SULTAN SELİM/SELİMİYE CAMİİ

Osmanlı Dönemi eseri.

Mevlâna Dergâhı’nın batı tarafında yer alan Sultan Selim/Selimiye Camii, günümüze gelemeyen imareti, iki adet medresesi, kütüphanesi ve muvakkithanesi ile birlikte Klasik Osmanlı Döneminin önemli külliyelerinden birisini teşkil etmekteydi. Aziziye Mahallesi, Müze Alanı Caddesi Nu. 3 adresiyle kayıtlı yapının üstü ortada dört kalın ayağın taşıdığı merkezî bir kubbe ile güneyden yarım, yanlardan küçük kubbelerle örtülerek merkezî bir şema oluşturmakta, İstanbul Eski Fatih Camii ve Kırım Gözleve’deki Sinan’ın yaptığı cami planıyla benzerlik göstermektedir.

Kaynaklarda ve halk arasında Sultan Selim Camii ya da Selimiye Camii olarak bilinen eserle ilgili Osmanlı arşivlerini araştıran Yusuf Küçükdağ, çalışmasında: “Yapı kaynaklarda Cami-i Cedîd, Cami-i Şerif-i Sultan Süleyman şeklinde kaydedilmiş, daha sonra bitişiğinde II. Selim’in inşa ettirdiği imaretten dolayı II. Selim’e mal edilmiştir” ifadesine yer vermektedir.

Mimar Sinan’ın eserleri arasında sayılan ve XVI. yüzyılın önemli bir örneğini oluşturan Selimiye Camii’nin kuzeyinde bir son cemaat yeri bulunmakta, iki yanında da birer minare yükselmektedir. Duvarları muntazam kesme taşla kaplanmış, kapı ve pencereleri ile mihrap minber ve mahfilde malzeme olarak beyaz ve gri mermer kullanılmıştır.

Caminin kuzeyindeki son cemaat mahalli kemerler vasıtasıyla mermer sütunun taşıdığı yedi kubbe ile örtülüdür. Aşağıdan yukarıya doğru hafif incelen silindirik gövdeli mermer sütunların profilli kaidelere oturan alt ve üst tarafları tunç bileziklerle çerçevelenmiştir. Başlıkları mukarnaslıdır. Üst bileziğin hemen yukarısından başlayan dört mukarnas sırasından alttakiler düz sade, aradakiler ise daha zengin ve karmaşık işlenmiştir. Mukarnasların içleri ağırlıklı olarak üçgenlerle doldurulmuş, üçüncü mukarnas sırasının köşe ve ortalarından kabara şeklinde dilimli püsküller sarkıtılmıştır. Bunların üstüne kemer ayakları oturmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda atılan kemerlerin yanında, caminin kuzey duvarıyla bu başlıklara atılan dikey kemelerle bu mahal yedi bölüme ayrılmış, üstleri de birer kubbeyle kapatılmıştır. Yanları eşit aralıklarla bölünen mahallin cümle kapısına rastlayan orta kısmı daha geniş tutulduğundan kubbe örtüsü de buna bağlı olarak büyük ve yüksekte kalmaktadır. Hafif sivri kemerler beyaz ve kahverengi taş örgülüdür. Pandantiflerle geçilen kubbelerin yüzeyleri beyaz kireç badana ile sıvanarak renkli boyalarla kalem işi tekniğinde çeşitli motiflerle süslenmiştir. Aynı şekilde pandantifler de ortada palmet ve lotus dolgulu bir madalyona üç yönde bağlanan daha iri palmetlerle tezyin edilmiştir. Kubbelerin eteklerini yine yan yana nöbetleşe sıralanan bir palmet-lotus kuşağı çerçevelerken; tepe ortalarında dilimli birer büyük madalyon göze çarpmaktadır. Bitkisel bezemeli bu madalyonların içlerinde ince saplarla birbirine bağlanan stilize yaprak ve lotuslar kapalı bir sistem oluştururlar. Kubbenin eteği ile bu tepe rozetinin arasında kalan kavisli geniş alan eşit aralıklarla sıralanan uçları salbekli sekizer şemse ile doldurularak hareketlendirilmiştir. Renk olarak beyaz, sarı ve kahverenginin tonları öne çıkmış, ancak girişin üstündeki kubbe-tonoz karışımı olan örtüde kırmızı ve lacivert daha çok tercih edilmiştir.

