KONYA VİLAYET MATBAASI

Konya’nın ilk ve en uzun ömürlü resmî matbaası.

Konya Vilayet Matbaası, Vali Burdurlu Ahmet Tevfik Paşa zamanında, 1867 yılında kurulmuştur. Kuruluş, 1864 nizamnamesiyle vilayetler düzene konurken, hemen her büyük il merkezinde bir matbaa açma çabasının bir sonucudur. Vilayet matbaaları, tabii olarak valiliklerin ihtiyaç duyduğu basılı evrakı çoğaltmakla yükümlüdürler. Yalnız, burada sadece basılı evrak çoğaltılmamış, vilayetlerin kültür hayatına da hareketlilik getirilmiş; vilayet yıllıkları, il gazeteleri, takvimler gibi birçok ürün de bu arada basılmıştır. Böylece, şehirde yazan-okuyan insanlar artmaya başlamıştır.

Konya Vilayet Matbaası, başlangıçta Londra’dan getirtilen iki taş baskı (litografya) makinesinden ibarettir. Ardından, İstanbul’dan bir küçük tipograf makinesi daha getirtilir. Matbaada, baskı makineleri yanında, Türkçe (Osmanlıca), Rumca, Latince hurufat (harf kasaları) ve diğer matbaa malzemeleri bulunmaktadır.

Matbaa, Hükümet Konağı’nın zemin katındadır. Tipo ve taş baskı kısımları yan yanadır. Matbaanın yeri, 1868 yılında Konya merkezindeki büyük yangında da olduğu gibi birkaç defa değiştirilmiştir. Yangın sırasında aletleriyle birlikte kurtarılarak, hükümet karşısındaki Bedesten’e, oradan Türbe-Meram Caddesi üzerinde bir dükkâna, ardından Darüleytam akaratı (Kasaphane) civarına taşınır. 1887 yılında tekrar Hükümet Konağı’na getirilen matbaa 1910’da Sanayi Mektebine götürülerek bir süre Sanayi Mektebinin uygulama atölyesi olur. Böylece hem mevcut işler yapılacak, hem de matbaacılar yetiştirilecektir. Fakat 1913 yılında Sanayi Mektebinden alınarak, Konya vilayet gazetesinin yayımını aksatmamak kaydıyla Yusuf Mazhar’a devredilir. Bu, matbaanın ilk geçici özelleştirilmesidir.

Babalık gazetesinin sahibi olan Yusuf Mazhar, 1914’te Matbaa-i Vilayet Müdürlüğüne atanır. Böylece, mülkiyeti devlette olan matbaanın yönetimi, beş yıllık süre ile özel bir işletmeciye verilir. Birinci Dünya Harbi’nden sonra yönetim, yine Vilayetin elindedir. Fakat 1932’de matbaa ile bütünleşen Konya gazetesinin yayımı durdurulur. Ardından 1933’te, altmış altı yılını dolduran tarihî matbaa, devrin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkasının mülkiyetine geçer. Matbaayı parti hesabına Ahmet Bahçıvan (Takva) ile Mustafa Ataman işletir. 1935’ten itibaren de CHP’nin yayın organı olan Ekekon’a verilir.

1893’e kadar, Konya’da kitap basan tek matbaa olan Vilayet Matbaası, yarım asrı geçen varlığıyla birçok gelişmenin aracı olmuş; Konya ve yöresinde matbaacılık ve gazete yayımcılığının öncüsü olmuştur.

Teknik Yapısı: Matbaa, litografya (taş) ve hurufat baskı (tipo) olmak üzere teknik iki bölümden oluşmaktadır. 1868’den itibaren on altı yıl Konya vilayet salnameleri, matbaanın taş baskısı olarak çıkarılmıştır. 1884 yılındaki XVII. cilt ve sonraki yıllıklar, normal (tipo) matbaada basılmışlardır.

