MEVLÂNA KÜLLİYESİ BÖLÜMLERİ II

Mevlâna Dergâhı’nın Önemli Bölümleri:

Meydan-ı Şerif

Matbaha bitişik olarak 1867 yılında inşa edilmiştir. Dergâh’ın en önemli bölümlerindendir. Sabah namazından sonra dervişlerin murakabeye girdiği, ayrıca idari işlerin görüşüldüğü Meydan-ı Şerif, 6x10 m boyutlarında dikdörtgen bir mekândır. Alçı tavanlarında XIX. yüzyıl manzara resimleri bulunmaktadır. Bu resimler Çelebi Dairesi’nin sofa tavanındaki resimlerle benzerlik göstermektedir. Burası günümüzde müze müdürlüğü makam odası olarak kullanılmaktadır.

Derviş Hücreleri

Avlunun doğu ve kuzeyini L şeklinde çevreleyen derviş hücreleri önlerindeki revaka bağlı kubbeli mekânlardır. Yaklaşık on metrekarelik bir alanı kapsayan her derviş hücresinde ocak, seki ve dolaplar bulunmakta; bir hücrede iki dede kalmaktaydı. Hücrelerin önündeki revak 1927’de kapatılarak U biçimli sergi salonu hâline getirilmiştir. 2012 yılında tamamlanan son restorasyonla hücreler eski hâline getirilmiş, sergileme de yenilenmiştir.

Dervişan Kapısı’nın iki yanındaki hücrelerde de başta postnişin olmak üzere üst düzey görevliler kalmaktaydı. Bu bölüm 1584’te II. Murat zamanında yapılmıştır.

Türbe (Kubbe-i Hadra)

Türbenin ilk mekânı Tilavet Odası’dır. Bu odaya Bab-ı Şerif denilen bir kapıyla girilir. Günümüzde hat eserlerinin sergilendiği bu odadan Gümüş Kapı’yla Türbe Aralığı’na girilir. Türbe (Kubbe-i Hadra) yanındaki mekânlarla birlikte dokuz bölümden oluşmaktadır. Gümüş kapıdan sonra iki bölümlü Türbe Aralığı ve sonra Post Kubbesi gelmektedir. Post Kubbesi’nin güneyinde Kubbe-i Hadra yer almaktadır. Diğer bölümler mezarlara ve sandukalara ayrılmıştır. Kubbe-i Hadra’nın batısındaki Kibabülaktap Bölümü’ne güneyden Niyaz Penceresi açılmaktadır. Burası daha sonra Çelebi Odası İhtisas Kütüphanesi’ne dönüştürülmüştür.

Türbe, dergâhın Karamanoğulları Döneminde yapılan ve Kubbe-i Hadra’yı da içine alan dokuz kubbeli bölümde yer alır. 1274 yılında bir baldaken olarak inşa edilen Kubbe-i Hadra’nın altında da cenazelik katı bulunmaktaydı. Bu yapıyı Emir Muinüddin Pervane ve eşi Gürcü Hatun ile Alameddin Kayser’in yaptırdığını ve mimarının Bedreddin Tebrizî olduğu bilinmektedir. Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey, bugünkü dilimli ve konik külahlı yeşil üst yapıyı inşa ettirmiştir. Bu bölümün mimarı Aslıoğlu Abdullahoğlu Ahmet’tir. Buradaki sandukaların bozulmaması için baldakenin güneyi bir duvarla kapatılmıştır. Daha sonra türbenin doğusunda bir, batısında iki bölüm olmak üzere Post Kubbesi ve Türbe Aralığı bölümleri yapılmıştır. Bu bölümde başta Mevlâna’nın babası Bahaeddin Veled olmak üzere Mevlevi tarikatının önde gelenlerinin sandukaları bulunmaktadır. Türbe Aralığı’nın kuzeyindeki seki üzerine de Horasan erleri gömülmüştür.

Osmanlı Döneminde türbe birçok kez onarılmıştır. Bu onarımların en önemlileri şunlardır:

II. Bayezit döneminde yapılmış ve kümbetin bezemeleri yenilenmiştir. Mevlâna Kümbeti’nin iç tezyinatının, II. Bayezit dönemindeki yenilenmesini, Kubbe-i Hadra’nın güney duvarında yer alan bir bölümü eksik kitabeye göre Halepli Mehmet oğlu Mevlevi Abdurrahman yapmıştır.

“Yeşil Kubbe” diye de adlandırılan, altında Mevlâna ve oğlu Sultan Veled’in sandukasının bulunduğu baldaken biçimindeki bölümün ayak iç yüzleri yuvarlatılmıştır. Ayaklar yukarıda mukarnaslarla dörtgen kesitli olmakta, üstte, kare mekân yıldız tonozla örtülmektedir. Baldakenin kıble yönü bir duvarla kapatılarak ayaklar duvarla bütünleşmiştir.

Mevlâna ve oğlu Sultan Veled’in ikisine bir sanduka düzenlenmiştir. Mevlâna’nın türbesinin altında bir cenazelik katı vardır. Cenazelik kapısı üzerine Maraş Valisi Mahmut Paşa tarafından 1599 yılında Gümüş Kafes yaptırılmıştır.

Mevlâna’nın ahşap sandukası 1274 yılında Konyalı ahşap sanatçısı Selimoğlu Abdülvahit tarafından yapılmıştır. Üzerinde Kur’an’dan ayetler ve Mevlâna’dan beyitler yer almaktadır.

1565 yılında Kanuni Sultan Süleyman, Mevlâna ve oğlu Sultan Veled için mermer bir sanduka yaptırınca Mevlâna’nın ahşap sandukası babasının mezarının üzerine konmuştur.

Bugün Mevlâna’nın sandukası üzerindeki atlastan işlemeli puşide ise 1895’te II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.

Kubbe-i Hadra’nın dış yüzeyindeki çini örtü üzerindeki Ayetelkürsi Hattat Hamit Aytaç tarafından yazılmıştır. Tilavet Odası ve Huzur-ı Pir duvarlarında celi sülüs, celi muhakkak ve kûfi yazılar bulunmaktadır. Semahane ve mescitteki bazı yazılar da XVIII. yüzyıla tarihlenmektedir. Mescitte 1305/1877 tarihli bir çiçek vazosunun üzerinde Konyalı nakkaş Mahbub-ı Konevi’nin imzası görülmektedir.

Türbenin kuzeyindeki Post Kubbesi, sekiz sıralı mukarnasla örtülmüştür. Tepede daire planlı bir boşluk bırakılmış, ancak fener sekizgen planlı yapılmıştır. Pot Kubbesi mukarnasları muhtemelen XVI. yy. şemasını tekrarlamaktadır.

Semahane

Post Kubbesi’nin kuzeyinde yer alan kare planlı bir mekândır. 1571 yılında II. Selim zamanında inşa edilmiştir. Kubbe, orta mekânı sınırlayan ayaklar üzerine oturur. Doğuda ve kuzeyde mahfiller bulunur. Ayrıca kıble yönünde naathan kürsüsü bulunmaktadır. Doğudaki erkek mahfilinin üzeri kadın mahfili olarak tasarlanmıştır. Semahanenin kuzeybatı köşesinde mutrip mahfili yer almaktadır. Son yıllarda semahanede yapılan araştırmalarda zeminin altında Karamanoğulları Dönemine ait mescit, mezar ve semahane kalıntıları çıkmıştır. XVI. yüzyılda bugünkü şeklini alan semahanenin kalem işi süslemeleri XX. yüzyıla aittir ve kötü bir şekilde restore edilmiştir.

Mescit

Semahanenin batısında yer alan kare bir mekândır. XVI. yüzyılda yapılmıştır. Semahane ile Türbe Aralığı ve dış avlu ile bağlantısı bulunmaktadır. Kuzey duvarı boyunca dar bir ahşap mahfile sahiptir. Mescidin kalem işi süslemeleri de restore edilmiştir. Kuzeybatı köşesindeki bir merdivenle XIX. yüzyılda yapılan minareye çıkılmaktadır. Batı cephesinde üç kubbeli son cemaat mahalli ve minaresi bulunmaktadır. Buradan anıtsal bir kapı ile mescide girilir. 1934 yılında burada mevcut ikinci giriş yıktırılmış, kitabesi müzeye kaldırılmıştır (Bakırcı, 2011, 75). Mescitte son restorasyonlarla ortaya çıkarılan hat ve süslemeler XVII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Avludaki Yapılar:

Şadırvan

Dergâhın en eski yapılarından birisidir. 1307 yılında Germiyanoğlu Yakup Bey’in armağan ettiği havuz, şadırvanın en eski bölümüdür. 1869 yılında yapılan revak ve onun üzerindeki kubbeden oluşan şadırvan Müze müdürü Yusuf Akyurt tarafından kaldırılmıştır. 1984 yılında Prof. Dr.Yılmaz Önge’nin projeleriyle aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır.