Son cemaat yerinin doğu ve batı tarafı duvarla kapatılmış ve bu yan duvarlara altlı üstlü birer pencere açılmıştır. Dikdörtgen bir çerçeve içine alınan alttaki büyük dikdörtgen pencerelerin çerçeveleri içte mermer, dışta kırmızı taştır. Renkli taşlarla örülen üsteki hafifletme kemerlerinin içleri de iki parçalı blok taşla kapatılmıştır. Daha küçük olan üst pencereler ise dilimli kemerlidir.

Caminin kuzey cephesinde dört büyük pencere bulunmaktadır. Cümle kapısının iki yanında yer alan dikdörtgen açıklıkların üstleri kemerli olup, yine diğerleri gibi dıştan sivri kemerli birer niş içine alınmışlardır. Pencerelerin lento ve söveleri profilli blok mermerle çerçevelenmiştir. Her iki taraftaki pencereler arasında ortaya gelecek şekilde yerleştirilen birer mihrabiye dikkati çeker. Yedi kenarlı bir niş şeklinde duvara oyulan mihrabiyelerin kavsaraları mukarnas dolguludur ve silmeli birer dikdörtgen niş ile kuşatılmışlardır.

Duvardan 0,37 m dışarı taşıntı yapan kapı kütlesinin dikdörtgen cephesi 5,00 m enindedir ve boyu da duvar yüksekliğine kadar devam etmektedir. 1,12 m genişliğindeki yan kanatları, düz ve profilli silmeler çerçevelerken; iç köşeleri de ayrıca profillendirilerek birer sütunce hâline getirilmiştir. Bunlar alt ve üstten kum saati formunda boğumlu kaide ve başlıklara sahiptir. 1,37 m derinlik ve 2,75 m genişlikteki bir koridorla kapı açıklığına ulaşılır. Koridorun iki yan duvarına yedi kenarlı birer mihrabiye oyulmuş, kavsaraları da mukarnaslarla doldurulmuştur.

Tamamen mermerden olan kapının yan söveleriyle basık kemerleri beyaz vegri mermerden geçmeli olarak örülmüştür. Üstündeki kitabe panosu boş bırakılmış, kavsarası ise çok zengin olarak dekore edilmiştir. Emsallerinden daha farklı olan bu dekorasyonda; mukarnaslardan da etkileyici olan büyüklü küçüklü püsküller simetrik düzende sıralanarak bir ahenk oluştururlar.

Kapı kanatları üç bölümlüdür. Üstteki kitabe panosuna sülüs yazı hakkedilmiş, ortadaki dikdörtgen ile alttaki kare panoya geometrik motifler oyulmuştur.

Son cemaat mahallinin doğu ve batı duvarına bitişen minarelerin kaideleri mahallin yan duvarları ile beraber cami beden duvarlarından 1,95 m dışarıya taşıntılıdır. Yüksek bir kaide ve pabuca oturan çokgen gövdeli minareler, şerefe başlangıç hizasına kadar alt ve üstten kalın birer taş bilezikle sınırlanmıştır. Şerefelerin altı mukarnaslarla doldurulmuş, taş korkulukları da ajurlu olarak işlenmiştir. Peteğin üstünde külahın altına gelecek şekilde her kenara açılan birer adet kemerli küçük pencere çepeçevre sıralanarak Karaman Beyliği minareleri gibi üsluplanmıştır. Minarelerin kapıları cami kuzey duvarının iki ucuna açılmakta ve son cemaat mahallinin zemininden geçilerek girilmektedir. Diğerleri gibi bunların da basık kemerleri beyaz ve gök mermerden geçmeli olup üstlerine birer hafifletme kemeri konmuştur.

