesi, yani Mursaman ismiyle bilinen türbe çevresi, zamanla mezarlık hâline getirilmiş, tarihî süreçte Konya’nın sınırları genişleyince Hocacihan yöresi de şehrin bir mahallesine dönüşmüştür. Ancak yöre Konya şeriye sicillerinde bazen köy, bazen mevzi, bazen de mahalle olarak geçmektedir. Hocacihan; bir görüşe göre Konya kazasının avarız vergisine dâhil edilmesi için; diğer bir görüşe göre ise şehir merkezinde oturup da buralarda bahçe, bostan, çayırlık ve bağ evleri bulunanların yaz aylarında buraya göçerek oturmalarından dolayı şehrin bir parçası gibi düşünülüp mahalle olarak gösterilmiştir.

Lale Devri kayıtlarında Hocacihan, tamamı Müslümanlardan oluşan bir mahalledir. 1290 (1873) yılında mahalle 140 hane ve 315 nüfustur. Cumhuriyet Döneminde 1970 yılına kadar köy olan Hocacihan, bu yılda kasabaya dönüştürülmüş ve Rahim Çınar ilk belediye başkanı olmuştur. Hocacihan’ın belediyeliği 12 Eylül 1981’de lağvedilmiştir.

Bir semt olarak Hocacihan’ın eski mahalleleri ise şunlardır:

Aşağı Mahalle: Aşağı Mahalle, Saray Caddesi üzerindeki Kanlı Sarnıç’ın bulunduğu yerden başlayıp batıya, Hacıpaşalar Sokağı’na doğru devam eder; kuzey-güney yolundan da Beyşehir Caddesi’ne kadar uzanarak, eskiden “Feleğin Gölü” olarak bilinen mevkie ulaşırdı.

Hanaybaşı Mahallesi: Hanay kelimesi; sundurma, sofa, avlu anlamlarına gelmekle birlikte, mahallenin isminin neden Hanaybaşı olduğu bilinmemektedir. Hocacihan’ın dört mahallesine de sınır olması, diğer bir ifadeyle bütün bu mahallelerin buraya açılması dolayısıyla mahalle bu ismi almış olmalıdır. Hanaybaşı Mahallesi’nin, Hocacihan’ın ilk yerleşim yeri olduğu da söylenir. Hanaybaşı Mahallesi, Koca Cami’den kuzeye doğru Hanaybaşı Camii’ni de içerisine alarak İmam Hatip Lisesi binasına kadar uzanan bölgedir. Hanaybaşı Camii’nin bulunduğu yerde daha önce kerpiç bir mescit vardır; yıkılıp yerine bugünkü cami yapılmıştır. Eskiden mahallenin en önemli su kaynağı olan Hanaybaşı Çeşmesi’nin suyu, Sarayköy yolundaki askerî alandan mahalle sakinleri tarafından imece usulüyle yapılan toprak künklerle getirilmiştir. “Damlakaya” denilen bu su, Takkeli Dağ civarından gelmektedir.

Yukarı Mahalle: Macurhocaların Konağı’ndan başlayıp, Koca Cami’nin güneybatı tarafına doğru, Beyşehir Caddesi’ne kadarki güzergâh Yukarı Mahalle’dir. Mahalle hâlen nüfus kütüklerinde “Hocacihanlıların Mahallesi” olarak da geçer. Mahalle içerisinde birçok konak, su kuyusu, yanı sıra geçmişi Selçuklulara kadar uzanan bir sarnıç ile suyu ile ünlü Karakulak Çeşmesi yer almaktadır. Arap Sarnıcı, Yukarı Mahalle’nin sınırındadır. Yanında, suyu Meram Deresi’nden gelen Koca Irmak akar. Bu ırmak, şiddetli yağışlarda taşkınlara sebep olduğu için Hocacihanlılar bahar aylarında imece usulüyle bu ırmağın temizliğini yaparlardı. Kenarları tekneyi andıran ve ismine puşta denilen bir usulle kazılan ırmağın suları bahar aylarında bir buçuk metreye kadar yükselir; Arap Sarnıcı’nın önünden Sille bağlarının sonuna kadar bağlar, meyve ağaçları ve tarlalar bu ırmaktan sulanırdı. Mahallede üç köy odası, iki su kuyusu, dört sarnıç ve bir mescit vardı. Yukarı Mahallelilerin geçim kaynakları çiftçilik, kayısı ve bağcılık idi.

