ŞEHZADE ŞEHİNŞAH

(Şehinşah bin Bayezit) (1461, 1464 [?]-1511) Osmanlı Dönemi Konya valisi.

Şehinşah, Sultan II. Bayezit’in, Karamanoğlu ailesinden Nasuh Bey’in kızı Hüsnü Şah Hatun’dan olan oğludur. Bayezit’in sekiz şehzadesinden biri olan Şehinşah, bir rivayete göre 865/1461, diğer rivayete göre de 1464’te Manisa’da doğdu. Şehinşah, dedesi II. Mehmet tarafından önce Menteşe sancağına gönderildi (Eroğlu, 2004, 123); 1481’de babasının tahta çıkması üzerine de Manisa sancakbeyi oldu. 1484’te ağabeyi Konya sancakbeyi Abdullah’ın ölümü üzerine de Manisa’dan Konya’ya tayin edildi (Alderson, 1998, 53).

Şehzade Şehinşah’ın bu dönemdeki lalası Haydar Bey’dir. Şehzade, Konya’da bulunduğu esnada dedesi Nasuh Bey’in Karaman boylarını Osmanlı sistemi içinde entegre etme politikasına devam etti. Ayrıca hayır hasenat işleri ile de meşgul oldu. Bu bağlamda Karaman’da Gazidükkân ve Külhan mahalleleri sınırında, şimdi yeri meydan olan yerde Nasuh Bey Hamamı’na (Küçük Hamam) 1583 tarihli vakfiye ile annesi Hüsnü Şah Hatun’un ruhu için Kur’an okutulmak üzere gelirler vakıf etti. Mezkûr kurumların dışında İçel’in Çeplek köyünde de bir mescit yaptırdığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu vakıflar için Konya’nın Kaş nahiyesindeki Akpınar mezrası, Kınık köyü ve Çayırçimen Çiftliği vakıf geliri olarak tahsis edilmiştir. Muhtemelen bu vakıflar Şehinşah döneminde yapılmış veya yenilenmiş olmalıdır.

Şehzade Şehinşah, 1501 yılında başgösteren Karamanoğlu Mustafa Bey isyanını Mesih Paşa kuvvetlerinin desteği ile ortadan kaldırdı. Özellikle kendisinin de bu aileden olması, Karaman ailesinin etrafında toplanan boyların buradan çözülmesinde büyük katkı sağlamıştır.

Şehzade Şehinşah ve lalası Haydar Bey, özellikle, Kayseri-Antalya sahasında vuku bulan Ali Paşa ile Şehzade Ahmet ve Kızılbaş mücadelelerinde ayrı ayrı yerde bulunmaktadırlar. Osmanlı kronikleri Kızılbaş lideri Şahkulu ayaklanmasının Karaman eyaleti sınırlarında hız kazanmasına rağmen Ali Paşa ve Şehzade Ahmet’in bu isyanı bastırmak üzere gönderilmesi üzerinde detaylı durarak: “Kızılbaşların, Antalya üzerinden kalkıp Kızılkaya adlı sarp ve dağlık bir mıntıkaya sığındıklarında lalası Haydar Bey muzaffer Osmanlı askeri ile ihata etti. Hâsılı kelam tam otuz sekiz gün o makamda mukim oldular. Güya ki sürgün avı yaptılar. Gel gör ki, muhasara olunan Kızılbaş fırkası açlık sıkıntısından muzdarip olmuşlardı. Hemen bir gece firar niyeti ile Haydar Bey’in muhasara ettiği taraftan firar yoluna hareket eylediler Ansızın Haydar Bey’i şehit edip Sivas tarafına can attıklarını” belirtirler. Buradan anlaşıldığı gibi Kızılbaşlara karşı verilen mücadelede Şehinşah’a yer verilmezken lalası Haydar, Ali Paşa ve Şehzade Ahmet aktördür. Ali Paşa’nın Şehzade Ahmet’e meyilli olması bunda etkili olmuş olmalıdır. Diğer taraftan lalası Haydar Bey’in padişaha gönderdiği arzda Şehinşah’ın Kızılbaşlarla iş birliği içinde bulunduğu yazılıdır. Bayezit’in çocukları arasında taht mücadelesinin hız kazandığı bu dönemde şehzadeleri yıpratmaya dönük kirli bilgiler, propaganda aracı olarak yoğunluk kazanmıştır. Tarihsiz arzların bir kısmı daha çok siyasi mahiyettedir. Benzer yaklaşımlar Ahmet’in oğlu Murat ve Şehzade Korkut için de vuku bulmuştur. Olaylar bir bütün hâlinde değerlendirildiği zaman, Kızılbaşların Karaman eyaletinin bir kısmına yayılma çabalarına bağlı olarak bunun üzerinden meşruiyet alanı oluşturmak isteyen Şehzade Ahmet ve taraftarlarının, alan genişleterek Konya’yı ele geçirmeye çalışmış oldukları kuvvetle muhtemeldir. Çünkü mevcut şehzadeler içinde Trabzon’da Selim’in, Antalya’da Korkut’un tabii şartlar içinde bunu gerçekleştirmeleri oldukça zor görünmektedir. Dolayısıyla İstanbul’a geçişin en kolay olduğu vilayetlerden biri de Konya idi. Ali Paşa, Şehzade Ahmet ve Haydar Bey’in Şehzade Şehinşah için böyle bir komplo kurmaları ihtimal dâhilindedir. Bayezit’in çocukları Şehinşah ve Korkut’un Kızılbaşlarla iş birliği içinde olması veya sempati beslemesi zoraki bir yorumdur. Şehzade Ahmet’in alan genişleme çabalarına karşı Şehzade Şehinşah’ın mücadele verdiği anlaşılmaktadır. Belki de ilk dönem Şehzade Ahmet’in alan genişleme faaliyetlerine -ilk defa- dur, diyen bu şehzade olmuştur. Ancak ömrü vefa etmeyip 1511 yılında eceli ile vefat etmiştir. Kroniklerin Ali Paşa’nın şehit olması ile Şehzade Şehinşah’ın aynı günlerde eceli ile öldüğünü göstermeleri, şehzadenin ölümü ile ilgili bir tertibi akla getirmektedir. Şehzadenin ölümü toplum vicdanında derin akis bırakmıştır. Nitekim Saadeddin Efendi, ona yakılan ağıttan iki dizeyi şöyle aktarır:

“Beğler gelün figân idelüm şâhımız kanı

Sultân-ı taht-ı Konya Şehinşahımız kanı” (Tacü’t-tevarih, IV/110).

Şehzade Şehinşah’ın ve Şah Kulu İsyanı’nda Ali Paşa’nın şehadeti Sultan Bayezit üzerinde çok büyük yıkım oluşturmuştur. Öyle ki, Konya bölgesi Şehzade Ahmet ve çocuklarına değil de Şehinşah’ın Beyşehir’deki oğlu Mehmet’e verilmiştir. Şehzade Şehinşah’ın Konya valisi iken Beyşehir sancağından has gelirlerine sahip olmasından buranın da kendisine verildiği, Konya ile birlikte Beyşehir’i de yönettiği anlaşılmaktadır (Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II/109).

H. MUSTAFA ERAVCI

BİBLİYOGRAFYA

  • Tacü’t-tevarih, 1992, IV-V, 60, 61; Solakzade, 1989, 368, 452-453; Alderson, 1998; Erdoğru, 1990; Uluçay, 1959; a. mlf., 1954; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 2011, II/109