Vilâyet Matbaasının bir klişehanesi olmamıştır. Uzun süre teknik yapısı, ilk geliştirildiği döneme benzer hâldedir. 1889’da baskı makinesi, üç kişi tarafından çalıştırılan basit bir alettir. Üst tarafındaki bir manivela koluyla çevrile çevrile baskı kaldırılmakta, dizilmiş hurufat kalıbı onun altındaki bölüme yerleştirilmektedir. Yanında, bir mermer üzerine dökülmüş matbaa mürekkebi, bir kişi tarafından, elindeki merdane yuvarlanarak inceltilmektedir. Sonra merdane, harfleri tek tek dizilerek hazırlanan kurşun sayfa üzerinde, ileri-geri yuvarlanarak mürekkepli hâle getirilmekte, ardından basılacak kâğıt, hurufatın üzerine serilmektedir. Bundan sonra yukarıdaki cendere, manivela kolu çevrilerek aşağıya indirilip kâğıt sıkıştırılmaktadır. Cendere kaldırılarak basılmış kâğıt, el ile alınmakta, baskı bu şekilde, üç kişi ile sürdürülmektedir. Taş baskı yapılan kısımda, mat beyaz taşlar vardır. Sayfalar hâlinde düzgün kalker yüzeyler, kalıp olarak kullanılmaktadır. Bir hattat veya güzel yazı yazabilen kâtip, eczalı mürekkeple, yüzeyde basılacak metni veya şekli hazırlamaktadır. Yazı, resim dışında kalan yerlerin baskıda çıkmaması için, taşın üzerine, hafif asit dökülünce, asidin etkilediği yerler oyulmaktadır. Mürekkepli yerler yüksek, asidin oyduğu yerler çukur olduğu için artık taş, baskıda kalıp olarak kullanılabilir hâle gelmektedir. Bundan sonra yüzey üzerine, matbaa mürekkebi sürülmektedir. Ardından yüzey üstüne kâğıt konup sıkıştırılarak, istenildiği kadar sayfa çoğaltılmaktadır. Taş baskı, daha çok resmî evrak, aynı emrin birçok yere aynı zamanda gönderilmesi gerektiği zaman resmî yazı, harita vb. basılı malzemelerle kitaplarda kullanılmıştır. Sayfa sayısınca kalıp yapılması gerektiğinden, sayı artınca sıkıntı doğabilmektedir. Harf dizilerek, sayfalar bağlandığında ise; önceki sayfalar basıldıktan sonra harfler kasalardaki yerlerine dağıtılarak, yeni sayfalar dizilebilmektedir.

Kadrosu ve Çalışma Tarzı: Matbaanın bir müdürü, onun üzerinde, “nâzır” denilen vilayet mektupçusu (vilayet genel sekreteri) bulunmaktadır. 1880’lerde Vilayet Matbaasının nazırı, Konya Valiliğinin mektupçusu Mehmet Nazım Paşa’dır. Selanik’in son valisi olan Mehmet Nazım, Nazım Hikmet’in de dedesidir.

1877’de, sadece taş baskı yapan mütevazı matbaada, on bir eleman çalışmaktadır. Bunlar; müdür, kâtip, mürettip, makineci, dağıtıcı (müvezzi), merdaneci ve onların yardımcılarıdır. Sonra kadroya, muharrir ve musahhih (düzeltmen) gibi görevliler eklenir. Ayrıca matbaa kadrosunda, gelir-gider işlerini takip eden muhasebe memurları bulunmaktadır. Taş baskı için kalıp yazıları, bir hattata yazdırılmaktadır. Bilinen ilk hattat, Konya’nın ünlü sanatkârlarından Mahbup Efendi (1843-1899)’dir.

1882’den itibaren matbaa çalışanları, “evvel, sânî, sâlis” gibi kıdem unvanları verilerek hiyerarşik düzene konmuştur. Birinci Mürettip, ikinci, üçüncü gibi bir kadro sıralaması bulunmaktadır. Son yıllarda, matbaa kadrosunda yer alanların bir kısmı, doğrudan vilayet gazetesi olan Konya çalışanıdır. Müdür, gazete muharriri, muharrir yardımcısı, gazetenin yazı işlerini yürüten kimselerdir. Vilayet Matbaasında, yazar ve gazete sahibi olarak, daha sonra tanınan kimseler çalışmıştır. Server Rıfat İskit, Mustafa Ataman, Ahmet Bahçıvan bunlardandır.

Gelir-Gideri: Matbaa, genelde resmî bir kurum olduğu için, bütün resmî kuruluşların baskı ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Uzunca süre, vilayette tek matbaa olduğundan, gelir havzası geniş olmuştur. Konya gazetesi yanında, Anadolu, Hakem, Çiftçi, Babalık, Osmanlı gibi birçok gazete, Yeni Fikir mecmuası, Mehmet Ferit (Uğur) ile Saadettin Nüzhet (Ergun)’un, alanında ilk olan Konya İli Halkıyyat ve Harsiyyatı adlı kitabı burada basılmıştır. Zorunlu abonelikten dolayı, II. Meşrutiyet’in ilanına kadar, gazeteden ve matbaa işlerinden geliri iyidir. Abonedeki zorunluluk kaldırıldığı ve matbaalar çoğaldığı için, 1908’den sonra geliri azalmıştır.

1915’te, matbaa ve resmî gazete hâsılatı, 12 bin kuruştur. Aynı yılın bütçesinde çoğunluğu maaşlardan oluşan gideri de 12 bin kuruştur. Vilayet Matbaası çalışanlarına, diğer matbaalara göre, daha yüksek ücret verilmektedir.

Netice olarak Konya Vilayet Matbaası, kuruluşu, işleyişi, görevlileri itibariyle iki dönem hariç resmî bir kurumdur. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde, görev ifa etmiştir. Yerel matbaacılık ve basının gelişmesinde altyapı görevini yerine getirmiştir.

CANER ARABACI

BİBLİYOGRAFYA

  • Arabacı, 2002; a. mlf. vd. 2009, 27-43; Önder, 1949, 6-8.