ILGIN

Redif Taburu (Eski Askerlik Şubesi) Binası

Behlülbey Mahallesi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi, Nu. 165’te yer alan binanın inşa tarihi, yapanı ve yaptıranı hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Yapının, II. Mahmut döneminde kurulan redif askerî teşkilatına bağlı bir karargâh binası olduğu anlaşılmaktadır. H 1310 (M 1892) Tarihli Konya Vilayet Salnamesi’ne göre, 1892-93 yılına tarihlendirilen mevcut binanın, Birinci Dünya Savaşı öncesinde, Osmanlı kara kuvvetlerinin yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında inşa edildiği söylenebilir.

Doğu-batı doğrultusunda, 11,50x22,70 m ölçülerinde dikdörtgen bir alana oturan bina, 1,10 m yüksekliğindeki basık bir bodrumun üzerinde iki katlıdır. Plan ve cephe tasarımı bakımından sivil mimari özellikleri gösteren yapıda iç sofalı plan şeması izlenmektedir. Yapının kuzey-güney ve doğu-batı cepheleri simetrik düzenlenerek, üst örtüsü gizli kırma çatıyla kapatılmıştır. İtinalı bir taş işçiliği sergileyen yapının inşasında ayrıca, beyaz mermer, tuğla, ahşap ve demir kullanılmıştır. Beden duvarları yığma-kâgir, iç strüktürü tamamen ahşap olan binanın zemin kat pencerelerinin önünde süslü demir parmaklıkları vardır. İç mekândaki bölme duvarları bağdadi tekniğindedir.

Yapının kuzey cephesi ortasında, girişin önünde, cepheden 2,50 m öne doğru taşan, altta kapı sahanlığı ve üstte balkon olarak düzenlenmiş bir çıkması vardır. İki köşede, Toskan tarzı birer sütun ve cephe duvarındaki gömme ayaklarla taşınan balkon döşemesi, ön yüzleri flama motifleriyle süslü mermer korkuluk panolarıyla çevrilidir. Balkon saçağının üzerinde silmelerle belirlenen, üçgen fronton anlayışında bir alınlığa yer verilmiştir. Bu alınlığın üzerinde, yüzeyi boş, elips biçimli bir kartuş vardır. Balkon ve zemin kattaki giriş kapıları, yapının simetrik pencere düzeni ile uyumlu kemerli açıklıklar içerisinde çift ahşap kanatlıdır. Kuzey cephesinde, giriş kapısı aks olmak üzere her iki yanda üçerden altı adet kemerli pencere açılmıştır. Güney cephesinde aynı düzen takip edilmekle birlikte, burada kapı açıklılarının yerine pencereler geçmiştir. Yapının doğu ve batı yönlerdeki dar cephelerinde ise her iki katta üçer pencere yer alır. Pencere kemerleri; zeminde yarım daire, üst katta ise basık formludur. Ayrıca bodrum katta binanın pencere düzeniyle uyumlu, küçük daire biçimli havalandırma pencereleri açılmıştır. Pencere çerçeveleri ile birlikte bodrum ve zemin seviyesinde uzanan düz köşe kat silmeleri kesme taş malzemedendir. Ayrıca saçakta içbükey, dışbükey ve düz profilli silmelerden teşkil edilen bir korniş dolaşmaktadır. Cephelerdeki bu yatay unsurlarla birlikte yapı kitlesinin dört köşesinde kullanılan pilastır görünümleri dikkat çekmektedir. Toskan tarzındaki pilastırların gövdeleri oluk silmelerle yivlendirilmiştir.

İç mekânda, zemin kat sofasına açılan girişin hemen karşısında, beşer basamaklı iki kollu bir sahanlıkla yükseltilen ahşap merdiven yer almaktadır. Zemin katta sofanın iki yanında yer alan ana hacimler yapının günümüzde kent müzesi olarak hazırlanmasına bağlı olarak farklı işlevlere sahip idari-ofis mekânlarına dönüştürülmüştür. Bugün, girişin iki yanında birbirlerine bağlı olan, farklı büyüklüklerde ikişer oda yer alır. Sofanın güney kenarında, merdiven holünün doğusuna helâ ve kazan dairesi ile batısına ikisi küçük ve biri büyük olan, yan yana üç oda yerleştirilmiştir. Sahanlıktan sonra yirmi basamakla çıkılan birinci katta ise sofanın her iki kanadında birer büyük salon bulunmaktadır. Bu salonların ortasında, yapının bodrum katındaki taş kaidelere oturtularak üst örtüye kadar devam ettirilen ahşap taşıyıcıları izlenmektedir. Birinci kat salonlarının ortasında bağımsız olarak izlenebilen bu sütunların üzerinde içbükey ve dışbükey hatlarla hareketlendirilmiş yastıklar göze çarpar. Her iki salonda üçer ve bölme duvarlarına içerisinde kalan birer adet olmak üzere toplam sekiz sütun, binanın doğu-batı aksındaki ana kirişlerini destekleyen ahşap taşıyıcılarıdır. Bugün, sofanın doğusundaki salon “Ilgın Evi”, batısındaki ise “Atatürk Odası” olarak tahsis edilerek, teşhir ve tanzime yönelik hazırlanmaktadır. Bu mekânların yapının özgün işlevinde koğuş olarak kullanıldıkları düşünülmektedir.

Ilgın Redif Taburu Binası, 1834’te resmen kurulan Osmanlı Redif Teşkilatı’nın Ilgın ilçesinde günümüze kalabilen bir sembolüdür. Oldukça kaliteli taş iççiliğine sahip giriş cephesi tasarımlarıyla dikkat çeken yapıda Avrupa neoklasik üslubunun etkileri yoğun olarak hissedilir. Tanzimat’tan (1839) başlayarak Osmanlı mimarisinde etkili olan Avrupa kökenli neoklasik üslubun Ilgın’da bu denli güçlü uygulanabilmesi, yabancı mimar ve uzmanların Birinci Dünya Savaşı öncesinde İstanbul dışında da etkin olduklarını göstermektedir. Nitekim yakın civarda benzer bir örnek olarak Bolvadin Eski Askerlik Şubesi (Yanık Kışla) Binası da mimari tasarımıyla bu tespiti doğrulamaktadır. Elimizde doğrudan bilgiler bulunmamakla birlikte Ilgın Redif Taburu Binası’nın 1890’lı yıllarda, Anadolu-Bağdat demiryollarının inşa sürecine paralel bir tarihte inşa edildiği söylenebilir. Millî Mücadele’nin kazanılmasında önemli yere sahip olan Ilgın manevraları esnasında da karargâh işleviyle hizmet vermesi kuvvetle muhtemel yapı, 1980’li yılların sonuna kadar askerlik şubesi olarak kullanılmıştır. Restorasyon geçiren bina, günümüzde Ilgın Kent Müzesi olarak ziyaretçilerine açılmayı beklemektedir.

Ilgın Redif Taburu binası

TOLGA BOZKURT

BİBLİYOGRAFYA

  • KVS, 1310/1892-93, 224 (327); Çadırcı, 1963, 63-75; Samur, 1992, 34-35; Boran, 2001, 53; Karpuz, Envanter, 2009, III; Aydın-Yalçın-Şahin, 2007, 151-170.