KULU

Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Kulu

Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Kulu

Kulu, Anadolu kapılarının Türklere açılmasından itibaren önemli yerleşmelere sahne olmuştur. Türkiye Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat, Ertuğrul Gazi liderliğindeki 400 çadırlık Türkmen boyunu Kulu’nun Karacadağ dolaylarına yerleştirmiştir. Ertuğrul Bey, daha sonra buradan Bizans hududu olan Söğüt’e göç etmiş ve burada Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu sağlamıştır.

Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminde Kulu’da Atçeken oymakları yaşamışlar ve bunlar her yerde aranan soylu atlar yetiştirmişlerdir. Bu yüzden Kulu, arşiv belgelerinde Esb-keşan (at çeken) olarak geçmektedir. Atçeken soyadını taşıyan sülaleler hâlâ Kulu’da yaşamaktadır. Kulu’nun coğrafyası at yetiştirmeye oldukça müsaittir. Zira engebesiz uçsuz bucaksız topraklarda at koşturmak kolay olduğu gibi, burası atların beslenmesi için önemli çayır ve meralara da sahiptir. Celalilerin Kulu’daki yaptıkları baskı ve yağmalardan Atçekenlerin çoğu hayatını kaybetmiş, önemli bir bölümü de yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Bu sebeple Atçekenlerin evleri barkları viraneye dönmüş, tarlaları da ekilemeden yıllarca gen kalmıştır (bk. Atçekenler*). 1600’lü yıllarda Kuluboğlu Mustafa Bey (Kulu Bey), Afyon-Kütahya dolaylarından çeşitli kabilelerle gelerek Kulu’yu yeniden imar etmiştir. Zamanla bu topraklar onun adına izafeten Kulu olarak anılmıştır. Kulu Bey, Osmanlı Devleti’nin vergi toplama memurudur. Kulu ve Kozanlı köylerinde oturur, vergileri düzenli toplar, kendi hissesini ayırdıktan sonra kalanını Osmanlı Devleti’ne gönderirdi. Kulu’nun asayiş ve yönetiminden de o sorumlu idi.

Bu asırda Kulu ile Bahadırlı Mahallesi, Kureysözü kazasına bağlı bir köy olarak geçmektedir. Bahadırlı köyünü de Orhanlar sülalesi kurmuştur. Kastamonu’nun merkez Bahadır köyünden gelen bu sülale; ellerinde, Kastamonu nakibüleşrafı Es-seyyit Kasım’ın M 1610 tarihli seyyitlik belgesini taşıyan Sadat-ı Kiram (seçkin seyyitler)’dandır. Bu sülale Osmanlı Döneminde ilmiye sınıfından gösterilerek vergiden muaf tutulmuş ve kendilerine oldukça itibar edilerek bazı ayrıcalıklar tanınmıştır.

Kulu’nun bir diğer önemi güherçile kalhanesinin olmasıdır. Güherçile barutun hammaddesidir. Zengin potasyum nitrat içeren bu madde hekimlikte de kullanılır. Kulu’da önceden Rum ve Ermeniler de yaşamaktaydı. Bunlar, Kalhane adı verilen bugünkü Kulu semt pazarının olduğu yerlerde ham güherçile imal etmekteydiler. Güherçile ise çorak topraktan elde ediliyordu. Çorak toprak da Kulu’da oldukça fazla bulunmakta idi. Kulu’da üretilen güherçile Konya Baruthanesine gönderilir, oradan da İstanbul Baruthanesine aktarılırdı.

Kulu, Osmanlı Devletine hem at yetiştirerek hem de barut üretiminden kullanılan ham güherçile imal ederek lojistik destek sağlamıştır.

Kabile ve Cemaat Adları ile Geliş Tarihleri

Cestan Murat Gazi Cemaati: 15 Haziran 1860

Cestan Hacı Kurban Cemaati: 15 Haziran 1860

Cestan Kurban Gazi Cemaati: 25 Haziran 1860

Comboyluk Cemalettin Efendi Cemaati: 26 Haziran 1860

Comboyluk Ali Bey Cemaati: 31 Haziran 1860

Comboyluk Abdullah Bey Cemaati: 2 Temmuz 1860

Comboyluk Hacı Murat Efendi Cemaati: 13 Temmuz 1860

Comboyluk Abdullah Efendi Cemaati: 13 Ağustos 1860

Comboyluk Gün Doğan Efendi Cemaati: 10 Ekim 1860

DEVRİM SÖNMEZ

BİBLİYOGRAFYA

  • KİY, 1967; 1973; Sümer, 1997a; Sönmez, 2004; Es, Arşiv.