SİVASLI ALİ KEMALİ EFENDİ

(1853-1920) Müderris, yazar.

Sivas’ın Gemerek bucağında doğdu. Bostancıoğullarından Müderris Ömer Efendi’nin oğludur. Dedesi Ali Efendi de babası gibi ulemadandır. Annesi ise, Bünyan’ın Çiftlik köyünden Hanedanoğullarına mensuptur.

Üç yaşlarında iken babası vefat eden Ali Kemali Efendi önce dedesinin, sonra da dayısının yanında kaldı. İlk tahsilini dayısının yanında yaptı. Babalığının bir hakaretine gücenerek memleketinden ayrıldı ve izini kaybettirdi. Yıllarca Kayseri, İçel, Gaziantep, Kilis, İstanbul, Halep, Şam ve Mısır’da dolaştı. Buralarda çeşitli medreselerde okudu. Mükemmel şekilde Arapça; Kıbrıs’ta Magosa metropolitinden Rumca ve Latince öğrendi. Bu sıralarda Ermenekli Deli Şükrü Efendi, mantık ve felsefede büyük bir şöhrete sahipti. Ali Kemali Efendi bu sefer de onun medresesine girdi. Hocasının büyük teveccühünü kazanarak ondan da bir icazet almaya muvaffak oldu. Bundan sonra İçelli Müderris Kazasker Ayni Efendi’nin yanına gitti. Ondan da tefsir ve fıkıh tahsil ederek bir icazet de ondan aldı.

Mersin’de iken kardeşi Ahmet Efendi ve eniştesi tarafından bulunup memleketine götürülse de bir süre sonra tekrar izini kaybettirdi.

Ali Kemali Efendi, otuz üç yaşlarında genç bir müderris iken Konya’ya gelip yerleşti. Konya ulemasının hayranlığım kazanan Ali Kemali Efendi, İplikçi Medresesi Müderrisliğine getirildi. Bu görevde iken, Konyalı Yakup Dedeler’den İbrahim Efendi’nin kızı Emine Hanım’la evlendi (1890). Ardından Ziyaiye ve Feyziye medreselerinde Konya’nın ilim ve irfanına hizmet ederek pek çok talebe yetiştirdi.

Medreselerin tedris sisteminden memnun olmayan Ali Kemali Efendi, daha sonra, Konya İdadisi öğretmenliğine tayinini yaptırdı. Uzun yıllar bu okulda Arapça, Farsça ve ulum-ı diniye hocalığı yaptı. 1908 yılında Konya’da Hukuk Mektebi açılınca, burada Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Müderrisliğine getirildi. Çok az bir süre de Darülhilafetilaliye’de hocalık yaptı.

1912 yılında İttihat ve Terakki Fırkasından milletvekili seçilen A. Kemali Efendi, kısa bir süre de Osmanlı Meclisi’nde Konya’yı temsil etti. Sosyal yönü son derece güçlü idi. Bundan dolayı gerek Birinci Cihan Harbi gerekse Millî Mücadele’de büyük görevler üstlendi. Konya’da Türk Ocağı’nın şubesini açtırdı. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Konya Heyet-i Merkeziyesi Reisliğini deruhte etti. Millî ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi ile birlikte büyük gayret sarf edip, ömrünü cehalet ve taassupla mücadele ile geçirdi.

Kapalı bir hayat tarzını tercih eden Ali Kemali Efendi, tasavvufla olan iştigalini ve manevi yönünü Konyalılara hissettirmemiş, hayatı boyunca kendisini zahir ilimlere mensup bir hoca olarak tanıtmıştı. Abdülaziz Mecdi Tolun, onun yaradılış itibariyle şakrak, samimi bir zat, sufiyane muhitte açık ve serbest konuşan bir veli olduğundan bahseder.

Aslında Ali Kemali, Konya’ya geldiği günlerde zahir ilimlerde özellikle Arapça ve Farsça olmak üzere mantık, fıkıh ve feraiz gibi ilim dallarında ihtisası olan genç bir müderristi. Konya’ya yerleştikten bir süre sonra, tasavvufla meşgul olmaya başladı. İbn Arabi, Sadreddin-i Konevi ve Mevlâna gibi İslam mutasavvıflarının kitaplarını okuyup üzerlerine tetkiklerde bulundu. Zamanla Konya’da Ali Kemali Efendi’nin de dâhil olduğu Bezm-i Muhabbet* adıyla anılan bir sohbet grubu teşekkül etti.

