AKŞEHİR

VI. TURİZM

Akşehir kenti, hâlen ayakta kalan özgün dokusu ve mimari eserleri ile Selçuklu, Osmanlı yerleşmelerinin önemli bir örneğidir.

Kültür Varlıkları

Şehir dokusunun parçaları olarak önemli tarihî yapılar günümüze gelmiştir. Bunlar: Akşehir Ulu Camii (1213’ten önce), İplikçi Camii (1375), Güdük Minare Mescidi (1227), Küçük Ayasofya Mescidi (1236), Ferruh Şah Mescidi (1224), Hacı Hamza Mescidi (XIII. yüzyıl sonları), Kalaycı Mescidi (XIII. yüzyıl sonları), Hıdırlık Mescidi (XIII. yüzyıl), Kileci Mescidi (XIII. yüzyıl ), Kızılca Mescidi (XIII. yüzyıl), Nasreddin Hoca Türbesi, Seyit Mahmut Hayrani Türbesi (1269), Eyüp Yağlı Dede Türbesi (1467), Mustafa Turabi Türbesi (XVI. yüzyıl), Şeyh Hacı İbrahim Veli, Taş Medrese (1250), Kozağaç Hamamı (XIV. yüzyıl), Şifa Hamamı (1330), Hasan Paşa (İmaret) Camii (1510), Orta Hamam, Yukarı Hamam (XIX. yüzyıl sonu), Kilise (XIX. yüzyıl ortaları), Gazi M. Kemal Paşa İlköğretim Okulu (XIX. yüzyıl ortaları), Eski Cumhuriyet Okulu-Konuk Evi (1927), Batı Cephesi Karargâhı (1905) ve Rüştü Bey Konağı (1914),Tahta Kale Mescidi (XIV. yüzyıl), Taceddin Türbesi (1500)’dir.

Akşehir Kalesi

Akşehir, Uğur Tanyeli’nin Anadolu kentleri tipolojisine göre kapalı kale kenti modeline girmektedir. Akşehir Kalesi’nin bugünkü tarihî dokuyu içine aldığını görüyoruz. Güneyden Akşehir Deresi boyunca uzanan surlar, Seyit Mahmut Hayrani Zaviyesi’ni de içine alarak batıya dönmekte, Sultan Dağlarının eteklerinden Taş Medrese’ye inmektedir. Medresenin önünden doğuya yönelerek Cumhuriyet Meydanı, İmaret Sokak boyunca uzanarak Akşehir Deresi’ndeki sura bağlanıyordu. Kabaca bir üçgeni andıran şehir planında üçgenin tepesindeki bölümde bir iç kale olduğu kalıntılardan yola çıkarak söylenebilir. Kale kapılarından Koca Kapı, Nasreddin Hoca* Mezarlığı’na açılmaktaydı. Diğer bir kapı İki Kapı (Roma Kapısı) Belediye Meydanı’na yakındı. Tespit edilen bir başka kapı, Demir Kapı idi ve Seyit Mahmut Hayrani Zaviyesi civarındaydı. Mahalle ve mevki adlarından şehrin bazı kapılarının adları bilinebilmektedir.

Akşehir sokakları, mahalleleri, tarihî arasta kent dokusunu birleştiren önemli öğelerdir.

Akşehir Ulu Cami

Aynı adı taşıyan cadde üzerindedir. 1213 yılından önce yapılmış mihrap duvarına dik sahınlardan oluşan bir camidir.

Cami, avlu ve harim olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Her iki kısımla birlikte güney-kuzey doğrultusunda düzensiz dikdörtgen bir mekândan meydana gelmektedir. Minare avlunun kuzeydoğu köşesindedir. Minare, kare kaide, sekizgen pabuç üzerinde, tuğla ile yapılmış silindirik gövdelidir.

Caminin avlu duvarında, dıştan, 1226/1811 yılında yapılmış olan mermer çeşme yer almaktadır. Çeşmenin kitabesinde “Cihanbeyli Yaralı Yusuf Ağa” tarafından yaptırıldığı belirtilmekte ve “Her canlıyı sudan yarattık.” (Enbiya/30) yer almaktadır.

Avlunun ortasına yerleştirilen şadırvan ise XIX. yüzyılın sonlarına doğru yaptırılmıştır. Bir sanat eseri fıskiyesi bugün mevcut değildir.

Cepheye 1961 yılında eklenen son cemaat yeri son restorasyonda kaldırılmıştır. Ortasında 2x1,75 m ölçülerinde silmeli ve profilli mermer sövelerle çevrilmiş sade yüzeyli, bir portali vardır. Geç dönem özelliği ile Selçuklu portallerinden ayrılır. Mahallin sağ tarafında yer alan mihrapta mukarnaslı kavsarası ve kemer köşelerinde yer alan, rozetler, zikzaklı köşe sütunceleri ile XV. asır karakterini gösteren orijinal bir eser olduğu anlaşılmaktadır. Moloz taş duvarlarla yenilenen batı cephesi kıble ve doğu cephelerinden ayrılmaktadır.

Caminin doğu cephesinin kapısı üzerindeki, çini kitabe ve tuğla dizisi Selçuklu döneminden kalmıştır. 1987 yılında güney cephesi açılmış, bir duvarla takviye edilmiştir.

Harim; mihrap duvarına dik olarak yerleştirilen destekler ve bunların arasına aynı istikamette atılan kemerlerle yedi sahına ayrılmıştır. Mihrap önü bir maksure kubbesiyle örtülüdür. Kuzey duvarı boyunca mahfili uzanmaktadır. Böylece harim düzgün olmayan dörtgen bir plan üzerine oturmaktadır. Hacmin örtüsü ahşap kirişleme ve betonarmedir.

Mihrap güney duvarı ortasında yer alır. Çini mozaik tekniğiyle yapılmıştır. Kenarlarından içe doğru farklı genişlikte iki bordürle çevrili olup, kavsaranın iki tarafı “Ali” adları tezyin edilmiştir. Mukarnasların yüzeyleri ise firuze ve patlıcan moru mozaiklerle bezenmiştir. Aşağı kısımlarda ise “Allah, Allahuekber” sözleri tekrar edilmiştir. Şeriye sicil kayıtlarında, caminin Alâeddin Keykubat zamanında genişletildiği ve mihrabının 616-636/1219-1236 tarihlerinde yapılmış olduğu belirtilir.

Akşehir Ulu Cami

TAHSİN SAMUR

BİBLİYOGRAFYA

  • Samur, 1996; Öney, 1965; AŞS, Nu. G-5/1327; Aslanapa, 1984; Bakırer, 1976; Demiralp, 1996; Öney, 1978b; Yetkin, 1986; Kurban, 2002; Konyalı, 1945; M. Cavit, 1934.