Şeb-i Arus Havuzu

Matbah-ı Şerif’in önünde yer alır. Planı iç içe geçmiş iki altıgenden oluşur. Gök mermerden yapılmış bir havuzdur. İçerisine ejder başlı mermer bir oluktan su akmaktadır. XIII. yüzyıl sonlarında yapılmıştır.

Hürrem Paşa Türbesi*

Matbah-ı Şerif’e doğudan bitişiktir. Sekizgen planlı tipik bir Osmanlı türbesidir. Önünde iki sütunlu kubbeli bir revakı bulunur, içerisinde Hürrem Paşa gömülüdür. 1527-28 yılında inşa edilmiştir.

Fatma Hatun Türbesi

Karaman Eyaleti Beylerbeyi Murat Paşa’nın 1585 yılında ölen kızı Fatma Hatun için yaptırılmıştır. Sekizgen planlı türbe muntazam bir taş işçiliğine sahiptir. Türbenin köşelerinde daire şekilli sütunlara yer verilmiştir. Diğer türbelerdeki gibi kurşunla kaplı kubbeye on altıgen tamburla geçilir.

Köşe sütunları dışında cephe tasarımı Sinan Paşa Türbesi’ne benzer. İçinde beyaz mermerden yapılmış baş ve ayaktaşı olan gök mermer sanduka bulunmaktadır. Dikdörtgen prizma sanduka şahide başlıkları palmetlerle süslüdür. Bir dönem kütüphane olarak kullanılmıştır. Dört satırlık kitabesi kapısının üzerindedir.

Sinan Paşa Türbesi

Fatma Hatun Türbesi’nin güneyinde yer alır. Kapısı kuzeye açılır. Kapı üzerindeki kitabesine göre 982/1574 yılında yapılmıştır. Sekizgen planlı türbenin gövdesinde altta üç dikdörtgen; üstte üç daire ve dört sivri kemerli pencereye sahiptir. Kubbeye on altıgen kasnaklarla geçilir. İçinde mermerden dikdörtgen sanduka ve baş taşı bulunmaktadır.

Türbede çok iyi bir taş işçiliğine yer verilmiştir. Sivri kemerlerde kırmızı ve beyaz taş kullanılmıştır.

Hasan Paşa Türbesi*

Dergâh’ın güneybatı köşesine bitişiktir. 1573-74 tarihinde inşa edilmiştir.

Mehmed Bey Türbesi

Dergâhın güneydoğusunda Hadikatülervah içerisinde yer alır. 1534-35 yılında yapılmış baldaken bir türbedir.

Selsebil

Hemdem Sait Çelebi (1807-1859) zamanında Hasan Paşa Türbesi’nin önünde yapılmış; 1958 yılında bugünkü yerine taşınmıştır. Üstü bir Roma mezar stelinden alınan parça ile tamamlanmıştır. Esas gövde-aynalık üzerinde 1-2-3-2-1 sırasıyla çanaklar yer alır.

Niyaz Penceresi (Kütüphane)

Dergâhın güneyinde, niyaz penceresini içine alacak şekilde 1919 yılında yapılmıştır. Kütüphane, Çelebi Dairesi olarak da kullanılmıştır. Dergâhın güneyinde ihtisas kütüphanesinin içinde yer almaktadır. Türbe içinde pencerenin alınlığında yeşil destarlı sikke bulunmaktadır. Sikkenin üzerinde Mevlâna’nın şu rubaisi bulunmaktadır (Günümüz Türkçesiyle):

“Garip, senin kapından başka yere yol bulamasın diye bütün kapılar kapanmıştır; ey keremde, yücelikte, nur saçıcılıkta güneşin de ayın da yıldızların da kendisine kul köle kesildiği güzel, ancak senin kapın açık bırakılmıştır.”

Neyzenler Mezarlığı

Avluda Tilâvet Odası’na girişin önünde yer alır. Burada dergâhta görev yapmış ünlü neyzenlerin mezarları bulunuyordu. 1928 yılında kaldırılan mezarların yerine gül ekilmiştir. Yakın yıllarda bu alan yeniden düzenlenmiş ve kaldırılan mezar taşları yerlerine dikilmiştir.

Bir derviş hücresinde Mevlevi dervişleri
Kubbe-i Hadra
Semahane
Sinan Paşa Türbesi

HAŞİM KARPUZ

BİBLİYOGRAFYA

  • Konyalı, Konya Tarihi, 1964; Önder, 1962; Karamağaralı, 1966, 38 vd.; Doğan, 1977; Özönder, 1989; Dülgerler, 1995, 188-193; Tanrıkorur, 2000; Karpuz, Envanter, I/13-42; Bakırcı, 2011.