Bayburt’un, eski adı Çatıksu olan Aydıntepe köyünde doğdu. Ailesi, Trabzon’un fethinden sonra Van taraflarından bölgeye iskân edilen ve halk arasında Koronoğulları denilen Kurdoğulları aşiretine mensuptur. Babası Hasan Ağa’nın I. Dünya Savaşı’nda şehit düşmesinden sonra ailesi Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Soğanlı köyüne yerleşti. İlkokulu Çaykara’da, ortaokulu Bayburt’ta, liseyi Trabzon ve Ankara’da okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Kürsüsü’nde lisans eğitimini tamamladı (1940). Çaykara, Bayburt ve Trabzon’da ilkokul öğretmeni Esat Okur, yardımcısı Hocaoğlu Mehmet Efendi ve eski alay müftülerinden Ali Rıza Efendi’den çok istifade eden Osman Turan fakülte yıllarında çalışkanlığı ve Türk tarihine ilgisi dolayısıyla M. Fuad Köprülü’nün dikkatini çekti. Onun danışmanlığında iki yılda hazırladığı Türkiye’de tarih alanında yapılan ilk doktora tezi olan “On İki Hayvanlı Türk Takvimi” başlıklı çalışmasıyla doktor unvanını aldı (1941). Köprülü’nün fakülteden ayrılıp siyasete atılması üzerine (1941) Orta Çağ Türk-İslam tarihi derslerini vermekle görevlendirildi. 1942’de aynı kürsüye asistan olarak tayin edildi ve 1943’te “Orta Zaman Türk Devletlerinde Türkçe Unvanlar” adlı çalışmasıyla doçent oldu. 1944’te Türkçülük-Turancılık davasından yargılanan Nihal Atsız’ı fakültedeki odasında ağırlaması yüzünden Millî Eğitim Bakanı tarafından açığa alındıysa da (4 Mayıs 1944); Memduh Şevket Esendal ile Tahsin Banguoğlu’nun müdahalesiyle 30 Kasım 1944’te fakültedeki görevine geri döndü. 1949’da Türk Tarih Kurumuna asli üye seçildi. 1951 yılında da profesör oldu.
Hocası M. Fuad Köprülü’yü örnek alarak siyasete atılan Osman Turan, 1954 ve 1957 yıllarında Demokrat Parti’den Trabzon milletvekili seçildi. 27 Mayıs 1960 İhtilali’nde tutuklanarak yaklaşık on altı ay hapis yattı ve ihtilâl mahkemesinde yargılandıktan sonra beraat etti. Fakültedeki görevine dönmek istediyse de fakülte yönetimi bu isteğini geri çevirdi (29 Haziran 1962). Bundan sonraki süreçte Osman Turan’la fakülte yönetimi arasında kıyasıya bir hukuk mücadelesi başladı. Her defasında mahkemeyi kazanmasına rağmen fakülte yönetimi hukukun kararlarına direndi. Bunun üzerine bir kere daha siyaset meydanına çıkan Osman Turan 1965 genel seçimlerinde Adalet Partisi’nden Trabzon milletvekili seçildi. Siyasetin esnek ve değişken havasına hem DP’de hem de AP’de hiçbir zaman ayak uyduramayıp; iç muhalefete geçmekten ve partilerinin icraatlarını eleştirmekten çekinmedi. Yeni İstanbul gazetesinde yazdığı başmakalelerle partinin genel başkanını rahatsız etti. 1967’de partiden ihraç edildikten sonra bir süre Milliyetçi Hareket Partisi’nde siyasete devam etti. 1969’da bir defa daha fakültedeki görevine dönmek istedi. Boş kadro bulunmadığı gerekçesiyle isteğinin bir defa daha reddedilmesi üzerine emekliye ayrılıp meslek hayatına fiilen son verdi (Mayıs 1972). Emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşen Osman Turan’ı çok üzen hadiselerden birisi de Türk Tarih Kurumunun onu asli üyelikten çıkarması oldu (1974). Türk Tarih Kurumunun bu kararı ilmî çevrelerde büyük tepkiyle karşılandı ve Türk tarih ilmine vurulmuş ağır bir darbe olarak değerlendirildi. Emeklilik dönemini Selçuklu İktisat Tarihi adlı kitabını yazmakla geçirdi, ancak çalışmayı tamamlayamadı. Geçirdiği beyin kanaması sonucunda 17 Ocak 1978’de vefat eden Osman Turan, Osmanlı hanedanından Satıa Hanımefendi ile evliydi.
Akademik hayata katıldıktan sonra Farsça, Arapça ve Fransızca dillerini geliştirip kaynak yayımına ve orijinal araştırmalara başlayan Osman Turan 1940’lı yıllardan itibaren gerçekleştirdiği yayınlarla bilim dünyasında ses getiren çalışmalar yaptı. Kişisel hayatında ve sosyal ilişkilerinde alçak gönüllü ve nazik bir insan olan Osman Turan, ilmî ve fikrî tartışmalarda son derece kararlı ve taviz vermez bir tutum sergilemiştir. Türk tarihinin sadece belirli bir dönemini araştırmakla kalmamış, geleceği inşa etme ve yönlendirme görevini de üstlenmiştir. Osman Turan’ın yayınlarını ilmî ve fikrî olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu çalışmalar birbirinden tamamen farklı özellikler taşımakla birlikte birbirini destekler ve tamamlar niteliktedir. Turan, geniş yorumlarıyla tarihe dair yazılarını kuru birer bilgi olmaktan çıkardığı gibi ilmî çalışmalar sonucunda elde ettiği bilgileri de memleket meselelerinin aydınlatılmasındaki fikirlerine dayanak yaparak değerlendirmiştir.
