MERAM BAĞLARI

Dünyaca ünlü sayfiye ve mesirelik.

Meram Bağları, Konya’nın batısındaki Loras ve Takkeli dağlarının eteklerinden demiryoluna kadar uzanan geniş bir arazide yer almaktadır. Bağlar, batıdaki dağlık araziden kaynaklanıp Meram vadisi yoluyla tüm Meram ve hatta Konya kentini de sulayan Meram Çayı’nın hayat verdiği verimli topraklar üzerindedir. Tarih boyunca coğrafyası, yeşil dokusu ve bağlarıyla dillere destan olmuş bir bağ yerleşmesidir. Muhteşem tabii ortamı, havası, yeşil dokusu, suyu, kuş sesleri ile özellikle yaz aylarında insanları dinlendiren, hastaları iyileştiren bir yapısı vardır. Şiirsel yapısıyla türkü, şarkı, hikâye ve resim gibi sanat dallarına ilham vermiştir. Meram bağları tarih boyunca bağ sahiplerinin ekonomisine katkı sağlayarak evlerin her türlü yiyecek, içecek, giyecek, yakacak ihtiyacının temin edilebildiği, hayatları bereketlendiren topraklar olmuştur. “Meram’da bağı, Türbeönü’nde evi” sözü, yaz aylarında Meram’da bağda, kış aylarını da şehir merkezinde Türbeönü’ndeki evinde geçirmek hayat kalitesini ve itibarını yükseltmek isteyen her Konyalının özlemini dile getirmektedir.

Tavus Baba Tepesi civarında yapılan sondaj çalışmasında Frig, Roma, Bizans ve Selçuklu dönemleri bulgularına rastlanması, su kanallarının Hititler Döneminde kullanılması, bölgenin tarihin ilk dönemlerinden beri yerleşmeye açık olduğunu göstermektedir. Anadolu’nun içlerine kadar savaşarak gelen aç ve yorgun Haçlılar yeşil, serin ve bereketli Meram bağlarında derman bulmuşlardır. Meram’da dinlenen ve yaralarını iyileştiren Haçlılar yollarına buradan güçlenerek devam etmişlerdir. Selçuklu, Karamanlı ve Osmanlı dönemlerinde bağları, bağ evleri, mescit, cami, türbe, değirmen gibi yapılarıyla Meram bağ bölgesi bir kırsal yerleşme görünümünü almıştır. Tarımsal üretim hayatı ve Mevlevi kültürüyle farklı bir kimliğe bürünmüştür. Meram’da Selçuklu Döneminde sultan, vezir, kadı gibi devlet adamları, Mevlevi çelebi ve dedeleri Osmanlı Döneminde bunlara ilave olarak Cem Sultan, Şeyh Vefa, gibi bir dönem Konya’da yaşamış şehzadeler ve önemli devlet adamları ile zengin-fakir bütün Konyalı vatandaşların bağları bulunmaktadır. Bütün Anadolu’da olduğu gibi Meram bağlarında da Müslim ve gayrimüslim halk yan yana komşu bağlarda büyük bir hoşgörü ortamında yaşamışlardır. Konya’yı ziyaret eden her devlet adamı seyyah, yazar veya misafir mutlaka Meram bağlarını gezmiştir. Gelenler Meram bağlarının yeşilliğinin, havasının, suyunun, bağ evlerinin, kültürünün ve burada geçirdikleri tatlı zamanın etkisinden kurtulamamış, bunları eserlerinde dile getirmişlerdir. Bu yazar, araştırmacı ve seyyahlardan bazıları; İbn Ebubekir, İbn Bibi, Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi, İbn Mehmet Derviş, N. Khonates, Paul Lucas, Şeyh Galip, Regis Delbauf, Gordlevski, L. M. Kinneir, C. Huart, M Quevedo, C. Cahen, B. Broquiere, F. Sarre, E. Pittard, Ahmet Tevhit B. Horvath, Sabahattin Ali, A. H. Tanpınar’dır.