Ali Kemali Efendi, sözüyle sohbetiyle toplantıların aranan insanı idi. Buhranlı günlerde tertip edilen mitinglerde ateşli konuşmalar yaptığı gibi, halkın ve zamanının uleması arasında yapılan lüzumsuz münakaşalarda ikaz ve nükteleri ile meşhur idi.

3 Ekim 1920 tarihi Konya için yıllarca sürecek acılı günlerin başlangıcıdır. O günün sabahının erken saatlerinde Delibaşı etrafında bir sürü avenesi ile Konya’yı basmış; birtakım tedbirsizlik ve basiretsizlik sonunda Konya isyancıların eline geçmiştir. Hanımının ve dostlarının ikazlarına rağmen, kaçıp saklanmaya tenezzül etmeyen Ali Kemali Hoca, o gün isyancılar tarafından evinden alınarak Kayıklı Kahve civarında Abdürrahim Hanı’na hapsedilir. Orada birtakım memur ve subay da vardır. Suçu Kuva-yı Milliyeci ve eski bir İttihat ve Terakki Fırkası mensubu olmasıdır. Aynı gün bir kısım mahkûm Piri Paşa Camii’ne nakledilir. Hoca, o geceyi mihrabın önünde ibadetle geçirir.

O günlerde Konya’ya büyük bir başıbozukluk hâkimdir ve isyancılarda bile bir kararsızlık içerisindedir. 4 Ekim 1920 günü kuşluğunda bir kısım mahkûm, bu sefer Aslanlı Kışla’ya doğru yola çıkarılır. Altmış yedi yaşlarındaki bu muhterem insan, kendisine reva görülen muameleye dayanamaz ve yolda vefat eder. Vefatından önce, bir dostuna: “Ben bunları affettim, müsebbip cehalettir. Aileme söyleyiniz, davacı olmasınlar.” vasiyetinde bulunur. Cenazesi bir araba içerisinde Hükümet Meydanı’na getirilir. Cenazeye Kıbrıslı Faik Bey, Belediye Reisi Muhlis Bey (Koner), Mehmet Ragıp Bey (Atademir) ve diğer bazı dostları sahip çıkar. O gün cenaze namazı kılınarak Üçler Mezarlığı’nda toprağa verilir. Kabri, Üçler’in, Mevlâna Dergâhı karşısındaki kapısının hemen girişinde bekçi kulübesinin yanındadır.

Kabir taşı kitabesi şöyledir:

“Zâir!

Bu mezarda, cehlin tasallutu ve taassubun kini meknuz isyanda darben şehit edilen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Konya Heyet-i Merkeziyesi Reisi ulemadan Sivaslı Ali Kemâlî Efendi Hazretleri medfundur. Düşmanlarını affeden bu ruhun aff-ı İlâhiyeye mazhariyeti için dua et. Yevm-i İsneyn 4 Teşrin-i evvel 1336”

Ali Kemali Efendi, pek çok eser verecek çapta bir âlim olmasına rağmen, talebe yetiştirmeyi eser yazmaya tercih etmiş, sadece Mizânü’l-mantıkü’l-İsagoci isminde Arapça bir ilmî eserle, Hayâlât isimli tasavvufi bir risalesi vardır. Birinci eseri iki defa basılmış; Hayâlât ise mektuplar şeklinde yazılmış ve birer nüshası Abdülaziz Mecdi Tolun’a gönderilmiştir.

On üç yıl soğuk sıcak demeden, Ayaşlı Şakir’in* bütün ihtiyaçlarını karşılayan, çılgın zamanlarında onu sakinleştiren iki kişiden birisi, Ali Kemali Efendi idi (Diğeri ise Sıtkı Dede’dir*).

Ali Kemali Efendi; Fuat, Şefik, Nefise ve Feride adlarında dört çocuk babası idi. Konya’nın tanınmış avukat ve kültür adamlarından merhum Mehmet Ali Apalı* da onun kızı Nefise’den olma torunu idi.

Ali Kemali Efendi, bir dönemdeki aşırı İttihatçılığı sebebiyle tenkit edilmişse de onun, Millî Mücadele yıllarındaki gayretleri ile Konya’nın ilim ve irfanına hizmetleri inkâr edilemez bir gerçektir.

Sivaslı Ali Kemali Efendi’nin mezarı

MEHMET ALİ UZ

BİBLİYOGRAFYA

  • Önder, 1954, 9-10; Kutay, 1972, 63-65; Ergin, 1942, 22-24; Azamat, 1988; Uz, 2013, 383-384; Sural, Defterler, 01-06.07.1978.