ALAZLAMA

Halk hekimliğinde bir hastalık.

Alazlama, ateşte tutmak, ateşten geçirmek, ateşte ütmek bağlamlarında kullanılan bir kelimedir. Alazlanma da Anadolu halkı tarafından kızgın demirle dağlanma olarak bilinir. Cilt üzerinde kızarma, kabarma, kaşıntı ve şişmelerle kendini belli eden bir hastalığa da halk arasında alazlama denilir. Alazlama, halk tarafından genellikle yılancık, bezeme ve al basmasıyla karıştırılır. Hastalığın adından dolayı bilinen tedavi şekilleri de ateşle ilgilidir.

Alazlamanın Orta Asya Şamanlığına dayanan bir geçmişi vardır. Birçok yazılı kaynakta bildirildiğine göre; Başkurt ve Kazak Türkleri alazlama olmuş bir hastayı ortaya yatırıp yağlı paçavralar yakarlar, hastanın çevresinde “Alaz, alaz” diye bağırarak dolaşırlar, böylece kötü ruh ve cinleri hastadan uzaklaştırdıklarına inanırlardı. Bu uygulamalar, aynı zamanda Orta Asya Türkleri için bir tören şekliydi. Altay ve Yeni Say Türkleri bu törene başlayacaklarında, şaman, kutsal kabul edilen ağaçların dallarını yakardı.

Alazlama tanısı koyabilmek için metal kaşık ateşte kızartılır ve hastalıklı yerlere sürülür. Hasta sıcaklığı fark etmezse alazlama tanısı konulur. Konya’da en çok bilinen tedavi şekli yine ateş ve metal ile ilgilidir. Isıtılmış metal kaşık ya da metal bir nesne, tereyağı ve bal üzerine sürüldükten sonra hastalıklı yerlere bastırılır (Bu uygulamayı 1960’lı yıllarda Kovanağzı semtinde “Yakmacı kadın” olarak bilinen bir kadının yaptığını bizzat görmüştüm). Bu tarihlerde şehir içinde çeşitli semtlerde de “Yakmacı kadın”lar vardı.

Alazlama tedavisi için Konya’da uygulanan bazı değişik uygulamalar da vardır. Bu uygulamalar ocak kabul edilen sınanmış yerlerde yapılmaktadır.

Ocaklarda alazlama tedavisi için yapılan bazı uygulamalar şöyledir: Hasta sırt üstü yatırılıp üstüne çul örtülür. Konya’da “güvercin gözü” olarak bilinen süpürge çulun üstünde yakılır. “Alazlamanı süpürüyorum” denilerek, yanmakta olan süpürge ile çulun üstü süpürülürdü. Bazı ocaklarda hasta yere yatırılıp üstünde çul sallanır ve bilinen sureler okunur. Bir başka ocak uygulaması da şöyledir: Ocaklı olan kişi, hastayı yere yatırdıktan sonra, hastanın üzerine keten döküntüsü, nohut samanı gibi şeyler koyduktan sonra bunları yakar ve süpürür. Bazı ocaklarda ise alazlama aşı kaynatılıp hastaya içirilir. Yatır kabul edilen mezarlardan kırmızı toprak alınıp hastalıklı yerlere sürülür. Ocak kabul edilen bir yerden bir lokma ekmek alınıp tuza batırılır ve hastaya yedirilir.

Karaçay Türklerinden olan Konya-Sarayönü Başhüyük kasabası halkı, alazlama tedavisi için farklı bir uygulama yapmaktadırlar. Alazlama olmuş hasta, gece karanlığında dama içi su dolu bir testi koyar ve “gelin oldum, alazlama oldum” diyerek bir mum yakar. Arkasına bakmadan ve hiç kimseyle konuşmadan evine dönerek hastalığının iyileşmesini bekler.

MEHMET K. GÜNDOĞDU

BİBLİYOGRAFYA

  • TDK Türkçe Sözlük, 1981; Adiloğlu, 2005; İnan, 1998; Aydın, 2006; Odabaşı, 1997; GüneşBayboğ, 2006; Şar, 2005.