ÜNVER, AHMET SÜHEYL

(17.02.1898-14.02.1986) Türk tıp tarihçisi, hekim, ressam ve müzehhip.

İstanbul Haseki’de doğdu. Babası, II. Abdülhamit dönemi Posta ve Telgraf Nezareti İstanbul Muhaberat-ı Umumiyye Müdürü Tırnovalı Mustafa Enver Bey, annesi XIX. yüzyılın ünlü hattatlarından Mehmet Şevki Efendi’nin kızı Safiye Rukiye Hanım’dır. İlk ve ortaöğreniminden sonra 1915’te girdiği Mekteb-i Tıbbiyyeyi 1920’de bitirdi. Hekimlik ihtisasına 1921-1923 yılları arasında Yenibahçe’de Gureba Hastanesinde cildiye kliniğinde başladı. Ancak dâhiliyeyi istediğinden Haseki Hastanesinin dâhiliye kısmına geçti. Burada Âkil Muhtar Bey’in (Özden) asistanı oldu. Aile ocağında dedesi hattat Mehmet Şevki Efendi’nin konağında ateşlenen sanatçı yanını tıp tahsili sırasında geliştirme imkânına Medresetülhattatin’de kavuştu. 1916-1923 yıllarında bu sanat yuvasında dönemin ünlü hattatları ile tezhip ve ebru ustalarını tanıdı. Yeniköylü Nuri Bey’den (Urunay) tezhip, Necmeddin Efendi’den (Okyay) ebru dersleri aldı. Eniştesi hattat Hasan Rıza Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını meşk etti. 1923’te Medresetülhattatin’den tezhip ve ebru icazetnamesi aldı. Yine aynı yıllarda ressam Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey’in talebeleri arasına girdi. Bu hocasından karakalem ve sulu boya resim yapmayı öğrendi. Onunla birlikte İstanbul’un tarihî köşelerinin resimlerini yaptılar. Bu arada hekimlik ihtisası ile sanat çalışmaları sürerken dönemin mutasavvıflarından Abdülaziz Mecdi Efendi’nin (Tolun) sohbetlerine katıldı.

1927’de hocası Âkil Muhtar’ın desteğiyle Fransa’ya gitti. Paris’te Pitié Hastanesinde Marcel Labbé’nin yanında “asistan etranger” oldu ve hekimlik ihtisasını tamamladı. Paris günlerinde hekimlik çalışmaları yanında Bibliothèque Nationale’de Şark Yazmaları Bölümü’nde bulunan eserlerdeki tezhip ve minyatürlerden Türk süslemesinin nadide örneklerini istinsah etti. Ayrıca Türk-İslam tıbbına ait yazma kitaplar üzerine çalıştı. 1929’da Türkiye’ye döndü. Bu arada üç aylığına Avusturya’ya gitti. Viyana kütüphanelerindeki yazma eserleri inceledi, müzelerdeki Türk eserlerini tespit etti. 1930’da İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesinde akademik hayata geçti; Emraz-ı Dâhiliyye Kürsüsü’nde tedavi ve farmakodinami müderris muavini oldu. 1933’te gerçekleşen üniversite reformu esnasında Tıp Tarihi Enstitüsü’nü kurdu. Bu enstitü bünyesinde özellikle Türk-İslam tıp tarihi araştırmalarına yönelik ilmî makalelerin yayımlandığı Türk Tıp Tarihi Arkivi dergisini çıkardı; Türk-İslam tıbbına ilişkin temel kaynaklarının tercüme faaliyetini başlattı. 1939’da profesörlüğe, 1954’te ordinaryüslüğe yükseltildi. 1958-1959 yıllarında Amerika’da misafir profesör olarak bulundu. 1967 yılına kadar Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’nün başkanlığını yaparak, tıp tarihi ve deontoloji dersleri verdi. Aynı yılı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesine geçti, burada ikinci bir tıp tarihi ve deontoloji kürsüsü kurdu. Tıp tarihi dersleri yanında Türk süslemesi seminerlerini yürüttü. Çeşitli ülkelerde düzenlenen tıp tarihi kongrelerine katıldı, tebliğler sundu. 1973’te emekliye ayrıldı. Emeklilik günlerinde çalışmalarını kesintiye uğratmadan sürdürdü; Tıp Tarihi Enstitüsü’ndeki tezhip derslerine ölümüne kadar devam etti. 14 Şubat 1986’da İstanbul’da vefat etti. Kabri Edirnekapı’da Sakızağacı Mezarlığı’ndadır.