Minarelerin yakınında yer alan doğu ve batı cephelerdeki yan kapıların dikdörtgen kütleleri hafif dışarı taşırılmıştır. İki basamakla çıkılan açıklıkların basık kemerleri beyaz ve gök mermerden örülmüş, bunlar ayrıca sivri kemerli bir niş içerisine alınmıştır. Dış etkenlere karşı üstleri sundurma ile kapatılan kapıların yukarısında kemerli birer pencere bulunmaktadır.

Yan cephelerin güney köşe yakınlarına 1,28x1,94 m ebadında dikdörtgen birer payanda vurulmuş, iki taraflarına da altlı üstlü pencereler açılmıştır. Pencerelerden alttakiler dikdörtgen, üsttekiler sivri kemerli ve renkli taş örgülüdür. Alt pencereler ise kuzeydekiler gibidir. Batı taraftaki payanda ile dıştaki bir pencere, daha sonra eklenen Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin içinde kalmıştır. Caminin kıble duvarına da iki büyük payanda vurulmuş, yanlarına diğer cephelerdeki özelliklere sahip altlı üstlü dörder pencere açılmıştır. Alttakiler yine dikdörtgen olup üstlerinde içleri kapalı tahfif kemerleri bulunmakta, kemerli üst pencerelerle birlikte içeriyi aydınlatmaktadır. Mihrabın bulunduğu alan sağır bırakılmış, ancak daha yukarıda biri sivri, diğeri yuvarlak olmak üzere üst üste iki pencereyle ışıklandırılmıştır.

Caminin örtü sistemi, içeride; ikisi kuzey duvarına bitişik, dördü serbest olarak yükselen altı destek tarafından taşınmaktadır. Bunlardan güney tarafta kalan köşeleri profilli kalın kare iki ayakla, kuzey duvarına bitişenler ana destekler olup, aralarına atılan kemerlerle ortadaki merkezî kubbeyi taşırlar. İki yanda, bunların arasında yer alan ince dilimli silindirik sütunlar baklava desenli başlıklar vasıtasıyla duvarlara bağlanıp, büyük ayaklar arasına atılan kemerler vasıtasıyla yanlardaki üçer kubbeyi taşırlar. Güneydeki mihrabın üstünü örten yarım kubbe ise önden doğrudan kıble duvarına, geride de büyük ayakları birbirine bağlayan ana kemere oturmaktadır. Merkezî büyük kubbe ile yanlardaki küçük kubbelere pandantiflerle geçilmiş, öndeki yarım kubbelerin köşelerinde eksedra da denilen köşe trompu kullanılmıştır. Pandantifler bitkisel bezemeli birer yuvarlak madalyonla tezyin edilmiştir. Öndeki yarım kubbeyle, köşe tromplarının kemerleri ve göbek ortalarında daha zengin bir kalem işi süsleme göze çarpmaktadır. Süsleme kompozisyonlarında; uçları salbeklerle tamamlanan yıldız formlu yarım madalyonların içleri tamamen bitkisel motiflerle bezenmiş, mavi, kırmızı, sarı ve beyaz renkler ön plana çıkarılmıştır.

Merkezî kubbenin oturduğu büyük ayakları birbirine bağlayan yan kemerlerin üst tarafını kapatan duvarlarına, ortadakiler kemerli, yanlardaki rozet şeklinde pencereler açılmıştır. Kubbe kasnağındaki on altı adet kemerli pencerenin etrafını geniş bir süs bordürü kuşatmakta, üstleri de dilimli birer tepelikle tamamlanmaktadır.