Doçentliğinden sonra çalışmalarının büyük kısmını Türkiye Selçuklularına ayıran Osman Turan, hocası M. Fuad Köprülü gibi Türk millî kültürünün temellerinin Orta Asya’da atıldığına ve İslami dönemde yeni unsurlarla takviye edilip korunduğuna, bu kültürün devamlılığına inanmış bir tarihçiydi. Eserlerinde genellikle siyasi ve askerî olayların tespiti ve tasvirini yapmışsa da bazı tarihî olguları tahlil etmekten geri durmamış, olayların sebep ve sonuçlarını belirlerken bilhassa maddi ve manevi faktörlere eşit derecede önem vermiştir.
Çalışmalarını başta Belleten olmak üzere çeşitli yerli ve yabancı dergiler, İslam Ansiklopedisi ile Zeki Velidi Togan Armağanı ve Fuad Köprülü Armağanı gibi kitaplarda yayımlamıştır. Bu yayınlarıyla hem yurt içinde hem yurt dışında Türkiye Selçuklu tarihinin en iyi uzmanı olduğunu kanıtlamış ve tarih araştırmalarının yanında memleket meselelerine dair yazılarını da hiç ara vermeden sürdürmüştür. 1959-1960 ila 1966-1973 yıllarında üstlendiği Türk Ocağı genel başkanlığı döneminde çıkardığı Türk Yurdu dergisi Türk fikir ve kültür hayatına önemli katkılarda bulunmuştur.
Osman Turan’a göre Konya, Anadolu’nun Türkleşmesi ve bir İslam ülkesi hâline gelmesini hazırlayan kudret ve mefkûrenin en büyük merkezidir. İki asır İslamiyet uğrunda cihat yapan Selçuklu sultanları, ulu âlim, arif ve velileri, sayısız gazileri sinesinde tutan bu şehir, Selçuklu Devrinin sonlarına Mevlâna’yı yetiştirmek ve onu Yeşil Kubbe’siyle kendisine taç etmekle de şehirlerin “tâcdâr”ı olmuştur. Bu tarihî hüviyeti ve vasıfları Konya’nın kutsileşmesine ve ziyaretgâh bir belde hâline gelmesine sebep olmuştur. Hak yoluna, insanlık idealine ve Türk kültürüne sayısız hizmetler yapmış olan bu büyük insan bugün de Konya’ya hayatiyet vermekte ve kütleleri oraya çekmektedir.
Osman Turan ilk defa yayımladığı vakfiyeler başta olmak üzere yaptığı çalışmalarında Selçuklu Konya’sının siyasi olduğu kadar ilim ve irfan merkezi olduğunun da delillerini ortaya koymuştur. Yayımladığı (“Selçuklu Devri Vakfiyeleri I: Şemseddin Altun-Aba Vakfiyesi ve Hayatı”, TTK Belleten, XI/42 (1947), s. 197-235; “Selçuklu Devri Vakfiyeleri III: Celâleddin Karatay Vakıfları ve Vakfiyeleri”, TTK Belleten, XII (1948), s. 17-171) başlıklı vakfiyeler vasıtasıyla Selçuklu Konya’sının sosyal ve kültür tarihinin yanında fiziki yapısı hakkındaki orijinal bilgileri gün yüzüne çıkarmıştır. Bu iki vakfiyede İplikçi (Altunaba) ile Karatay medreselerinin Konya’nın kültür tarihindeki yerini, gelir kaynaklarını, işleyişlerini ve görevlileri hakkında önemli bilgileri yorumlayarak yayımlamıştır.
Bütün Anadolu şehirleri gibi Konya’nın da Cumhuriyet Döneminde kültürel yozlaşmaya uğradığına inanan Osman Turan, Konya’nın geçmişteki zengin manevi iklimine yeniden kavuşacağı hususundaki inancını hiçbir zaman kaybetmemiştir. Mesela Sırçalı Medrese ile Karatay Medresesinin onarımını üstlenen Ali Saim Ülgen ile Konya’nın tarih ve kültürüne ait olan her şeyi bir araya toplayan Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu’nu sık sık hayırla anan Osman Turan, Konya İslam Enstitüsünün açılması çalışmalarını takdir ve hayranlıkla takip etmiştir.
Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti (Ankara 1965; İstanbul 1969, 1980, 1993, 1996, 2005); Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi (I-II, İstanbul 1969, 1978, 1979, 1980, 1983, 1993); Selçuklular Zamanında Türkiye (İstanbul 1971, 1984, 1993, 1994); Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi (İstanbul 1973, 1980, 1993) gibi özgün çalışmaları, Aksarayî, Müsâmeretü’l-ahbâr ve Müsâyeretü’l-ahyâr (Ankara 1944); İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış Tarihî Takvimler (Ankara 1954, 1984); Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesikalar: Metin, Tercüme ve Araştırmalar (Ankara 1958, 1988); E. Cavaignac’tan, Tarihî Kronolojinin Esasları (Ankara 1954); Türkiye’de Manevî Buhran Din ve Laiklik (Ankara 1964; İstanbul 1978, 1993), Türkiye’de Siyasî Buhranın Kaynakları (İstanbul 1969, 1979, 1994) Osman Turan’ın yayımlanmış kitaplarından bazılarıdır.
