MAHALLE EBELERİ

Eskiden evlerde geleneksel usullerle doğum yaptıran kadınlar.

Konya’da doğumevlerinin, doğum bölümü olan hastanelerin ve diplomalı ebelerin bulunmadığı yıllarda doğumlar genellikle mahalle ebeleri tarafından yaptırılırdı. Bir ebe birkaç mahalleye birden bakardı. Bazı ebelerin yardımcısı olur, bazıları yanına yardımcı almadan doğumu gerçekleştirirlerdi. Hamile kadın, doğumdan önce annesi, kayınvalidesi ya da bir yakınıyla birlikte, “ebe hastasını bilsin, tanısın” diye mahalle ebesine gider, tanışmıyorlarsa tanışırlar; daha önceden tanışıyorlarsa vakti gelince doğumu kendisinin yaptırmasını rica ederlerdi. Ebe de gelenlere evlerinin yerini, kim olduklarını sorardı. Ayrıca hamile kadın ebeye muayene ettirilir: “Ne hazırlayalım, ne alalım?” gibi sorular sorularak bilgi alınırdı. Ebe, hamile kadını, geçmiş bilgi ve tecrübesine dayanarak, ayaklarında şişlik olup olmadığına, elleriyle karnına bakar, muayene eder, bir sorun varsa ne yapmaları gerektiğini söyler: “Şu kadar hafta sonra doğum yapacak, sancısı tutunca gelin beni alın” derdi. Tahmini söylediği gün genellikle çıkardı. Hamile kadının doğum sancısı tutunca eşi yanına annesini, kız kardeşini veya başka bir hanım yakınını alır, bir körüklü tutar, ebenin evine giderek, ebeyi alır gelirdi.

Mahalle ebeleri korkusuz ve mert kadınlardı. Eski Konya’da nüfus daha az olduğu için genellikle herkes birbirini tanır, bir kötülük, güvensizlik olmazdı. Dolayısıyla ebeler gecenin hangi saatinde olursa olsun, gece, gündüz, yaz, kış demeden hangi saatte, ne zaman çağrılırsa gelen körüklüye biner çağrıldığı eve çekinmeden giderdi. Doğum esnasında evde bulunan hanımlar ebenin getir götür işlerine yardımcı olurdu. Bebek doğunca orada bulunanlardan birisi babaya ya da dedeye müjde verirdi. Doğumu yaptıran ebe, doğumdan sonra anneyi yerine yatırır, bebeği yıkar kundaklar, annenin yanına yatırırdı. Ebeye yemek ikram edilir, hediye verilirdi. Daha eskiden ebeler para kabul etmez bu işi Allah rızası için yaparlardı. İlerleyen zamanlarda ebelere para vermek âdet oldu.

Bebek sahibi olan aile, herkese lokum ikram ederdi. O zaman lokum çok kıymetliydi. Her zaman ikram edilmezdi.

Mahalle ebelerinden ayrı bir de kadın iğneciler vardı. Ellerinde çantaları ve içinde şırınga (enjeksiyon) kutusu, pamuğu, kolonyası vs. olurdu. Nereye çağrılırsa gider, ispirto ocağında şırıngasını kaynatarak sterilize ederdi. O zamanlar plastikten bir kullanılıp atılan enjeksiyonlar yoktu. Bu şırıngalar özellikle çocukların korkulu rüyasıydı.

MELAHAT ÜRKMEZ

BİBLİYOGRAFYA

  • İhsan Kayserili (Konya, 1947) ile 10.03.2013; Mukaddes Öngel (Konya, 1930) ile 11.03.2013 tarihli görüşmeler.