BARANA

Müzikli akran toplantısı.

Eğlenmek, konuşmak, birlikte olmak gibi toplumsal ihtiyaçlardan dolayı genellikle tenha mekânlarda bir araya gelen kişilerden oluşan topluluklara Konya’da barana denilirse de özel olarak, bir Ahi geleneği olan sıra oturmalarının, zaman içerisinde Konya’da müzikli oturmalara dönüşmüş şeklidir. Bu itibarla hem toplantıyı oluşturanlar hem de toplantının yapıldığı yer bağlamlarıyla “barana”nın, “yüklük; yolcu eşyası indirilecek yer” anlamlı Farsça birleşik bir isim olan “bâr-hâne”den gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

Konya’da barana oturmaları hem şehir merkezinde hem de merkeze yakın ova köylerinde yaygın olmakla birlikte âdet ve işleyişleri birbirinden farklıdır.

Barana, Konya’da “öğür” de denilen aynı yaş grubu yanı sıra aynı meşrebi paylaşan erkeklerin bir araya gelerek grup oluşturmasını ifade etse de asıl anlamını Konya şehir muhiti musiki meclislerinde, bir başka ifadeyle Konya oturak geleneğinde buluyor. Konya’da barana denildiği zaman ilk akla gelen oturaklar ve onları paylaşan, yaşayan her kesimden insanın katkı sağladığı gruplar, gruplaşmalar akla gelir. Ancak bu grup ve gruplaşmalar, birbirlerine rakip olmaktan çok, paylaşıma açık musiki meclisleridir. Musiki meclisleri müzisyenler kadar dinleyicileri de kapsar. Bu bağlamda bir yönüyle; esası terbiye, karşılıklı saygı, sevgi ve paylaşım olan bir gruplaşma olarak da tanımlanabilir. Aynı veya farklı yaş gruplarının bir araya gelerek bir barana oluşturması yanında, toplum katmanlarının çok farklı kesimlerinden, farklı mesleklerden ve farklı dünya görüşlerinden de baranalar oluşabilir.

Konya baranalarında; insanları bir araya getiren ana unsur müziktir. Bir başka deyişle baranayı oluşturanların en belirgin ortak noktası Konya türkülerine olan sevdalarıdır. Baranaya katılanlar, toplumdaki konumları her ne olursa olsun eşit bir statü taşırlar. Bu çerçevede, barana mensuplarının birbirlerine hürmette kusur etmemeleri ve saygı-sevgiye dayalı bir hiyerarşi içinde gecelerini renklendirmeleri, düzenleyicilerin de başlıca arzusudur. Nadiren de olsa, hafiflik yapan insanların gönlünü kırmamak için toplantıyı dağıtıp, ona haber vermeden, başka bir yerde toplanmak âdeti de bu toplantıların ana düsturunun gönül kırmamak ve yarenlik yapmak olduğunu gösterir.

Şehir baranalarının genellikle bir oturumda diğerinin belirlendiği oturma sıraları vardır. Bununla birlikte “Falancanın kirişini kaldıracağız” veya “Falanın tahta sinisine böğür vereceğiz” sözleriyle olağan dışı oturmalara da davet edilebilirler.

Barana toplantıları toplu olarak yenilen akşam yemeği ile başlar. Yemek üstü kahveleri de içildikten sonra, barananın özelliğine göre; sohbet yapılır veya eğlenilir. Çalgılı baranalarda eğlenceler gece yarısına doğru “tel barıştırma” denilen sazların akorduyla başlar. Eğlence içkili ve kadınlı olsun olmasın genellikle sabaha kadar sürer.

Konya şehir baranalarının baş tacı yemeği tandır çebicidir. Akşam yemekleri daha hafif olur, gece yemekleri ağırdır, kuşluk yemekleri de hafiftir.

