Türbe, Akşehir’in güneydoğusunda, Nasreddin Hoca Mezarlığı içerisindedir. Yapı, altı ayaklı baldaken bir iç kısım ve on iki ayaklı bir dış kısımdan meydana gelmektedir.
Türbe, birçok onarımlar sonunda bugünkü hâline kavuşmuştur. Taş ve ahşap malzemeden yapılmıştır. Esas türbe iç kısımdır, bu türbe dışarıdan on iki köşeli bir revakla çevrilmiştir.
Esas türbenin planı altıgendir. Kapısı doğu taraftadır. İçte kubbeye geçişte pandantiflere yer verilmiştir. Köşelerde silindirik devşirme taş sütunlar bulunur. Bu sütunlar sivri kemerlerle birbirine bağlanmış ve bunun üzerine kubbe oturtulmuştur. Sütunlar kaidesiz olup, köşeli başlıklara sahiptir. Başlıklar ahşap gergilerle birbirine bağlanmıştır.
Türbenin ortasındaki Nasreddin Hoca’nın sandukası doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiştir. 1955 yılında mermer kaplanmıştır. Konyalı, mezarın üzerinde, bir yüzünde: “Nasreddin Hoca Veli 683”, diğer yüzünde ise “Maşallah, Allah’tan bir yardım ve yakın bir fethi müminlere müjdele ya Muhammed” (Kur’an, Saf/13) yazılı bir sancak sopası bulunduğunu belirtir (Konyalı, 1945, 475).
Sandukanın, baş tarafında iri bir kavuk vardır. Ayrıca burada 22x50 cm ölçülerinde nesih hatlı mermer bir kitabe bulunmaktadır. Bu altıgen türbeye bazı taş basma letaif kitaplarında yer verilmiştir. Hatta latife olsun diye yapılmış olmalı ki, Hoca Akşehir’i terk etmesin diye türbesi bir iple kazığa bağlanmıştır.
Dış kısmın 1878 yılında yapıldığı bilinmektedir (Konyalı, 1945, 475). XIX. yüzyılın sonlarına ait kartpostal, fotoğraf ve gravürlerde dış revak ve kiremit kaplı çatısı görülmektedir.
Onikigen plan, düzgün bir taş temel üzerine ahşap direklerin taşıdığı, kiremit kaplı pramidal ahşap bir çatıya sahipti. Ahşap sütunlar birbirine bağdadi Bursa kemerleriyle bağlanmıştı. Ahşap sütunların arasında ahşap parmaklıklar bulunmaktaydı. Revakın bitişiğinde görülen eklenti yapı, türbedar odasıydı.
1905 yılında Vali Faik Bey’in onarımıyla türbenin dış bölümü tamamen değiştirilmiştir. Günümüzdeki hâliyle Onikigen plan korunmuştur. 110 cm yüksekliğinde ve 40 cm kalınlığında bir kaide duvarı üzerine 190 cm yüksekliğinde mermer sütunlar yükselmektedir. Kapısı kuzey taraftadır. Sütun başlıkları üzerine dikey oturan ahşap desteklerle, sütun arasındaki teğet kemerli bağdadi kemerler çatıyı taşırlar. Dışarıya taşan saçak ve pramidal örtü çinko ile kaplanmıştır. Saçak üzerinde devrin sivil yapılarında görülen metal süslemeli bir frize yer verilmiştir.
Revakın mermer sütunları gergi demirleri ile birbirine bağlanmıştır. Araları ise demir parmaklıklarla kapatılmıştır.
Bu kısmın içerisinde iki mezar bulunmaktadır. Nasreddin Hoca sandukasının güneyindeki mezar 1499 tarihlidir ve Mehmet Çelebi’nin kızı merhume Habibe’ye aittir. Nasreddin Hoca’nın sandukasının güney-doğusunda yer alan ikinci mezar taşı 1498 tarihlidir ve kime ait olduğu bilinmemektedir.
Belgelerin yetersizliğine rağmen Nasreddin Hoca’nın doğum tarihi 1208, ölüm tarihi de 1284 olarak kabul edilmektedir (Kurgan, 1990, 225). Hoca’nın baş şahidesindeki kitabede yer alan H 386 tarihi tersinden 683 okunduğunda bu tarih de 1284’e tekabül etmektedir. Türbenin içteki kısmı XIV. yüzyılın ortalarında yapılmış olmalıdır. Dış kısım ise son şeklini 1905 yılında almıştır. Vali Faik Bey’in bu tarihli onarım kitabesi kuzey cephesine asılmıştır.