DERBENT

IV. SOSYAL DURUM

Derbent’te sosyal amaçlı beş dernek ile iki kooperatif bulunmaktadır. Bunlar:

Derbent Okullarını Yaptırma ve Yaşatma Derneği, Çiftliközü Kasabası Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği, Derbent Tarımını Geliştirme Derneği, S.S. Derbent Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Tarım Kredi Kooperatifi, Derbentliler Dayanışma Derneği (DERDAY), Derbent Eğitim ve Kalkınma Derneği (DERKAD)’dir.

 

V. KÜLTÜR

Eğitim

Derbent ilçesinde 2015-2016 Öğretim Yılı itibariyle 7 ilkokul, 2 ortaokul, 1 imam hatip ortaokulu ve 1 çok programlı lise bulunmaktadır. İlçenin eğitimle ilgili diğer istatistiki bilgileri şöyledir:

Okul/Kurum: 9

Derslik: 47

Öğrenci: 872

Öğretmen: 62

Derslik Başına Düşen Öğrenci

İlkokul + Ortaokul: 19

Genel Ortaöğretim: 15

Mesleki ve Teknik: 0

Halk Kültürü

Konya’nın diğer yöreleri gibi Derbent’in halk kültürü de oldukça zengindir. Özellikle doğum, asker uğurlama, düğün ve ölüm gibi toplumun diğer kesimlerini ilgilendiren hadiselerde geçmişten günümüze kendilerini gösterirler. Yöre halk kültüründe en dikkat çekici olanlar seyirlik halk oyunlarıdır. Bunların en tanınmışları şunlardır:

Sinsin: Eskiden Derbent’te çokça oynanan bu oyun artık unutulmaya yüz tutmuştur. Oyun, genellikle düğün akşamları davul zurna eşliğinde genişçe bir meydanda oynanır. Ortasında yakılan ateşle aydınlanan meydanda toplanan insanlar, ateşin etrafında bir halka oluştururlar. Halkanın ortasına bir kişi çıkarak oynamaya başlar. O meydanda dönerken gözü kesen birisi aniden fırlayarak onu yumruklamaya çalışır. Oynayan, eğer yumruk yemeden halkanın dışına çıkabilirse kurtulur; yerine başarısız saldırıyı yapan kimse geçer. Eğer kurtulamazsa meydanda kalmaya ve oynamaya devam eder. Bu arada dört gözle saldırılara karşı etrafı kollar. Oyun bu şekilde meydancı değiştirilerek devam eder.

Deve Oyunu: Bayram, düğün, nişan ve asker uğurlama ya da karşılama gibi özel günlerde eğlenmek için, yetişkinlerin oynadığı bir oyundur. Oyuna temsili bir deve, bir deveci, iki köçek ve iki jandarma oluşturularak başlanır. Deve şöyle oluşturulur: Seyyar bir merdivenin üzerine saman veya ot torbaları konularak devenin sırt kısmı yapılır. Çaput parçaları, yular vb. takı malzemeleriyle baş kısmı yapılır. Baş, sırt ve kuyruk kısmı tamamlanan merdivenin altına, taşıyıcı olarak birisi öne diğeri arkaya olmak üzere iki oyuncu girer ve üzerleri kilimle tamamen örtülerek bir de heybe atılır. Ön taraftaki oyuncu devenin baş kısmını oluşturan başlığı eline alır. Arkada bulunan oyuncu devenin ayak kısmını oluşturmaktan başka görevi olmadığından dengeyi sağlaması için biraz eğik durması yeterlidir. Sembolik olarak oluşturulan devenin başına bir yular takılır sevk ve idaresini sağlamak için bir ucu deveciye verilir.

Deveci, devenin sevk ve idaresini sağlayan kişidir. Devecinin bir elinde yular bir elinde def bulunur. Yular ile deveyi çekerken defi ile söylediği manilere eşlik eder.

