BEDREDDİN MUSLİH MEDRESESİ

(SIRÇALI MEDRESE) Türkiye Selçuklu Dönemi eseri.

Zengin çini süslemelerinden dolayı “Sırçalı Medrese” de denilen eser, Alâeddin Tepesi’nin* güneyindedir. Gazi Alemşah Mahallesi’nde Sırçalı Medrese Sokağı ile Şube Sokak’ın kesiştiği köşede yer alan medrese, Meram ilçesi 34 pafta, 301 ada, 1 parselde kayıtlıdır. İki katlı, açık avlulu ve iki eyvanlı plan şeması gösteren medresenin zemini Mezar Anıtları Müzesi, üst katı ise Röleve ve Anıtlar Müdürlüğünün bürosu olarak kullanılmaktadır.

Medresenin taç kapısındaki kitabesinde 640 (1242) yılında fıkıh ilmi okutulmak üzere Bedreddin Muslih tarafından yaptırıldığı ve Hanefi mezhebinden olanlara eğitim-öğretim hizmeti verilmek amacıyla vakfedildiği yazılıdır. Bir vakfiye özeti niteliğindeki bu kitabede bilhassa dönemin sultanı Keykubat’ın oğlu Keyhüsrev’in Abbasi halifesinin ortağı büyük sultan olarak vurgulanması ve eserin Ebu Hanife mezhebine göre amel eden fıkıh âlimlerine ve talebelerine vakfedildiğinin belirtilmesi dikkati çekmektedir. Sanatkârının Muhammed Usta olduğu eyvandaki kitabelerde yazılıdır. Ana eyvan kemerinin sağ ve sol iç yüzündeki altıgen çini panolara nakşedilen kitabelerden soldaki bugün yerinde sağlam vaziyette dururken, diğeri XIX. yüzyılın sonlarında F. Sarre ve J. H. Löytved’in Konya’ya gelişlerinden hemen sonra çalınarak Almanya’daki Berlin Müzesi’ne (Staatliche Museum) götürülmüş, 1896’da da B. Moritz tarafından yayımlanmıştır. Bu kitabede: “Dünyada bir eşi olmayan bu eseri ben yaptım. Ben kalmıyorum fakat bu eser hatıra olarak kalacak” yazılıdır. Yerinde bulunan soldaki kitabede: “Ameli Muhammed b. Muhammed Osmân e’l-bennâ e’l-Tûsî” ibaresi okunmakta, böylece medresenin Tuslu bir sanatkârın elinde şekillenerek sanat eserine dönüştüğü anlaşılmaktadır.

Yaklaşık 25,00x30,00 metre ölçüleriyle doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir mekân oluşturan ve simetrik bir planı bulunan medresenin portal ve ön cephesi muntazam kesme taşla kaplanmış, diğer duvarlar gayrimuntazam taşlarla örülmüştür. İç kısmında ise revak ayaklarının dışında kullanılan malzeme tuğladır.

Medresenin girişi doğuya açılan anıtsal bir taç kapıyla sağlanmıştır. 7,15x9,30 metre ebadındaki dikdörtgen kütlesi bir metreden fazla dışarı taşarken, kemerli iç kapısı âdeta bir eyvan şeklinde içeri doğru girinti yapmaktadır. Girintinin yanlarına yüzeyleri hareketlendirmek için etrafları bordür ve mukarnaslarla çevrili karşılıklı birer mihrabiye oyulmuştur. Aynı hareketlilik kuşatma kemeri, kitabelik, pencere ve rozetlerle taç kapının bütün yüzeyine yayılmak suretiyle Selçuklu portal geleneğiyle taş tezyinatına yeni bir çeşitleme ve zenginlik katmış, mukarnaslı taç kapı geleneğine de alternatif getirmiştir.

Kapısı giriş eyvanına açılmaktadır. Üç kademeli olarak düzenlen bu bölümün ilk iki kademesi eyvanın derinliğini oluştururken, üçüncüsü revak ayaklarını da içine alacak şekilde avluya doğru taşarak medresenin ikinci katına kadar yükselmekte ve âdeta sivri kemerli bir üst eyvan görüntüsü almaktadır. Taç kapı ile bunun arasında kalan üst hacim bir oda hâline getirilmiş, dış ve avlu tarafına birer pencere açılmıştır. Tonozla örtülü eyvanın sağında türbe, solunda bilet gişesi olarak kullanılan tonozlu bir oda bulunmaktadır.

Kareye yakın dikdörtgen avlunun etrafı önde kare, köşelerde L, yanlarda dikdörtgen ayakların taşıdığı üç taraftan kemerli revaklarla çevrilidir. Batısında ana eyvan ve kubbeli odalar, kuzey ve güneyinde öğrenci hücreleri, doğu tarafında ise giriş eyvanı ile diğer servis mekânları yer almakta, ortada da kare planlı havuz bulunmaktadır. Revaklar altta Bursa tipi üstte sivri kemerlidir. Avlu girişinin sağ ve solundaki birer merdivenle üst kata çıkılır. Basık kemerli girişleri bulunan servis ve öğrenci odalarının üstü tonozla örtülüdür.

Aynı zamanda mescit görevini de üstlenen ana eyvanla cephesi, çini tezyinatın en yoğun olduğu ve günümüze daha sağlam gelebilen bölümüdür. Eyvanın ön ve arka cephesiyle güney duvarına açılan mihrabı zengin mozaik çinilerle dekore edilmiştir. Tonoz yüzeyinin üst tarafı da aynı zenginlikte fakat farklı bir anlayışla süslenmiştir.

Konya şeriye sicillerindeki bilgilerden Osmanlı Döneminde faal olarak görev yaptığı, kira getiren tarla ve dükkânlarının bulunduğu anlaşılan medresenin XVII. asırda ders yapılamayacak kadar yıprandığı, XIX. asırda öğrenci odalarının tamamen yıkılması sebebiyle yerine kerpiç odalar yapıldığı, 1924’ten sonra kapanarak 1954’e kadar kaderine terk edildiği takip edilebilmektedir. Bu arada benzeri olmayan çinilerin büyük bir kısmı tahrip olmuş, medresenin sadece ön cephesiyle eyvan tarafı ayakta kalabilmiştir. Bundan sonra restorasyon çalışmalarına başlanarak, 1960-1961 yılında Mezar Anıtları Müzesi olarak hizmete açılmış. 1985’te de üst katı Röleve ve Anıtlar Müdürlüğüne tahsis edilmiştir. Bugün içerisinde Selçuklu Beylik ve Osmanlı Dönemine ait nadide mezar taşları sergilenmektedir.

Bedreddin Muslih Medresesi (Sırçalı Medrese) taçkapısı
Bedreddin Muslih Medresesi (Sırçalı Medrese) eyvanı ve avlusu

YAŞAR ERDEMİR

BİBLİYOGRAFYA

  • Kuran, 1969, 74-75; Sözen, 1972, 160-165; Yetkin, 1972; Erdemir, 2002; Oral, 1961, 355-396; Meinecke, 1969, 81-93; Akok, 1977, 41-69.