Gıpta edilecek bir çalışma azmiyle engin bir araştırma ufkuna sahip olan Ahmet Süheyl Ünver’in İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde yaptığı tıbbi yayınlarında ağırlık Türk tıp tarihi üzerinedir. 1936 yılına kadar gerçekleştirdiği tıbbi neşriyatı dâhilî tababet konularına aittir. Ancak 1933 sonrasında Türk tıp tarihine yönelmiştir. Bu alandaki yayımları iki grupta toplanabilir. İlk grupta ünlü hekimlerin, İbn Sina, Sabuncuoğlu Şerefeddin, Hacı Paşa, Hekimbaşı Salih b. Nasrullah Efendi gibi şahsiyetlerin hayat hikâyeleri ve tababete olan katkıları incelenmiştir. Bilhassa onun son devir hekimleri için Âkil Muhtar Özden’den Esat Raşit Tuksavul’a kadar yazdıkları toplanacak olursa ortaya İbnüleminvâri “Son Asır Türk Hekimleri” başlıklı bir kitap çıkar. İkinci grupta tıbbi kurumlarla ilgili yazıları yer almaktadır. Bir Türk tıp tarihinin yazılamamış olması, Süheyl Ünver’i hekimlik öğretiminin yapıldığı kurumların tarihçesine ve eğitim biçimlerine dair özgün monografiler yazmaya yöneltmiştir. Yaptığı araştırmalardan sadece Selçuklu Dönemi tıp tarihi kitap hâline gelmiştir. Aynı zamanda bilim ve sanat tarihi üzerine yoğunlaşmış, bilim tarihine dair araştırmalarında önce İstanbul, ardından Anadolu ve Avrupa kütüphanelerinde bulunan yazma eserler üzerinde çalışmıştır. Ünlü astronom Mehmet Fatin Gökmen’in Ünver üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bir bilim tarihçisi olarak Selçuklu-Osmanlı alanında tecrübî ilimlerin gelişimini incelemiştir. Bu alanda dikkate değer eserleri Ali Kuşcî ve İstanbul Rasathanesi’dir. Bu arada başta İstanbul olmak üzere gezdiği her şehir için seyahat defterleri hazırlamış, bu defterleri şahsi intibaları, notlar ve gazete kesikleri, fotoğraflar, karakalem ve sulu boya resimleriyle zenginleştirmiştir. El yazması defterlerinde Evliya Çelebi ile Kâtip Çelebi’yi birleştirdiği, onlarda olmayan görsel malzemeyi defterlerine taşıdığı görülmektedir. Süheyl Ünver’in hazırladığı defterlerden sadece Süleymaniye Kütüphanesi’ne vakfettiklerinin sayısı 1.150’dir. Bugüne kadar bu defterlerden yirmi kadarının tıpkıbasımı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca konu başlıkları ve kişi adlarına göre düzenlediği defter ve dosyalardan oluşan zengin bir arşiv hazırlamıştır. Arşivinin bilim tarihiyle ilgili kısımlarını İstanbul’da Kandilli Rasathanesi’ne, tarihle alakalı 400 kadar dosyadan müteşekkil arşiviyle sulu boya resimlerini Ankara’da Türk Tarih Kurumu’na, şahsi kütüphanesi yanında tıp tarihiyle ilgili dosya ve defterlerini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü’ne bağışlamıştır. Bunların dışında kızı Gülbün Mesara’da tamamlanmış defterler, dosyalar, tezhip, minyatür, katı’ örnekleri, sulu boya resimlerle tomarlar hâlinde tasnif edilmemiş zengin bir arşiv daha vardır.