Meram bağları fiziki olarak büyük adalar üzerinde yer alırlar ve adalar etrafından geçen yollarla birbirinden ayrılırlar. 1500 m2 ile 50.000 m2 arasında değişik büyüklüklerde olan bağlar vardır. Meram bağlarının çoğunda hayatlı bir bağ evi bulunur. Bağın fiziki yapısına, büyüklüğüne ve bağ sahibinin ihtiyacına göre bağ tarla, çayırlık, meyvelik (dutluk vb.), yoncalık, üzüm bağı, avarlık (sebzelik) hatta tahta, puşta, mandal, karık, gibi bölümlere ayrılarak işlenir. Meram’da bağ evinin hayatının çevresi ve bağ adalarının yolla sınırı toprak duvarlarla çevrilir. Bunun dışında adaların içinde komşu bağlar arasında duvar sınırı yoktur. Çünkü komşular arasında bir güven ortamı ve akrabalık benzeri güzel ilişkiler söz konusudur. Bağların sınırlarını su kanalları ve merisler belirler.

Eskiden Meram’ın bir mevkii veya mevzii olan bölgeler tarih içerisinde mahalle statüsünü almışlardır. Yaka, Kürden, Aşkan, Turut, Yorgancı, Durunday, Kırbağları, Dört Okka, Bürümcük, Dutlukırı, Çandır, Avgun, Selver, Selbasan, Kirazlı, Cirit, Lalebahçe, Gülbahçe, Havzan mahalleleşen bu mevki mevzilerdendir.

1967 yılında Meram Çayı’nın su kayıplarına ve sel sularına hâkim olmak amacıyla Altınapa Barajı kurulmuştur. Bundan sonra tren yolunun doğusunda kalan bölgeye su verilemezken son yıllarda barajdan gelen sular Meram için de yetersiz kalmıştır. Ayrıca Konya ve dolayısıyla Meram bölgesini etkileyen unsurlardan tarım politikalarının yetersiz kalması, köyden şehre göçler, hızlı kentleşme, üretim toplumuyken tüketim toplumu hâline gelmek, konfor beklentilerinin artması, bağların çocuklar arasında paylaştırılarak küçülmesi, el değiştirmesi sebebiyle bağların fonksiyonları değişmeye başlamıştır. Koruma altına alınarak yapılaşma şartları belirlenen verimli bağ toprakları artık bahçeli ev, villa ve korumalı sitelerin arsası olmuştur. Her ne kadar tabii sit bölgesi ilan edilip koruma altına alınsa da imarlaşma esnasında yeşil doku ve kanal, kuyu, sarnıç, havuz gibi Meram bağ mimarisine ait unsurlar yeterince korunamamıştır. Yeni yapılan konutlarla da bölgeye farklı bir mimari karakter katarak geleneksel Meram bağ yerleşim dokusunun değişmesine yol açmıştır. Meram’a dokunan her Konyalının Meram’ın tarihin ilk günlerinden beri dünyanın sayılı cennet köşelerinden biri olduğunu bilerek yaklaşması ve onun özgün dokusunu koruyarak yaşatması gereklidir (Ayrıca bk. Bağ Bozumu*, Bağ Evleri* ve Bağ Hayatı*).

Meram bağlarından bir görüünüm

A. DENİZ OKTAÇ BEYCAN

BİBLİYOGRAFYA

  • Oktaç, 2001; Aktaş Yasa, 1998; Berk, 1951; Delbeuf, 1902; Demirkent, 1997; Evliya Çelebi Seyahatname, 1990, III; Gordlevski, 1988; Gökyay, 1968; Horvath, 1996; Huart, 1978; İncesakal-Ulusoy-Tozoğlu, 1993; Karpuz-Odabaşı, 2000b; Odabaşı, 1998; a. mlf., 1999; Önder, 1963, 20-22; a. mlf., 1999, 15.