İSTASYON BİNASI (Eski Gar)

Geç Dönem Osmanlı eseri.

Meram ilçesi Havzan Mahallesi’nde, Ferit Paşa/İstasyon Caddesi’nin doğu ucunda yer almaktadır. Konya İstasyonu, II. Abdülhamit döneminde Alman devletine tanınan demiryolu imtiyazları çerçevesinde, Alman bankası finansörlüğünde kurulan Eskişehir-Konya Demiryolu İnşaatı A.Ş. tarafından yapılan hattın, 1896 yılında tamamlanmasıyla faaliyete girmiştir. Bu hat 1898’de yine Konya üzerinden inşasına başlanılan Bağdat Demiryolu* Projesi’ne dönüştürülmüştür. Yapının mimarı, Eskişehir-Konya hattındaki istasyon binalarının tasarımcısı Alman Mimar Georg Kawerau (1857-1909) olmalıdır. İstasyonunun hizmete açıldığı yıllarda kent merkezi ile gar arasındaki bağlantı atlı tramvayla sağlanıyordu.

İstasyon bünyesinde, eski ve yeni gardan başka Bağdat Oteli*, lojmanlar, lokomotif deposu ve ambar gibi ek hizmet binalarından meydana gelen, Alman mimari üslubunda inşa edilmiş çok sayıda yapı bulunmaktadır. Eski gar binası bu yapı kümesinin ortasında, kuzey-güney doğrultusunda 31,40x18,65 m’lik dikdörtgen bir alan üzerinde inşa edilmiştir. Yapı, iki katlı simetrik düzenli ve orta bölümü çıkıntılı plan şemasına sahiptir. Doğuya bakan giriş ve batıdaki peron cepheleri kapı-pencere açıklıları ve dekoratif unsurları ile birbirine benzer düzendedir. Kuzey ve güney yönlerdeki dar cepheler pencere sayısı bakımından birbirlerinden farklıdır. Üst örtü, kuzey-güney doğrultusunda uzanan ve dört cephede oluşturduğu üçgen alınlıklarıyla yapının Batılı mimari karakterini güçlendiren, haç biçimi çatıyla kaplıdır.

Kâgir binanın inşasında taş, tuğla, ahşap ve çelik kullanılmıştır. Taşıyıcı duvarlarda, moloz taş örgü içinde tuğla malzemeden yapılmış hatıllar ve tahfif kemerleri izlenmektedir. Bölme duvarlar tamamen tuğladandır. Kat döşemeleri ahşap kirişlemeli olup, geniş açıklıların üzerinde çelik putreller kullanılmıştır. Giriş holü ortasında, birinci kat döşemesini destekleyen ve dekoratif özellikleriyle dikkat çeken iki adet çelik kolon bulunmaktadır. Yapının dış cephelerinde, kapı-pencere çerçeveleri ile duvar köşelerinde yer alan rustik tarzda taş kaplamalar görülmektedir. Buna uygun olarak birinci kat cephe yüzeylerinde yatay sıva fugaları ile oluşturulmuş, kesme taş örgü görünümleri izlenmektedir. Bugün yenilenmiş olan kapı ve pencere doğramaları ahşaptan altı, sekiz ya da on bir bölmelidir. Yapının eski fotoğraflarında görülen, üçgen çatı alınlıklarındaki ahşap akroterler günümüze ulaşamamıştır.