Hacılar Mahallesi: Koca Cami’nin güneyinden Tıp yoluna doğru giderken, ileride güneybatı-güneydoğu tarafından, bir tarafı Beyşehir yoluna, bir tarafı da eski bağlara -Körimam’ın harmanına- kadar uzanan bölgedir. Hocacihan’daki mahallelerin çok önceleri birleştirilmesi sonucu eski sınırlarını kaybeden, bunun yanında eski mahallelerin sınırlarını da kendi içerisine alan ve gerçek sınırlarını olmasa da eski ismini muhafaza edebilen bir mahalledir. Bugünkü Hacılar Mahallesi’nin eski mahalle ile hemen hemen hiç ilgisi kalmamıştır. Mahalle, günümüzde bir ucu Aşağı, bir ucu, Yukarı bir ucu da Hanaybaşı mahallelerini içine alan büyük bir yerleşim alanıdır. Eskiden Hacılar, içerisinde olan iki köy odası, bir su kuyusu, bir sarnıç ve bir mescit, bazen Yukarı, bazen de Aşağı Mahalle’nin içine dâhil edilir. Günümüzde Cihan Caddesi üzerinde yer alan Hacılar Mahallesi’nin sınırında “Atasızlar” vardır.

Atasızlar: Tıp yolunun kestiği sınırın güneyinden Kahve’ye kadar olan kısım Atasızlar Mahallesi’dir. Hocacihan’da eskiden, evlenip ana-babadan ayrılıp ev açanlara –tepki olarak- “atasızlar” denirmiş. Önceleri birkaç yeni ev reisinden oluşan mahalle, sonraları genişlemişse de bugün bu adı hemen hemen unutulmuştur. Burada oturan kişiler Aşağı, Yukarı mahallelerle Hacılar ve Hanaybaşı mahallelerindeki sülalelerden müteşekkildir.

Konya şehrinin batısında, zirvelerini Büyük ve Küçük Gevelelerin (bk. Gevale Kalesi*) oluşturduğu tepelerin yamaçlarına doğru kurulan Hocacihan, yıl boyu etkisinde kaldığı gedavet* ve diğer rüzgârlar sebebiyle hava kirliliğinin yaşanmadığı bir mahalledir. Geçmişte dağları ve tepeleriyle bu mevki tamamen ormanlarla kaplı idi. O zamanların hatırası olan Damla, Sarıkulak, Tokuşlu, Sarıkulak ve Kepez pınarları yörenin içme ve sulama suyu ihtiyacının bir kısmını karşılamaktaydı.

Hocacihan, bir zamanlar sarnıç bakımından da Konya’nın en zengin mahallesidir. Mahalle sakinleri zaman zaman su ihtiyaçlarını bu sarnıçlardan karşılamakta idiler.

1953 yılının baharında yağan yağmurlar şimdilerde Büyükşehir Belediyesince yeniden ayağa kaldırılan Hocacihan Hanı ismiyle maruf Dibidelik Han’ın* önünden geçen Keçili Deresi’ni taşırır. Bütün bir Hocacihan’ı basan sel suları, demiryolunu da aşarak Zindankale’ye kadar ulaşır. Hocacihanlılar, bu taşkında sürüklenen eşyalarını Tekke Çukuru, Çıngıraklı Kuyu ve Şeker Evleri civarından toplarlar. Sel sonrası bugünkü Hocacihan İlköğretim Okulunun bahçesine Kızılay tarafından çadırlar kurulup, bir aş evi faaliyete geçirilir.