Köçekler, kadın kılığına girmiş iki erkek oyuncudan oluşur. Köçeklerin görevi devecinin söylediği manilerle oynamak, dolayısıyla seyredenleri eğlendirmektir.

Jandarmalar, asker kılığına girmiş elleri sopalı iki oyuncudur. Görevleri, deve ve köçekleri saldırılara karşı korumaktır.

Deveci ve grubu davul zurna eşliğinde ve ardına köy çocuk ve gençlerini de katmış olarak köydeki bütün evleri ziyaret ederler. Ziyaret edilen ev sahipleri, bu şen şakrak oyun ekibine bulgur, yağ, bal ya da para olarak bahşiş verir. Gezi esnasında bazen deveci tuttuğu yuları bırakarak deveyi sağa sola saldırtarak veya yere çöktürerek oyunu canlandırır.

Bütün köy gezildikten sonra toplanan yağ, bulgur, oyun kimin adına ya da neyin anısına düzenlenmişse, o kişinin odasında toplanılıp, pilav pişirilerek hep birlikte yenilir. Hediye ve bahşişler oyuna katılmış oyuncular tarafından bir muhabbet düzenlenip yenilirken, fazlalık kalan hediye ve bahşişler, adına oyun çıkartılan o kişiye verilir.

Tekeci Oyunu: Unutulmaya yüz tutmuş eski oyunlardandır. Genellikle harman kaldırılıp, ekinler ekilince, teke katımı ya da koç katımı günlerinin akşamlarında delikanlılar ve meraklı çocuklar, boynunda çanlar asılı teke ya da koç olarak adlandırılan bir gencin önderliğinde ev ev dolaşarak:

Hay hay akar hayadan

Yılan akar kayadan

Ala çuval söküldü

Kuru üzüm döküldü

Veren ablam ikiz ikiz doğursun

Vermeyen eli böğründe böğürsün

tekerlemesiyle buğday, arpa ve üzüm toplarlar. Köyün bütün evleri gezildikten sonra toplananlar götürülüp satılır. Eğlencelikler ve birkaç baş davar alınır ve kesilir. Bir akşam köyün gençleri ve çocukları odalarda kendi yaş gruplarına göre ayrılırlar; pişirilen etleri ve alınan eğlencelikleri yerler.

Arap Oyunu: Uzun boylu bir kişi seçilerek yüzü siyahlaştırılır. Kısa boylu bir kişinin de ön ve arkasına yastıklar bağlanır. Üstüne ona göre geniş bir elbise giydirilir. Uzun boylu Arap olanın pantolonu kısa olup elinde çanlar asılıdır. Elinde bir sopa, bazen bir de tüfek bulunur. Arap yastıklı kocanın efendisidir. Seyirciler arasında yastıklıyı oynatır. Kendisi de duramaz, çeşitli komik hareketlerle seyirciyi güldürmeye çalışır. Elindeki kuru sıkı silahla öfkelendiği yastıklı kocaya vurur. Yastıklı koca yaralandı numarası ile yerlere yatır. Bazen uzun süreli sessiz soluksuz uzanıp kalkmaz. Buna çok üzülen Arap ağlamaya başlar. Yastıklı kocaya dirilmesi için yalvarıp yakarır. Sonunda yastıklı koca yavaş yavaş dirilir. Buna çok sevinen Arap gülüp oynar. Avucunu açarak seyircilerden Türkçeyi az bildiğini göstermek için “pa, pa, pa” yani, “para, para, para” diyerek bahşiş toplar. Para vermeyenleri elindeki sopayla döver gibi yapar. Aslında köyde herkes birbirini tanıdığı için bu dövme işini herkese değil tanıdıkları ve nazının geçtiklerine yapar.

Özellikle eli sıkı ve cimriliği ile tanınanlar bu muameleye maruz kalır.

FAHRETTİN ALİŞAR

BİBLİYOGRAFYA