Yapı, kuzey-güney yönünde, üç bölümlü dikdörtgen bir kitle kompozisyonuna sahip olup, giriş holü olarak kullanılan orta kısım, doğu cephede 2,30 m ve batı cephede 0,65 m dışa çıkıntı yapmaktadır. Cephe çıkıntıları dışında binanın doğu ve batı yönlerdeki uzun cepheleri birbirine benzer düzendedir. Her iki cephede de kapı-pencere açıklıkları zemin katta yarım daire kemerli olup, üst katta dikdörtgen çerçevelidir. Doğu cephede zemin katta, giriş holüne açılan ortada bir giriş kapısı ile bu kapının iki yanında birer pencere açıklığı vardır. Cephenin iki yan bölümünde yer alan birer kapıdan merdivenkovalarına girilmektedir. Bu kapıların yanlarında ikişer pencereye yer verilmiştir. Yapının zemin katı ile birinci katı arasında, dört cephede de kesintisiz olarak dolaşan içbükey-dışbükey ve düz profilli bir kat silmesi yer alır. Bu kat silmesinin üzerinde doğu ve batı cephelerde birinci kat mekânlarına açılan ortada ikili ve yanlarda tekli düzenlenmiş dikdörtgen pencereler bulunmaktadır. Birinci kat pencere söveleri dışa çıkıntılı olup, orta bölümdeki ikili pencerelerin üzerinde, sıva tekniğinde yapılmış basık kemer motifleri görülmektedir. Yan bölümlerde yer alan üçlü pencere gruplarının ortasındaki pencereleri üzerinde yine basık kemerli süslemeye rastlanılır. Cephenin üçgen alınlığında, çatı katına açılan yuvarlak bir pencere göze çarpmaktadır. Ayrıca, ikinci bir kat silmesinden sonra, yanlardaki üçlü pencerelerin hizasında, çatı katına açılan, yassı dikdörtgen şekilli havalandırma pencereleri bulunmaktadır. Cephenin orta bölümü, zemin kattaki rustik örgülerin devam niteliğinde, düz yüzeyli sıva bantlarıyla çerçevelenmiştir. İkili pencereleri birbirinden ayıran pilastır görünümleri, kemer örgülerinin dışa taşan kilit taşları ve silme kuşaklarıyla teşkil edilen çerçeveler, cephe görünümlerini zenginleştirmektedir. Yapının batı yöndeki peron cephesi, doğu-giriş cephesinden farklı olarak, yan kısımlarda açılmış üç kapıya sahiptir. Bunlardan biri kuzey bölümdeki, ortak büro mekânına açılmaktadır. Diğer iki kapı, cephenin güney kısmında, pencerenin iki yanında açılmış olup, soldaki haremlik kısmına ve sağdaki I. ve II. sınıf yolcu bekleme holüne aittir. Peron cephesi önünde, ahşap malzemeden özgün sundurma, Cumhuriyet Döneminde cephe boyunca uzanan çelik strüktürlü bir sundurmayla değiştirilmiştir. Bu yeni sundurmanın, iç mekândaki çelik kolonlara benzer gövde ve başlıkları mevcut idi. Ancak bu Cumhuriyet Dönemi eklentisi, günümüzde, hızlı trenin havai hattına engel teşkil ettiği için kaldırılmıştır.

Binanın kuzey yöndeki dar cephesinde zemin katta yarım daire kemerli iki pencere ile bunların üzerinde lojman katına açılan iki dikdörtgen pencereye yer almaktadır. Ayrıca çatı katında, yarım daire kemerli, küçük iki bitişik pencere görülür. Güney cephe ise, zemin ve birinci kat seviyelerinde sağır olup, yalnız çatı katı seviyesinde iki pencereye sahiptir. Yapının kuzey ve güney cepheleri, yine sıva tekniğindeki çerçeve bantlarıyla hareketlendirilmiştir.