Ünver’in sanata açık cephesi iki damar içerisinde mütalaa edilebilir. Önce bir sanat tarihçisi sıfatıyla Türk süslemesinin her dalı için özgün araştırmalar yapmıştır. Müzehhiplerden Baba Nakkaş, Kara Memi; minyatür ustalarından Ressam Levni, Ressam Nakşî; hattatlardan Ahmet Karahisari ve Mehmet Refî Efendi’ye dair neşriyatı bu cümledendir. İkinci olarak Ünver fıtri istidadının itici gücüyle zevkiselim sahibi bir sanatkârdır; usta bir müzehhip, ressam ve şairdir. Hem bu sanat dallarının Osmanlı’dan gelen çizgilerinin Cumhuriyet Türkiye’sinde devamına yardımcı olmuş, hem de Cumhuriyet’e intikal etmeden tıkanmış bazı sanat dallarının ihyasını gerçekleştirmiştir. 1940’lara doğru önce Güzel Sanatlar Akademisinde başlattığı, daha sonra Topkapı Sarayı Nakışhanesi’nde ve İstanbul Üniversitesi bünyesinde devam ettirdiği Türk süslemesi kurslarında öğrenciler yetiştirmiştir. Bir kültür tarihçisi olarak bilhassa Türkiye’de tıbbi folklorun kurucusu, araştırmacısı ve uygulayıcısıdır. Fatih Sultan Mehmet dönemi İstanbul’undan başlamak üzere Selçuklu-Osmanlı Türk coğrafyasının tarihî her köşe taşı, mezarlık, cami, mescit, namazgâh, hamam, çeşme, sebil, konak, ev, bütün bunlar Ünver’in üzerine eğildiği araştırma konularıdır. Osmanlı asırlarına damgasını vuran tasavvufi akımlarla bunların temsilcileri, tekke adap ve erkânı yanında dergâhlarda kullanılan eşyalar üzerine sosyal tarihimizin karanlıklar içinde kalmış köşelerine de yayımlarıyla ışık tutmuştur. Aklıselimin rehberliğinde ilmî çalışmalarını sürdürürken aynı zamanda kalp cephesini de tezyin etmiştir. Abdülaziz Mecdi Efendi’den aldığı ışıkla tasavvuf terbiyesine yönelmiştir. Onun bu vadideki gayretini gösterir izleri coşku dolu şiirlerinde bulmak mümkündür. Ayrıca bu kültürü tezhip, minyatür ve sulu boya resimlerinde de görmek mümkündür.

Ünver’in düşünce dünyasında ve aksiyonda İstanbul’a özel bir önem atfettiği görülmektedir. Hazırladığı defterlerden onlarcası, makale ve gazete yazılarının yüzlercesi İstanbul’a aittir. Sadece kitap ve risalelerden oluşan İstanbul yazıları beş cilt hâlinde İstanbul Risâleleri adıyla yayımlanmıştır. Bilhassa günümüzde her biri belgesel değerinde sulu boya resimleriyle İstanbul’da yok edilmiş tarihî mekânların varlığından insanları haberdar etmiştir. Bu sulu boya resimlerden 240 tanesi üç nefis albüm hâlinde A. Süheyl Ünver’in İstanbul’u, Sevdiğim İstanbul, İstanbul’dan Bir Demet başlıkları altında İstanbul Belediyesi tarafından neşredilmiştir. İstanbul’un önemini Ünver şu sözlerle dile getirmektedir: “İstanbul bütün Türk tarihinin, Türk coğrafyasının bir terkibi, bir hulâsası ve bir tecellisi olmuştur.” Türk kültür bereketinin bu topraklardaki bekasına sönmeyen bir imanla bağlı, bu imanla eserler vermiş olan Ünver, müktesebatının aydınlığında müstesna bir terkiptir. Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim damarlarını başarıyla bir terkibe dönüştürmesi tasavvuf neşvesinden kaynaklanmaktadır. Gönlünü aklıyla birleştirmesi en belirgin çizgilerini tasavvufî şiirlerinde, tezhip, minyatür ve sulu boya resimleriyle dışarıya aksettirirken bilim ve sanat eserlerine taşıdığı gönül ve akıl birlikteliğini de İstanbul efendiliğiyle temsil etmiştir.