Konya’nın çalgılı baranalarında; kadın ve içki olsun, olmasın eğlence Konya Peşrevi ile başlar, “Bir Şarap İçtim Testiden” türküsüyle son bulur. Bu son türküden sonra hiç kimse yirmi dört saat geçmeden eline sazını alıp çalamaz. Türkülerin makam yakınlıklarına göre şarkı, koşma, destan da okunabilir. Her türkünün icra sırası belli olduğundan aynı makamdaki ve birbirine yakın makamlardaki türküler arka arkaya icra edilir. Ancak makam değiştiğinde mola verilir. Mola sırasında çetnevir yenilir, çaylar tazelenir, içki varsa kadehler doldurulur. Oynayan kadın varsa dinlenir, çalgı çalanlar kadehlerini yenilerler. Sabah yaklaşıp horozlar ötmeye başlayınca “Şafak sökümünden sonra kırk hava” diye gelenekselleşmiş olan kırk türkü daha icra edilir. Baranalar genellikle kuşluk vakti dağılırlar. İçinde içki ve kadın olan oturak baranaları üç beş gün ara vermeden oturabilirler.

Bazı baranalar çalgı çalmasını bilmedikleri halde aralarında para toplayıp bağlama, ut ve cura satın alırlar. Bu çalgıları kullanmasını bilen kişileri özel günlerde çağırır; içkisiz, kadınsız, müzikli akşam eğlenceleri yaparlar. Bu tür toplantılar “kuru muhabbet” olarak adlandırılır. Bunlar, güneydoğu illerinde düzenlenen sıra gecelerine benzer. Ne var ki, yenecek yemek yoktur. Bol miktarda çay ve sigara içilir.

Konya oturak ve baranalarının temel çalgısı bağlama ve darbukadır. Kanun, ut, cümbüş gibi çalgılar, XX. yüzyıl başlarında barana oturmalarına girmiştir.

Günümüzde barana toplantılarında eski Konya oturaklarının türkü repertuarı muhafaza edilmeye çalışılmaktadır. Ancak, baranalar, artık ev ya da aile ortamında da düzenlendiği için, oturaklarda okunan Konya türkülerinin müstehcen bölümleri değiştirilmiştir.

Günümüzdeki baranalarda, oturak geleneğinin aksine nadiren içki sunulmakta, onun yerine çoğunlukla çay, kahve vs. servisi yapılmaktadır. Mevsim meyveleri ve kuruyemişler de bu sofralarda yerini almaktadır. Konya oturaklarının yeni yüzü olan barana gecelerinde yine Konya türküleri yani yerel deyimle “millî”ler çalınıp söylenmekte ve yine usta çırak disiplini içinde gençler, çalgı çalmayı öğrenmektedirler. Dünün, büyüklerin yanında değil içki, sigara bile içilemeyen oturaklarından, büyüklerin yanında sigara içilen barana gecelerine geçilirken, dünün oturakları genellikle yatsı namazından sonra başlarken barana gecelerinde bu âdete tam uyulduğu görülmektedir.

Konya türkü repertuarı, Konya oturak repertuarı olduğundan, oturaklarda yaşamayan türküler günümüze ulaşmadığından, barana repertuarında da bir daralma/azalma görülmektedir. Bu bağlamda, dünün oturaklarında okunan koşmalar, divanlar, gazeller bugün okunmamakta; çok kısıtlı repertuarla, kısıtlı saatlerde, türkülerin yerel deyimle “işleme” denilen kendine özgü aranağmeleri icra edilmeden okunmaktadır. Bu sebeple Konya türkülerinin güfte ve melodi orijini gittikçe bozulmaya yüz tutmuştur.

Diğer taraftan, Konya baranalarında, okunmayan/okunamayan türkülerin yerine, biraz da baranaya katılanların ve düzenleyenlerin hayat ve inanç biçimleriyle bağlantılı olarak bir dinî müzik/edebiyat türü olan ilâhi, kaside vb. eserlerden meydana gelen bir repertuar çeşitliliğine dönüşmesi, oturak geleneğinin belki de en dikkate değer biçim ve içerik değişimlerinden biri olarak tanımlanabilir.

Barana

TAHİR SAKMAN

BİBLİYOGRAFYA

  • Türkçe Sözlük, TDK, Ankara 1981; Gazimihal, 1947; M. Halıcı, 1985a; Sakman, 1999; a.mlf., 2001; A. O. Öztürk, 2002, 270-273; Çakır, 2005, 362-363