ARİF ÇELEBİ II

Konya Mevlevi Dergâhı postnişini. (746/1345-824/1421)

Emir Mehmet Arif-i Sani veya Küçük Arif Çelebi diye anılır. Büyük Âdil Çelebi’nin (ö. 1368) oğludur. Küçük Âlim Çelebi’nin 798/1395’te vefatı üzerine dokuzuncu halife olarak Konya Mevlevi Dergâhı postnişinliğine geçerek yirmi altı yıl bu görevi ifa etti.

Arif Çelebi’nin makama geçtiği yıllar, Anadolu’nun çalkantılı olduğu bir dönemdir. Bu zamanda Karamanoğullarının Osmanoğulları ile mücadelesi devam ediyordu. Karamanoğlu Alâeddin Bey, 1396’daki Niğbolu Savaşı sırasında Osmanlılara saldırıp Ankara muhafızı Sarı Timurtaş Bey’i esir alınca Yıldım Bâyezit, zaferi müteakip Konya’ya yönelmiş, Alâeddin Bey’i yakalayarak idam ettirmiş, Konya’yı ele geçirmişti. Ancak birkaç sene sonra zuhur eden Timur istilâsı ve 1402’deki Ankara Savaşı sonrasında Anadolu’nun birliği dağılmış, beylikler dönemi başlamıştı.

Böyle bir zamanda çelebilik makamında bulunan Arif Çelebi, çoğu zamanını Anadolu’yu gezmekle geçirerek olayların içinde bulunmamaya gayret etti.

Mevlevilik tarihi açısından zamanındaki en önemli hadise, Karamanoğlu Alâeddin Bey’in Mevlâna Türbesi’nde başlattığı büyük onarımın tamamlanması olmuştur. Tarihî kaynakların verdiği malumata göre, fethi çok zor olan Silifke kıyılarındaki Körkes Kalesi’nin kuşatılmasından önce Mevlâna Türbesi’ni ziyaret edip, rüyasında fetih müjdesini almış olan Alâeddin Bey, zaferden sonra savaş ganimetinden Mevlâna Türbesi’nde esaslı bir tamir yaptırarak, türbeyi sağında ve solundaki kubbeli kısımlarla genişletmiş; dilimli ve çinili haliyle bugünkü yeşil kubbenin ilk şeklini o inşa ettirmiştir.

Mecmûatü’t-tevârîhi’l-Mevleviyye müellifi, 770/1368 yılında Küçük Âlim Çelebi’nin kızı Şerefhan Hatun’la evlendiğini ve 783/1381 senesinde çocukları Âdil Çelebi’nin doğduğunu yazar. Veled Çelebi’nin Silsilenâme’sine göre başka çocukları da vardır.

Arif Çelebi, 824/1421 yılında vefat edince, postnişinliğe onuncu halife olarak Küçük Âlim Çelebi oğlu Pir Âdil Çelebi (ö. 865/1460) geçti.

YAKUP ŞAFAK

BİBLİYOGRAFYA

  • Sâkıb Dede, 1283, 130; Sahih Ahmed Dede, Tarih, 2003, 217-237; Silsilenâme, 8; Uzluk, 1946, 77 vd.; Gölpınarlı, 1983, 99-100; Önge, 1986, 401-408; Sümer, 1989, 321-23; Önder, 2002, 137-138; Karpuz, 2007b, 19-40; Şafak, 2009, 100-103.