Eserleri: Ahmet Süheyl Ünver altmış yılı aşan telif hayatı boyunca başta tıp olmak üzere çoğu bilim, kültür ve sanat tarihine dair 2000’e yakın kitap, makale, tebliğ, ansiklopedi maddesi, gazete yazısı kaleme almıştır. Osman Nuri Ergin (I-II, İstanbul 1941-1952), Gönül Özdemir (1970, 1972), Aykut Kazancıgil ve Vural Solok (1973, 1981), Cevat Yalın (1985) Ünver’in bibliyografyası üzerine çalışmış, son olarak Gülbün Mesara, Aykut Kazancıgil ve A. Güner Sayar etraflı bir araştırma gerçekleştirerek Ünver’e ait 1.886 neşir tespit etmiştir. Ayrıca tarz-ı kadim üzerine tasavvufi neşve ile yazdığı şiirleri toplanacak olursa ortaya bir “Dîvançe-i Süheylî” çıkacaktır. Süheyl Ünver’in belli başlı eserleri şunlardır: Uygurlarda Tababet: VIII-XIV. Asırlar (İstanbul 1936); Tıb Tarihi: Tarihten Evvelki Zamanlardan İslâm Tababetine Kadar (İstanbul 1938, I. cilt; müellif daha sonra bu eserin özetiyle birlikte İslam sonrası dönemi de yazmıştır: Tıb Tarihi: Tarihten Evvelki Zamanlardan İslâm Tababetine ve İslâm Tababetinden XX. Asra Kadar (İstanbul 1943, I. ciltte 1-2. kısımlar); Selçuk Tababeti: XI-XIV. Asırlar (Ankara 1940); Umumi Tıb Tarihi: Bazı Resimler ve Vesikalar (İstanbul 1943); İlim ve Sanat Bakımından Fatih Devri Albümü (İstanbul 1945); Fatih'in Oğlu Bayezid'in Su Yolu Haritası Dolayısıyla 140 Sene Önceki İstanbul (İstanbul 1945); Bursa’da Fâtih’in Oğulları Mustafa ve Sultan Cem ve Türbeleri (Bursa 1946, Mehmet Zeki Pakalın ile birlikte); İlim ve Sanat Bakımından Fatih Devri Notları (İstanbul 1947); Türk Pozitif İlimler Tarihinden Bir Bahis Ali Kuşçi: Hayatı ve Eserleri (İstanbul 1948); Türkiye’de Çiçek Aşısı ve Tarihi (İstanbul 1948); Ressam Levnî: Hayatı ve Eserleri (Ankara 1949; İstanbul 1951); Fatih Devri Yemekleri (İstanbul 1952); İstanbul’da Sahabe Kabirleri (İstanbul 1953); Hekim Konyalı Hacı Paşa: Hayatı ve Eserleri (İstanbul 1953); İbni Sina: Hayatı ve Eserleri Hakkında Çalışmalar (İstanbul 1955); Geçmiş Yüzyıllarda Kıyafet Resimlerimiz (Ankara 1958); Türk Farmakoloji Tarihi: Tenzu Kursları (İstanbul 1960); Tıp Tarihimiz Yıllığı I (İstanbul 1966); Tarihte Ebeler ve Doğum Tarihimiz (İstanbul 1967); İstanbul Rasathanesi (Ankara 1969, 1985); Türk Eczacılık Tarihine Bir Nazar (İzmir 1971); Kırk Ambar (Ankara 1972); Türk Oyma Sanatı Katı (Ankara 1980, nşr. Gülbün Mesara, Ankara 1991); Yahya Kemal’in Dünyası (İstanbul 1980); Tıp Tarihimiz Yıllığı II (İstanbul 1983); İstanbul Risaleleri (haz. İsmail Kara, I-V, İstanbul 1995-1996; İstanbul Belediyesi tarafından yayımlanan bu eserde Süheyl Ünver’in daha önce çıkan İstanbul’la ilgili yirmi dokuz yazısı bir araya getirilmiştir); Süheyl Ünver’in Konya Defterleri (haz. Gülbün Mesara-Mine Esiner Özen, İstanbul 2006); Süheyl Ünver’in Bursa Defterleri (haz. Gülbün Mesara-Mine Esiner Özen, Bursa 2010).

A. Süheyl Ünver’in bazı neşirleri de vardır: Nizâmî-i Arûzî, Tıp İlmi ve Meşhur Hekimlerin Mahareti (İstanbul 1936, Çehâr Masale’nin dördüncü makalesinin Abdülbaki Gölpınarlı tarafından yapılan Türkçe tercümesi ve Ünver’in değerlendirmelerini içermektedir); Sabuncuoğlu Şerefeddin, Kitabü’l-Cerrahiyei İlhâniye (İstanbul 1939); Rifat Osman, Edirne Sarayı (Ankara 1957); Abdülvehhâb es-Sâbûnî, Mevlâna’dan Hatıralar: Sevâkıb-ı Menâkıb (trc. Mesnevihan Mahmud Dede, İstanbul 1973); Rifat Osman, Dr. Rıfat Osman’a Göre Edirne Evleri ve Konakları (İstanbul 1976).

Ahmet Süheyl Ünver

AHMET GÜNER SAYAR

BİBLİYOGRAFYA

  • Galitekin, 2010, 9-15; Unat, 1986; Kazancıgil vd., 1998; Sayar, 2000, 84-122; a.mlf., 2004; a.mlf. Sayar, Ahmet Güner (2007), “Süheyl Ünver ve Ebru Sanatımız”, Türklerin Ebru Sanatı, (ed. Hikmet Barutçugil), Ankara, s. 171-179; a.mlf. (2001), “Tanıdığım Süheyl Ünver”, Bütün Dünya 2000, İstanbul, sy. 9, s. 23-27; a.mlf. (2003), “Süheyl Ünver’in İstanbul’un Fethine Gösterdiği Hassasiyet”, KAM, XXXI/2, s. 50-54; a.mlf. (2008), “2000’li Yılların Süheyl Ünver’i”, Muradiye, Ankara, sy. 15, s. 42-43; Mesara, 2010; a.mlf., 1986; a.mlf., 1992; a.mlf., 2001; a.mlf., 2008; a.mlf., 2009; Ata, 2011, 201-203.