Arapça bir kelime olan “şirket [şirka(t)]”in Türkçe karşılığı “ortaklık”tır. Kelimenin ticari terim olarak anlamı ise “İki veya daha fazla kişinin sermaye, emek, bilgi ve becerilerini bir araya getirerek oluşturdukları ve kişilerden bağımsız olarak tüzel kişiliğe sahip olan ortak girişim”dir.
Allah insanlara birtakım farklı istidatlar vermiş ve ihtiyaçlarını aralarında taksim etmiştir. Bireylere verilen bu farklı kabiliyet ve özellikler insanların birbirlerinden istifade etme duygusunu geliştirerek bunun pratiğe yansıması mümkün hâle gelmiştir. Böylelikle herkesin kendisi için gerekli olan bu ihtiyaçları temin maksadıyla bir araya gelip ortaklaşa iş yapmaları, zaruri bir durum hâlini almıştır. Diğer yandan insanlığın ekonomik faaliyetleri içinde ortaklaşa iş birliğini gerçekleştirmeleri toplumsal hayatta önemli bir yer işgal edegelmiştir.
Özellikle alışveriş (muamelat) hayatında ihtiyaçlar, insanları bir araya getirmeye ve birlikte iş yapmaya mecbur kılmış. Neticede küçük sermayelerin birikimi büyük ortaklıkları ve kâr getirici iş sahalarını ortaya çıkarmıştır. Bu ortaklıklar kimilerinin sermayesi, kimilerinin iş gücü, kimilerinin de şahsi itibarlarıyla vücut bulmuştur. Daha sonra kurulan bu müesseseler hukuki düzenlemelerle şirket adını alarak ticari hayatta büyük görevleri yerine getirmişlerdir. Bu birliktelikler ticari ve ekonomik alanda oldukça etkili olmuş ve ticaretin daha organizeli yapılmasında ve gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Aynı zamanda bu ortaklıkların ekonomi alanında olduğu gibi sosyal hayatta da önemli rollerinin olduğu görülmüştür. Neticede daha organizeli dayanışma içinde ve daha geniş boyutlar da ticaretin yapılmasına zemin hazırlamış, ticareti ve tüccarı desteklemişlerdir.
Bütün ülkelerde olduğu gibi Osmanlı’nın ticari ve ekonomik hayatında da şirketlerin ayrı bir yeri vardır. Osmanlı’ya ait şirketleşme konusunda en sağlam bilgiler şeriye sicilleri olmak üzere mühimme ve ahkâm defterleri gibi kaynaklardır.
Osmanlı Dönemi iktisadi ve ticari açıdan bir gözleme tabi tutulacak olursa, bu dönem itibariyle şirketleşme denilen iş ortaklıklarının ticari hayatta oldukça yaygın olduğu görülür. Yaklaşık yedi asırlık bir dönem Osmanlı medeniyetinin hüküm sürdüğü yüzyılları kapsar bu dönem bütün bir İslam medeniyeti ve Avrupa medeniyeti ile karşılaştırılacak olursa sadece Avrupa medeniyetiyle bile karşılaştırılabilecek bir arşiv mevcuttur. Osmanlı kanunnamelerinde de değişik şekillerde ortaklıklar kurularak fetva makamından fetvalar alındığına dair birçok vesika mevcuttur. Özellikle Kanuni, II. Selim, I. Ahmet, II. Osman devirlerinde şirketlerle ilgili fetvalara oldukça rastlanmaktadır.
Osmanlı ekonomisinde şirketleşme, özellikle Tanzimat Döneminde girişilen hukuki düzenlemeler çerçevesinde ortaya çıkar. 1838’de Umur-ı Nafıa Meclisi kurulur. 1840’da Ticaret Nezareti faaliyete geçer. 1841’de Ticaret Mahkemesi kurulur, 1848’de Karma Ticaret Mahkemesi faaliyete geçer, 1850’de de Osmanlı Devleti’nde kapitalist anlamda şirketleşme ile ilgili mevzuatın ilk adımını oluşturan Kanunname-i Ticaret çıkarılır. Özellikle bu dönemde sanayi ve ticaretin olağanüstü gelişiminin şirketlere borçlu olduğu buna bağlı olarak da çağdaş toplumda özellikle bunların en gelişmiş şekli olan çok ortaklı şirketlerden anonim şirketlerin giderek önem kazandıkları bir gerçektir. Bu şirketler sayesinde küçük sermayelerin bir araya getirilerek dev işlerin ve müesseselerin ortaya konulması temin edilmiştir. Özellikle tünellerin açılması, köprülerin yapılması, binlerce kilometre demiryollarının yapılması, kanalların açılması, büyük okyanuslarda seyahat yapan vapurların icat edilmesinde birinci derecede önemli rol oynayan bu anonim ortaklıklar olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde ilk anonim şirket Sultan Abdülmecit’in irade-i seniyyesiyle 17 Ocak 1851’de kurulmuştur. Türkiye’de şirketleri düzenleyen ve hâlen yürürlükte bulunan diğer bir kanun 01.01.1957 tarihinde yürürlüğe giren 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’dur. Bu kanunun 136-556 maddelerinde, kolektif, adi komandit, hisseli komandit, limitet, anonim ve kooperatif şirketler olmak üzere altı nevi şirket düzenlemiştir.
Osmanlı’da 1914-1918 dönemi savaş yılları olmasına rağmen, anonim şirketçilik açısından Osmanlı toplumunda, o güne değin görülmedik bir canlılık görülmüştür. 1908 yılına kadar Osmanlı ülkesinde kurulan, ya da esas faaliyeti Osmanlı topraklarında olan anonim şirket sayısı 86 olup, ülke ekonomisinde gözle görülür bir canlılık hâsıl etmişti.
Osmanlı Devleti’nde kurulan toplam 324 anonim şirketin 86’sı yarım yüzyılı aşan bir zaman diliminde 1850-1908 yılları arasında kurulmuş olup, 1908-1918 döneminde yani Meşrutiyet Döneminde ise 236 şirket kurulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında, ekonominin dışa kapanması sebebiyle, Anadolu mahsulleri revaç bulmuş, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin taşra örgütleri, Anadolu eşrafını servet biriktirmeye teşvik etmişti. İttihat ve Terakki Partisinin yerel örgütlerinin destek ve teşvikiyle Anadolu’da I. Dünya Savaşı sırasında 76 anonim şirket kuruldu. Konya kurulan şirketler sayısıyla başı çekmiştir. 19 yeni şirketin kurulduğu Konya’yı İzmir 11 şirketle, Aydın, Bursa ve Kütahya 3’er şirketle; İzmit, Hayfa, Kastamonu, Uşak, Manisa, Kayseri, Erzurum, Ankara, Şam, Beyrut, Kudüs, Akşehir, Karaman gibi vilayet ve kazalar da en az birer yeni şirketle izlemişlerdi. Bu dönemde Konya’da kurulan şirketler ise şunlardır: