TAŞKENT

II. TARİHİ

a) İlk Çağda Taşkent

Göksu Irmağı’nın, Hadim ve Ermenek kollarının kaynaklarını oluşturan havza, bu ırmağın sağladığı derin vadi yolları ile Konya Ovası’na bir çıkış yolu sağlar. Bu yollar tarih öncesinden itibaren Konya Ovası ile Akdeniz ulaşım ağını oluşturmuştur. Bölgede yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında Sarıoğlan (Belören) Höyük, Bağbaşı Baraj Höyüğü, Hadim Kale Önü ve Sarıveliler Kalesi, Ermenek (Germenikapolis)-Anamur ve bu güzergâhtan Taşkent-Sarıveliler arasındaki yol çatından ayrılan Taşkent-Alanya yolu buradan Beyreli istikametinden güneye Akdeniz’e uzanır.

Taşkent’ten batıya doğru ise Hadim, Korualan (Gezlevi) ve Bozkır üzerinden giden yollar Ege Bölgesi’ne yönelir.

Bölgede, MÖ III. bin yıldan itibaren Luvi kökenli halklar oturmaktaydı. Bu halklardan dolayı bölgeye MÖ II. bin yılın ortalarında Hititler bir süre Luviya demişlerdir. Fakat daha sonra Luvi Fırtına Tanrısı Tarhu’ya izafeten Tarhuntaşşa demişlerdir. Bu isim Konya Ovasından Akdeniz’e kadar uzanan dağlık Toroslara verilen bir isimdi. Bölgeye MÖ I. bin yılın başlarında Asurlular Hilakku adını verdiler.

Bölge, MÖ VIII. yüzyılda Asurlular ile Friglerin arasında bir tampon bir bölge idi. Bu durum daha sonra MÖ VI. yüzyılda Yeni Babilliler ile Lidyalılar arasında da görülecektir. MÖ 546 yılında Lidya egemenliğine son veren Persler ise bölgeyi satraplıklar aracılığıyla yönetmeye çalışmışlardır. Ancak Hititlerden itibaren bölgede görülen büyük devletlerin, Torosların bu kesiminde tam bir hâkimiyet kurdukları söylenemez. Bu gevşek yönetim durumunun, daha sonraki Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde de sürdüğü görülmektedir.

MÖ III. yüzyıldan itibaren bölgede yaşayan İsauria halkından dolayı yaklaşık bin yıl İsauria olarak adlandırılmıştır. Bu halk MÖ 322’de Büyük İskender’in generali Perdikkas, MÖ 79 Roma Konsülü Servillius Vata, MÖ 27’de Roma vassali Galatya Kralı Amyntas ve onun Homanadlar tarafından öldürülmesi ile intikam seferi düzenleyen Roma Valisi Quirinis gibi işgalciler tarafından saldırılara maruz kalan İsauria halkı nihayetinde MS 560 yıllarında Bizans İmparatoru I. Justinianius tarafından erkekleri tutsak edilip İstanbul’a götürülerek aileler parçalanarak asimile edilmiştir.

Antik çağda İsauria olarak adlandırılan bölge coğrafi olarak Torosların kuzeyindeki Konya’nın Taşkent, Hadim, Bozkır ve Yalıhüyük ve Ahırlı ilçelerinin bulunduğu coğrafya idi. Ancak siyasal anlamda kimi zaman Roma ve Bizans dönemleri idari taksimatlarının değişmesi sebebiyle bölgenin sınırları doğuda Tarsus, kuzeyde Konya Ovası ve batıda Antalya’ya kadar genişlediği dönemler olmuştur.

Bozkır’ın Ulupınar köyündeki İsaura Kalesi (Zengibar) merkezli bu halka antik coğrafyacı Strabon’un, Geographika (Coğrafya) adlı eserinde daha önce Lykaonia’nın (antik çağda Konya Ovası çevresi) bir alt bölgesi olarak yazdığı (Strabon, XII/569) İsauria için daha sonra buradaki halkı tanımlarken Kilikialıların (Çukurova çevresinde oturan halk) Torosların kuzeyine uzanan bir parçası gibi görüp; bölgenin dağlık taşlık yapısından hareketle bu halkı “Dağlılar” anlamında “Trakheitos” olarak adlandırmıştır (Strabon, XIII/669). Yaşanılan bu coğrafya sebebiyle Strabon’dan yüzyıllar önce Asurluların “Dağlılar” anlamında “Şaddua-” (Houwink Ten Cate, 1961) ve günümüzde de çevredeki komşu halk tarafından “Dağlı” denilmesi coğrafyanın tarihî şekillendirmesindeki aktif gücü olsa gerektir.

Bütün bunlardan hareketle tarih öncesinden Bizans’a, antik dönemde Taşkent ve çevresinde yoğun bir yerleşme vardır. İlçe içinde dolaşıldığında tarihî yapılarda; Osmanlı Dönemindeki Emirler Çeşmesi yapısında olduğu gibi devşirme antik malzemeye rastlanabilmektedir. Taşkent’te yapılacak sistematik araştırmalar bunun fazlasını ortaya çıkaracaktır. Nitekim çevrede yapılan araştırmalarda lokalizasyonu yapılmış ya da lokalizasyon önerilerinde bulunulmuş birçok antik kent vardır. Bunlardan bir kısmının antik ismi şöyledir:

Ermenek’in Germenikopolis, Astra’nın Bolat Yaylası, Avşar’ın Olasada ve Dülgerler’in Artanada olarak lokalize edilmesi (Sterret) genel kabul görmüş olmasına karşın, Mitford ve G. Bean tarafından önerilen Kotradis-Gödere Köprüsü kuzeyi, Kasae-Seyricek, Banaba ya da Golgosos’un Gevne lokalizasyonları henüz tartışmaya açıktır.

Taşkent, tarih öncesinden itibaren Orta Anadolu ile Akdeniz’i birbirine bağlayan önemli bir bağlantı noktasındadır. Stratejik olarak da korunması kolay olduğundan bölgeye egemen olmaya çalışan Hitit, Asur, Babil, Frig, Lidya, Büyük İskender ve Roma gibi imparatorlukların tam bir hâkimiyet kuramadığı bölge kültürleri çevre kültürlerden fazla etkilenmeyerek kendine özgü bir gelişim süreci geçirmiştir. Bölgede yapılacak araştırmalar geçmiş Anadolu kültürleri ile ilgili yeni bulgularla ve yeni bilgiler ortaya koyacaktır.

HASAN BAHAR

BİBLİYOGRAFYA

  • Bahar, 1991; a. mlf., 1995; a. mlf., 1996; a. mlf., 2010; Bean-Mitord, 1970; a. mlf.ler, 1962; Ruge, 1916; Strabon, 2000, XII, XIII, XIV; Houwink Ten Cate, 1961; Sterret, 1888.