Bağ ve bahçelik olan yörenin özellikle musafdeste, goca, tokaloğlu ve şekerpare, kayısıları ünlü idi. Bu bağ ve bahçelerine rağmen eskiden yörenin asıl geçim kaynağı hayvancılık olduğu için tarla ve bahçelerde süt veren hayvanlar için yonca, efek (fiğ), arpa, yulaf ziraatı da yapılmakta idi.

Hocacihan bağları ile de ünlüydü. Yörenin meşhur Kum Bağları Şeker Fabrikası’ndan başlayıp eski Beyşehir yolu ile yeni Beyşehir yolu arasındaki geniş saha boyunca uzanmakta idi. Günümüzde buralar iskâna açıldığı için bağlardan eser kalmamıştır. Diğer bağlar ise şunlardır:

Yenice Bağları: Hocacihan’ın kuzeybatısında Ulaş Evleri’yle Dedekorkut Su Arıtma Tesisleri arasındaki mevki idi.

Emir Bağları: Hoca Faruk Camii’nin güney yönündeki mevki idi.

Yanı sıra Yukarı Bağlar, Aşağı Bağlar, Uç İğde Bağları, Yarmalar Bağları ve Tatoğlu Bağları’dır. Bütün bu bağlarda ince kabuklu, sulu taneli, bir salkımı bir kiloyu geçen üzümler yetişmekteydi. Aladiriz, hevenk, germi, gut, dimnit, ak dimnit, bir salkımı 1,5-2 kg gelen, kışlık, kalın kabuklu tilkikuyruğu ve hanımparmağı en dikkati çeken üzüm çeşitleridir. Ayrıca yöredeki bostanlarda taze hırtlaklar, kokulu kaşık kavunları, sulu ve kirt bodana karpuzları yetişirdi. Günâşık (ayçiçeği) da önemli ziraat ürünleri arsındaydı.

Buralarda yetişen ürünler çift atlı demir tekerlekli ya da yaylı arabalarla harım odasına taşınır, küçük bir delikten odaya boşaltılırdı. Arabanın arkasına yerleştirilen kavun ve karpuzlar yolda rast gelene göz hakkı olarak ikram edilirdi. Günümüzde sergi sayıları azalsa da Beyşehir yolu kenarı Hocacihanlıların pazar yeridir. Hocacihanlılar, mevsimine göre ürettikleri sebze ve meyveyi bu yol boyunca açtıkları sergilerde satarlar.

Sayıları azalmış olsa da mahallede ayakta kalabilmiş yolcu/misafir odaları bulunmaktadır. Bunlardan birisi İdrislerin Odası’dır. 1961 yılında eski Hamidullah Camii’nin yanındaki oda yıkılınca bu oda yapılmıştır. Sergisi yaygısıyla, yatağı yorganıyla, kurulu sobasıyla oda hâlen kullanılır durumdadır. Ayakta kalabilen bir başka oda da Tevfik Aydın Odası’dır. Araphasanların Odası Hocacihanlılarca bilinen en eski iki odadan biridir. “Yemekli Oda” olarak bilinen oda Aşağı Mahalle’de, çeşmenin yanındadır. Yeniden yapılan oda eskiden çeşmenin üzerinde iken yanında bir de su kuyusu varmış. Körimamların Odası Yukarı Mahalle’de şimdiki Cihan Caddesi üzerindeki Alâeddin Camii’nin yakınlarındadır. Harabe hâlindeki oda kısmen ayaktadır.

Etrafındaki hızlı modern yapılaşmaya rağmen çekirdek mahalle, koyun melemeleri, köpek havlamaları, eşek anırtıları ve at kişnemeleriyle hâlâ bir köy izlenimini doğurur. Yine bu çekirdek bölgede kaleleri andıran avlu duvarları, kerpiçten yapılmış cumbalı konakları görmek de mümkündür. Bulardan birisi Hanaybaşı Mahallesi Cihan Caddesi’ndeki Makinist Rıza Konağı olarak da bilinen Mehmet Rıza Konağı ve Hanaybaşı Mahallesinde Çıracı Hasan’ın Hariciyesidir. Bu yapılar geçmişin görkemli hayatının izlerini bugün bile yansıtmaktadır.

Hocacihan’da bilinen meşhur sülale ve lakaplar şunlardır:

Akoğlanlar, Alitahirler, Arap Hasanlar, Baklacılar, Bebekler, Bektaşiler, Bıyıklar/Balıklar, Bostanlar, Bulduklar, Camızaliler, Cevzimamlar, Culdurlar, Çakalaklar, Çakıramedler, Çerçiler, Çıracılar, Çintiler, Çoturuklar, Davudaligiller, Dellanlar, Dervişler, Dudugiller, Durmuşmemedağalar, Eli Kesikler, Gemiciler, Gocerkekler, Göbezler, Hacı İsmailler, Hacı Paşalar, Hacıirzalar, Halabaklar, Hamzalar, Hasan Çavuşlar, Haydarlar, Hurşutlar, İbalılar, İbişler, İdirisler, İmamlar, Kalaycılar, Kel Aliler, Kel Hasanlar, Kelkazimler, Kesmemedler, Kuranlar, Macurhocalar, Mavışlar, Midanlılar, Mollalar, Nalbantlar, Oraklar, Ölmezler, Pepeler, Sarı Hamzalar, Topalsıttıklar, Tökeler, Tumbullar, Uncular, Yamık Aliler.

Yörede pek çok tarihî eser de mevcuttur. Bunların içerisinde en yaygın olanları sarnıç ve çeşmelerdir. Bunlardan ayakta kalabilenler şunlardır: Kanlı Sarnıç (Aşağı Mahalle’de), Arap Sarnıcı (Hanaybaşı Mahallesi’nde), Uç İğde Sarnıcı (Pürenlik Mezarlığı’nın arka tarafında kısmen ayakta), Hanaybaşı Sarnıcı (Hanaybaşı Mahallesi’nde), Divle (Devler) Sarnıcı, Takkeli Sarnıç (Meram Tıp Fakültesi yolu üzerinde), Kör Kuyu (Pürenlik Mezarlığı’nın içerisindeki susuz kuyudur).

Yukarı Mahalle’deki Valininoğlunun Sarnıcı ile Aşağı Mahalle’deki Aşağı Mahalle Sarnıcı ise günümüzde yok olmuştur. Hacılar Mahallesi’nde, Hocacihan’ın en güzel suyunun aktığı Garagulak Çeşmesi günümüzde tatlı su şebekesine bağlanmıştır.

Hocacihan’ın diğer önemli tarihî eserleri ise şunlardır:

Hocacihan Büyük/Koca Cami: Cihan Caddesi üzerinde Hanaybaşı ve Yukarı Mahalle ortasındaki dikdörtgen planlı, kırma çatılı bu cami son dönemde yenilenmiştir. Bu yenilemede caminin 1226/1850 tarihli kitabesi yapı üzerinde korunmuştur.

Dibidelik Han’ın yanı sıra sınanmış bir yer olan Afakan Tekkesi* de mahalle sınırları içerisinde yer almaktadır.

Hocacihan Mahallesi Haritası
Hocacihan Mahallesi

BEKİR ŞAHİN, MUHAMMED ALİ ORAK

BİBLİYOGRAFYA

  • KŞS (Sak), 2003, 33, 62, 63 vd.; KŞS (Sak-Çetin), 2008, 66, 159, 170 vd.; Sarıköse, 2011, 15; Uz, 2004B, 66; Konyalı, Konya Tarihi, 1997, 167; Mevlâna, Mektuplar, 1999, XVII, 236; Küçükdağ, 2004, 30; a. mlf., 1989, 88;
  • Rahim Çınar (d. 1338), Mehmet İzgi (d. 1944), Zehra Orak (d. 1932), Hacı Mehmet Bakır (d. 1936), Ali Koçyiğit (d. 1934).