Kubbenin ortasındaki süsleme son derece zengin ve etkileyicidir. Tepedeki bir rozet etrafında eteğe doğru genişleyerek inen kalınlı inceli bordürlerle, aralarındaki geniş alanlar bitkisel motiflerle natüralist tarzda süslenmiştir. Uçları salbekli yıldız formlarında dilimlenmiş büyük madalyonun uçlarına birer palmet eklenerek aralarına daha küçük oval madalyonlar yerleştirilmiştir. Sarı rengin ağırlıkta olduğu süslemelerde kırmızı ve mavinin yanında beyaz da kullanılmıştır. Merkezî kubbeyle yarım kubbenin oturduğu öndeki geniş kemerin alt yüzeyi kenarlardan birer dar bordürle sınırlanmış, ortadaki geniş sahaya sarı üstüne beyaz ve mavi renkli çiçekler serpiştirilmiştir.

Pencerelerin etrafı dört taraftan profilli gri mermerle çerçevelenmiş, üstlerindeki tahfif kemerler yine kalem işi olarak renklendirilmiştir. Alttaki pencerelerin kapakları da kapılardaki gibi oymalı ve geometrik işlemelidir. Caminin mihrabı ve minberiyle müezzin mahfili mermerdendir.

Mihrap, kıble duvarına yedi kenarlı olarak oyulmuş, dikdörtgen kütlesi duvardan 0,30 m kadar dışarı taşıntı yapmıştır. Köşelerdeki renkli mermer kürevî kabaralar çok etkileyicidir. Yan kanatlar dıştan düz ve profilli bir silme ile kuşatılmış, içeriye doğru kademelenen ara bordürler ise iki mukarnas sırasıyla dekorlanmıştır. İçteki ince kuşak tamamen çiçeklerle bezelidir. Bitkisel bir taç ile tamamlanan mihrabın kavsarasını dokuz mukarnas sırası doldurmaktadır.

Minberin aynalığı ile köşk ve kapı pervazlarında koyu gri, diğer taraflarda beyaz temiz bir mermer kullanılmıştır. Alt tarafa dilimli dört pencere açılmış, üçgen sahayı dolduran geometrik süslemenin etrafı ise bitkisel bordürle çevrelenmiştir. Korkuluklar ajur tekniğindedir. Kemerli kapı gri ve beyaz mermerden geçmeli olarak örülmüş ve mukarnaslı bir tepelikle tamamlanmıştır.

Müezzin mahfili de koyu renkli mermerden olup sağ öndeki kalın ayağa yaslanmıştır. Düz ve sade bir korkuluğu bulunan bu mahfilinin taşıyıcı köşeli mermer ayakları bursa tipi kemerlerle birbirine bağlanmıştır.

Plan, mimari, malzeme ve süsleme özelliklerine kısaca değindiğimiz yapının inşa tarihi ve banisi hakkında farklı görüşler ileri sürülmüş, bani olarak da II. Selim gösterilmiştir. Kanuni devrine ait belgeler caminin bu padişah tarafından yaptırıldığına işaret etmektedir. Yine bazı kaynaklarda ustasının Mimar Koca Sinan olduğu gösterilmektedir. Ancak bununla ilgili herhangi bir kayda rastlanmamıştır. XX. yüzyılın başlarına kadar pek çok onarım geçiren caminin bugün de restorasyon çalışmaları devam etmekte, temellerinde ciddi statik problemler bulunmaktadır.

YAŞAR ERDEMİR

BİBLİYOGRAFYA

  • Akyurt, ts., 111-113, 197-200, 203-206; Aslanapa, 1994, 245-246; Baş, 2003; Erdemir-Kunt, 2012; Erdoğan, 1968, 160; Karpuz, Envanter, 2009, I/64-75; Konyalı, Konya Tarihi, 1997, 528-535; Küçükdağ, 1997, 33-34; a.mlf., 2009; Önder, 1976, 237-239; Uzluk, 1971; Ünver, 1967, 205.