Garın giriş holüne, doğu cephe ortasındaki çift kanatlı kapıdan girilir. Bu bölüm aynı zamanda III. sınıf yolcu bekleme hölüdür. Holün kuzeybatı köşesi, bagaj bölümüne ayrılmıştır. Giriş holünün ahşap tavan döşemesi, ortada iki adet çelik sütunla desteklenmektedir. Bu sütunlar, yivli gövdeleri ve kompozit görünümlü başlıklarıyla dikkat çekerler. Ayrıca sütun başlıkları ile ahşap tavan kirişleri arasında, eğrisel hatlara sahip, üçgenimsi geçişler göze çarpmaktadır. Mekânı enine geçen ana kirişlerin arasında, üç bölüme ayrılan ahşap tavan kaplaması çıtalarla taksimatlandırılmış kare ve dikdörtgen yüzeyler içerisinde boyalı süslemelere sahiptir. İki farklı şablonun kullanıldığı, simetrik düzende stilize bitkisel motiflerin yanında, tavan eteğinde dolaşan geniş bordür süslemesi dikkat çekmektedir. Burada bitkisel motifli madalyonlar arasında tren konulu manzara resimleri yapılmıştır. Giriş holünün güney duvarı ortasındaki kapıdan haremlik kısmı ile I. ve II. sınıf yolcu bekleme holünün yer aldığı, yapının güney bölümüne geçilir. Giriş holünün kuzeyinde, giriş kapısına yakın bir pencere bilet gişesiyle irtibatlıdır. Ayrıca bagaj bölümüne bitişik bir kapıdan, ortak büro mekânı olarak kullanılan odaya girilir. Bu odaya, biri bilet gişesi olan iki ayrı büro açılmaktadır. Yapının kuzey kanadında istasyon şefine ait bir diğer büro bulunmakta ve bu odaya doğrudan merdiven holünden girilmektedir. III. sınıf yolcu bekleme holünün batısında, giriş ile aynı aksta yer alan bir kapı ile perona geçilir.

Binanın doğu cephesinin iki yanında yer alan giriş kapılarından, birinci ve çatı katlarına çıkılan merdivenkovalarına ulaşılır. Yine bu merdivenkovaları içerisinden, binanın kuzey ve güney kanatları altında planlanmış bodrum mekânlarına inilmektedir. Bu mekânlar, tuğladan basık tonoz örtülü ikişer dehliz şeklinde olup, kömürlük ve depo olarak kullanılmışlardır. Yapının birinci katında, birbirinden farklı plânda üç adet lojman yer alır. Kuzey kanatta yer alan lojmanın biri büyük, üç odası, banyosu ve mutfağı vardır. Orta bölümde ve güney kanatta yer alan lojmanların özgün ara bölmeleri kaldırılmıştır. Orijinal proje paftalarına göre bunların, yine, biri büyük üç oda hâlinde planlandıkları anlaşılmaktadır. Ahşap makaslı oturtma çatının üzeri dıştan alaturka kiremit kaplıdır. Çatı arası hacimleri depo amaçlı kullanılmıştır.

Eski istasyon binası, Geç Osmanlı Döneminde, Alman sermayeli demiryolu inşaat şirketleri tarafından yapılan Anadolu-Bağdat Demiryolu Projesi’nin Konya’daki hatırasıdır. Yapı, plan ve cephe kurgusu bakımından Ankara, Eskişehir, Malatya, Manisa, Kayseri ve Kırklareli gar binaları ile benzer tarzda olup, iki katlı simetrik planlı ve orta bölümü çıkıntılı tiptedir. Cephe düzeni ve dik eğimli çatısıyla klasik Alman mimari üslubunu yansıtan bina, yapısal zayıflığıyla, Osmanlı Döneminde inşa edilen Anadolu demiryollarının, toplumsal kalkınmadan ziyade I. Dünya Savaşı öncesinde yapılan lojistik hazırlıklara ve Batının Ortadoğu politikalarına odaklı olduğunu göstermektedir. Restorasyon çalışmaları devam eden Eski istasyon binasının, Konya-Ankara Hızlı Tren Projesi’nin tamamlanmasıyla birlikte, özgün işlevine uygun olarak yeniden hizmete açılması planlanmaktadır.

İstasyon Binası

TOLGA BOZKURT

BİBLİYOGRAFYA

  • Odabaşı, 1998, 147; Özönder, 2003, 111-120; Erdoğan, 2005, 75-81; Duran vd., 2006, 235-263; Yavuz, 2005, 122-125; a. mlf., 2008, 299-311; Karpuz, Envanter, 2009, I/799-801.